Your time will come перевод на турецкий
153 параллельный перевод
Your time will come to be carried out the other way.
Diğer taraftan çıkarılma zamanın da gelecektir.
But your time will come, too.
Ama senin sıranda gelecek.
Your time will come.
Seni de göreceğiz.
Your time will come.
Senin de sıran gelecek.
Your time will come.
Senin de zamanın gelecek.
Patience, Green Ranger. Your time will come.
Sakin ol Yeşil Ranger, senin zamanın da gelecek.
Your time will come.
Senin vaktin de gelecek.
Your time will come.
- Senin zamanında gelecek.
Your time will come and when it does, watch out.
Senin de zamanın gelecek ve geldiğinde de, dikkatli ol.
Your time will come, Tomas.
Senin zamanın gelecek, Tomas.
Your time will come.
SENiN ZAMANIN DA GELECEK.
Your time will come.
Senin de Zamanın Gelecek.
- Your time will come.
- Zamanı geldiğinde yapılacak.
Your time will come!
Sıran gelecek.
Your time will come... when the dark of night gives way to sun.
Zamanın gelecek... karanlık, güneşe yol verdiğinde.
Your time will come.
Zamanın gelecektir.
Carrie! Your time will come.
Zamanın gelecek, Carrie.
Your time will come.
Zamanın gelecek.
Your time will come to be a warrior.
Savaşçı olma zamanın gelecek.
Your time will come, wise guy.
Sıra sana da gelecek ukala çocuk.
Your time will come 5 or 10 years from now. Save your strength for then.
5 veya 10 yıl içerisinde sıra sana da gelecek o zamana kadar arzunu dizginle.
Your time will come. Wait for your turn!
Sıran gelecek nineciğim sıran, ne yapsan boş.
I will, and don't worry, your time will come.
eğleneceğim, sen merak etme, senin de zamanın gelecek, söz veriyorum.
If you don't, somebody will come and kick your teeth out one at a time.
Yapmazsan birileri gelip dişlerini tek tek sökecek.
The time will come when no German... can be admitted into the community of the people... until he has first become a member of your group.
Zaman gelecek ki hiç bir Alman... sizin grubunuzun ilk üyesi olana kadar... halkın birliğine kabul edilmeyecektir
A time will come when you in your turn... will be forced away to take your chance upon strange planets... and in dreary, abominable places beyond the stars.
Bir gün yabancı gezegenler ve yıldızların ardındaki kasvetli ve menfur yerler için risk almaya mecbur bırakılma sırası size gelecek.
You will have your time to come.
Senin için de zamanı gelecek.
I know that among you workmen who will build the Santa Fe there are many who come from both the North and the South and I ask all you now to put aside your differences for all time in the interest of a good and common cause.
Biliyorum ki aranızda Santa Fe'yi inşa edecek bir sürü işçi var hem Kuzey'den, hem de Güney'den gelenleriniz var ve hepinizden aranızdaki düşmanlığı, iyi ve müşterek bir çıkar için unutmanızı istiyorum.
There may come a time, Hentzau when your services will no longer excuse your impertinence.
Hizmetinizin münasebetsizliğinizi affettirmeyeceği bir zaman gelebilir Hentzau.
Keep your powder dry. Our time to shoot will come.
Ama biraz sabret, bunun öcünü alacağın zaman da gelecektir.
I will come back around 7, plenty of time to reach your bridge by sunset.
7'ye doğru dönerim, gün batımına dek köprünüze gitmeye bol zaman var.
Now come out of there one at a time... with your hands on your heads, or we will blow you sinners away!
Şimdi elleriniz başınızda dışarı çıkın yoksa siz günahkârları havaya uçururuz!
There'll come a time... when your daughter will want to know about her natural mother.
Kızınız bir gün... öz annesinin kim olduğunu öğrenmek isteyecek.
Your time for killing will come soon enough.
Öldürmek için fazla beklemeyeceksin.
yes, an uncomfortable one as for you He-man... we will give you some time to consider what price will your friends pay for your silence come, Shadow Weaver
Evet, rahatsız edeni. Tıpkı senin gibi, He-man... Sessizliğinin arkadaşlarına neye mal olacağını düşünmen için sana zaman vereceğim.
Will there ever come a time when I don't have to slink off in the wee hours to avoid corrupting your son?
Oğlunun ahlakını bozmamak için çiş saatlerinde gizlice çıkmak zorunda kalmadığım o zaman gelecek mi?
