Allı перевод на английский
1,403,093 параллельный перевод
Artık bununla idare edeceğiz.
Convenient... All this contraband to enjoy for ourselves.
Peki ya sur gerçekten de yıkılmamışsa?
What if the wall isn't actually broken after all?
Bana sorarsanız hepsi kaçıp kurtuldu. Bu da bir şeydir sonuçta.
I think they all escaped, so there's that to be thankful for.
Bunun hesabını soracağım!
This is all your fault!
Eğitimde ne yaptıysak onu yapacağız.
We've all gotta do what we're trained to do.
dönmek yok!
Give it all we've got till we die!
Elimizde bir bu bıçak var.
All we have is this knife.
Elimde bu kirli elbiseden başka bir şey yok.
All I've got is this dirty cloth.
Reiner?
Are you all right, Reiner?
Gazım ha bitti ha bitecek!
My gas is all but gone!
Bende hiç yok. Ayrıca kılıçlarım da bitti.
No gas here, and I used up all of my blades.
Elimden bu kadarı mı geliyor?
Is that all I've got?
Hay ben böyle işin!
Damn it all to hell!
değil mi?
All you want to do is die in a way that makes you seem like a hero.
Şimdiye kadar çoktan unutmuşsundur ama...
You've probably forgotten all about it by now...
Ya Daz'ı burada bırakırsın ve ikimiz kurtuluruz ; ya da ikimiz de öleceğiz.
Leave Daz here and save ourselves, or all three of us die.
Niye yardımımı istemedin ki?
Why haven't you asked me to help at all?
Demek o senmişsin.
So it was you after all.
Tüm o dedikodulara son vermek için onu öldürmek istediler.
So they just wanted to kill her, to end all the fuss once and for all.
Keşke hiç doğmasaydım demediğim bir günüm bile yoktu.
That it would have been better if I was never born at all.
Ama Ymir sanki... epeydir Titan olduğunun farkındaymış.
But Ymir is like... she is aware of being a Titan all along.
Ymir bu gücünü paçasını kurtarmak için kullanabilirdi.
Ymir could use this power of hers to escape all on her own.
insanlığa faydalı olabilecek şeyler bildiği halde sustu!
After all, she may know things useful to humanity and yet she kept quiet about it!
Reiner?
You all right, Reiner?
geriye yapılacak bir şey kalmıyor!
Compared to all the trouble we've been through, what's left to do is nothing!
Tüm gece aradık durduk ama Trost ile Krolva bölgeleri arasında duvarda hiçbir gedik bulamadık.
We spent all night looking for it but at least between Trost and Krolva District, there's nothing wrong with the wall.
sizin burada işiniz ne?
Wait, why are all of you here anyways?
Neden o zaman değil de şimdi?
Why is it all happening now?
tüm insanlığı ortadan kaldırmak. Ama artık buna gerek kalmadı.
Our primary goal was to ensure all of humanity was wiped out, but now there's no need for that.
Anlamadım şimdi!
I don't understand at all!
Ve o ikisinin adı Reiner Braun... ve Berthold Hover.... ailelerine ait kayıtlar ya kayıp ya da eksik.
And those two are Reiner Braun... and Bertholdt Hoover. Thanks to the chaos five years ago, pretty much all of their family records are spotty or missing.
Reiner herkese ağabey gibi davranırdı. Yani bizi kandıracağına kim inanırdı ki?
Reiner is like everyone's big brother, and he's not devious enough to deceive all of us.
Ölürüm de bu davamdan vazgeçmem.
That's all I care about now.
artık geriye dönüş yoktur.
If their mission is to exterminate all of humanity, there is no turning back for them now.
Şu an tek düşündüğüm bu.
That's all I care about now.
Hepsini tarihe gömmek istiyorum... Bir tekini bile sağ komayacağım.
I decided I have to slaughter all the Titans with my own two hands.
Berthold... savaşa hazırlanın!
Bertholdt... All soldiers, prepare to attack!
İnsanlığın en büyük tehdidi o!
It's a threat to all of humanity!
söyletene bak.
Huh? Your jokes aren't funny at all.
ne dersin?
All right, already! Why don't we take a break?
Tamam!
All right!
Tüm bunlarla asıl neyi amaçladınız bilemiyorum ama...
I don't know what the hell you guys are trying to accomplish by doing all this, but...
Ne ara bu kadar içtiniz?
I can't believe you drank all this.
Güzel bir hanım tarafından bakılmak benim için hiç sorun olmaz.
Being cared for by a pretty lady sounds all right to me.
Gerçekten hiç yok mu?
Was there really none at all?
Epey hayal kırıklığına uğramış gibisiniz.
You all seem so disappointed.
Bizim de savaşa müdahil olmamızın ardından kısa sürede her şey bitti.
But by the time we joined up with them to fight it was all over.
Bütün atlar surun diğer tarafında olduğu için.
All the horses are on the other side of the wall.
Tek istediğim onun yanında olmak.
But all I want... is to be at his side.
Hepsi bu ama... kendine geldin demek.
That's all I ask for... Mikasa? So you're up, huh?
Gerçi her zamanki azığımızdan başka bir şey yok ama...
As usual, field rations are all there is.