Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ Y ] / Your coffee

Your coffee перевод на турецкий

2,057 параллельный перевод
Drink your coffee.
Kahvenizi için.
How do you take your coffee?
Kahveni nasıl istersin?
Here's your coffee.
Kahveniz.
Finish your coffee.
Kahveni bitir.
To your Coffee Khan.
Kahvecin, Khan'a.
Your coffee's just better.
Sizin kahve daha iyi.
You take your coffee black. Wipe your mouth.
Al, ağzın kirlenmiş, sil hemen.
No offense to you but I'm gonna have to refuse your coffee.
Üstüne alınma ama kahve tekliflerini reddetmek zorundayım.
In fact, right now, I don't think I want anything less in the whole world than a cup of your coffee.
Aslında şu anda, dünyada kahveden daha az istediğim bir şey olduğunu sanmıyorum.
Here's your coffee, freshly nuked.
Kahvenizi getirdim, sıcak.
I've got your coffee piping hot.
Dumanı üstünde kahvenizi getirdim.
Here's, um... for your coffee. *
Buyurun kahve.
One, two, three, four Splendas in your coffee, Stanley
* Bir, iki, üç, dört * * Kahvende tatlandırıcı var, Stanley *
Can I borrow your coffee?
Kahveni alabilir miyim?
Why? Just something you should keep in mind in case you try and order me to get your coffee.
Sana kahve getirmemi emredersen diye aklında bulunsun.
How do you take your coffee?
Kahveni nasıl içersin?
Here's your coffee.
Buyurun kahveniz.
Keep your coffee..
Kahve kalsın.
And because your coffee is basically crap, I got you... an espresso machine.
Ve kahveniz çok berbat olduğundan size bir espresso makinası aldım.
Don't worry about me, you just drink your coffee
Ben yaparım, sen kahveni iç yeter!
- Come on, Nelu, finish your coffee.
- Hadi Nelu, kahveni bitir.
I've got your coffee.
Kahveni aldım.
Just take your coffee.
Sadece al kahveni.
Take your coffee and go.
Kahveni al ve git.
Did Jeff not bring you your coffee today?
Jeff bugün kahveni vermedi mi?
- Can I get a hit of your coffee?
- Bir yudum alabilir miyim?
- Your coffee!
- Kahveniz.
Or a powder he might have put in your coffee?
Kahvenize toz bir şey koymuş olabilir mi?
- Here's your coffee.
- İşte kahveniz. - Teşekkürler, iyi zamanlama.
Don't you have your own coffee?
Kendi kahven yok mu?
Drink your coffee.
- Kahveni iç.
I'd like to claim one of your free cups of coffee, please.
Sizden bir bardak bedava kahve rica ediyorum.
What's your normal job? - I work at the coffee shop.
Ne iş yaparsın?
Your mother and I used to drink a lot of coffee together.
Annenle eskiden çok kahve içerdik.
But you and your ex, when he stopped by the other morning for coffee, I thought, "Wow. That's the way it's supposed to be."
Sen ve eski kocan ; geçen sabah kahve içmeye uğradığında "İşte böyle olmalı." dedim.
You don't have to bring your luck along for a cup of coffee.
1 fincan kahve için şansını birlikte getirmek zorunda değilsin.
In fact, when you were sitting in my kitchen, I remembered you telling me about how you shared coffee with your dad at his store when you were a girl.
Aslında mutfakta otururken senin bana küçük bir kızken babanla birlikte kahvenizi nasıl paylaştığınızı anlattığını hatırladım.
You sit. Please wait in the coffee shop, I'll send you your keys. - Fine.
Sen otur. lütfen kahvenizi bekleyin, anahtarlarınızı göndereceğim.
Please wait in the coffee shop for 10 minutes and, you'll get your key.
Kafe de 10 dakika bekleyin ve anahtarlarınızı alacaksınız.
{ \ pos ( 192,210 ) } It's your turn to get the coffee.
Kahve alma sırası sende. Yürü.
Now, let's say you, um... let's say you've got a favorite coffee shop that you go to every morning to get your morning fix.
Şimdi diyelim ki, diyelim ki her sabahki kahveni almak için gittiğin favori bir kahveci dükkanı var.
You can leave your clicker on the coffee table.
Garaj kapısının anahtarını kahve masasının üzerine bırakabilirsin.
Your aunt just bought us that coffee maker you wanted.
Teyzen en çok istediğin kahve makinesini aldı.
That girl who was serving the coffee She's your daughter isn't she?
Şu kahve servisi yapan kız senin kardeşin, değil mi?
- Here's your coffee.
- İşte kahven.
... Your hands on it, looks good. And the arms. Put down that coffee cup.
Bırak o kahve kupasını.
Dry cleaning and your morning coffee, Miss Lane.
Kuru temizleme ve sabah kahveniz Bayan Lane.
Right, can this wait till until after your post-lunch, predinner, after-coffee snack break?
Haklısın bunun için öğle sonrası akşam yemeği öncesi kahve sonrası atıştırmanı bekleyemez miyiz?
Enjoy your coffee.
Afiyet olsun.
I just needed to be reassured at God doesn't smite people who ride to work in big black limousines with handsome drivers who offer you hot coffee and your choice of newspapers.
İşe yakışıklı şoförün sıcak kahveni ve istediğin gazeteleri sunduğu büyük siyah limuzinle gidenleri Tanrının çarpmadığına emin olmak istedim.
Well, you're wasting your midnight oil because, between the two of us, the editor is only counting the empty coffee cups on my desk.
Zamanını boşuna harcıyorsun çünkü editör ikimizden sadece benim masamdaki kahve bardaklarını sayıyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]