There will come a time in each of your careers when you'll have a chance to screw over another soap opera actor.
Kariyeriniz süresince hepinize başka bir oyuncuyu rezil etme fırsatı doğacaktır.
If all your little advertisements aren't purged from our systems by the time I get back from the Gamma Quadrant I will come to Quark's and believe me... I will have fun.
Tüm bu küçük reklamlar ben Gamma Çeyreğinden dönene kadar sistemlerimizden temizlenmezse Quark'ın yerine geleceğim ve inan bana eğleneceğim.
Your turn will come next time.
Bir sonrakine katılırsınız.
Of course I never know what time your niece will come to be reconciled with the Lord... and with my rheumatism, waiting in this damp church...
Yeğeninizin Babamızla barıştırılmaya ne zaman geleceğini bilmiyorum... ve romatizmamla bu nemli kilisede bekliyorum...
Then your husband will come and burn the church for the second time... with me inside.
Sonra kocan gelecek ve kiliseyi ikinci kez yakacak.. belki de içinde benimle.
Next time they come after you, I won't be there, nor will your friends.
- Kimin için? Yine peşine düştüklerinde orada ne ben ne de arkadaşların olacak.
You'll go to your room now... and when you've had time to think, you will come down and apologize.
Şimdi odana gitmelisin ve biraz düşündükten sonra geri gelip özür dileyeceksin.
Next time you come around this dock, this Mexican will kick your ass.
Bir daha bu iskeleye yanaşırsan, bu Meksikalı sana dersini verecek.
But your best interests must come first which is why by the time you receive this, I will be gone.
Fakat senin için en iyi olan neyse önceliğimiz o olmalı. Bu yüzden bu mektubu aldığında ben gitmiş olacağım.
It's the fourth time it's come up'sales.' In 10 years, we will be having lunch in Paris... and we'll not be discussing if you made your quota.
- Dört kez giriyorum dördünde de satış çıktı. - 10 yıl sonra Paris'te yemek yiyeceğiz.
Now, now, my lovelies, your time to bring destruction will come very soon.
Şşş. Şimdi gece. Şimdi gece sevimlilerim.
This time I will not be here to come to your rescue.
Bu defa kurtarmak için gelmeyeceğim.
For the first time, he's trying to come to terms with his responsibilities ln two months, you are going to earn 100,000 from your acting, Aditya I don't care how you will do it, that's your problem
o ilk kez sorumluluk almayı deniyor. ona bu şansı vermemiz lazım iki ay sonunda eğer 100,000 rupi getiremezsen gidersin unutma, Aditya nasıl getireceğim benim problemim değil, bir anlaşma imzalayalım istersen baba - tamam kağıt kalem getir
Now pay attention, because there will come a time... where you will be able to look into that window... and see who you are and why... and in that "transformative moment"... your life will become clear.
Şimdi, dikkatinizi verin. Çünkü öyle bir zaman gelecek ki bu pencereden bakabilip kim olduğunuzu ve niye bunların olduğunu göreceksiniz. Bu "Dönüşüm Zamanı" kitabında hayatınızın aydınlanmış olduğunu göreceksiniz.
I am merely the instrument of His will and I announce with enthusiasm that the time has come for your two-week retreat in the Holy Chapel.
Yalnızca O'nun iradesiyle hareket ederim. Büyük bir sevinçle açıklıyorum. Kutsal Şapel'de iki hafta inzivaya çekilme vakti geldi.
your time is up 71
your time has come 33
your time's up 35
your time 40
your phone 169
your honor 7894
your hat 64
your own 34
your full name 16
your teacher 17
your time has come 33
your time's up 35
your time 40
your phone 169
your honor 7894
your hat 64
your own 34
your full name 16
your teacher 17
your best friend 68
your ex 322
your tea 43
your mum 57
your name 485
your sister 409
your majesty 3240
your mother 885
your mom 327
your old man 28
your ex 322
your tea 43
your mum 57
your name 485
your sister 409
your majesty 3240
your mother 885
your mom 327
your old man 28
your dad 423
your point being 45
your mother is dead 28
your highness 1544
your mind 60
your brother 593
your heart 112
your face 246
your call 269
your father called 16
your point being 45
your mother is dead 28
your highness 1544
your mind 60
your brother 593
your heart 112
your face 246
your call 269
your father called 16