Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ A ] / Anlaşmıştık

Anlaşmıştık перевод на английский

1,530 параллельный перевод
İki kişi için anlaşmıştık.
The deal was two-for-one.
Bakın, onun burasının en büyük hissesine Sahip olduğunu biliyorum, Fakat biz hepimizin eşit oy hakkı olacağında anlaşmıştık.
Look, I know she has the largest chunk of this practice, but we agreed to equal votes.
Bunun işimizi engellemeyeceği konusunda. Ayrılırken anlaşmıştık,
We agreed that when we split, we would not let it affect the work.
Ona cep telefonu almayacağımıza anlaşmıştık, diye hatırlıyorum.
Just when I thought we'd agreed not to get her a cellphone.
Bebeğim, monogamiye birlikte katlanacağımız konusunda anlaşmıştık.
Baby, we agreed to suffer through monogamy together.
Sınırlara bağlı kalacağın konusunda anlaşmıştık.
You have kept within the limits of what we agreed?
Bilgi paylaşımı konusunda anlaşmıştık.
We agreed to share our information.
Birincisi... bir daha "kardeş" dememe konusunda anlaşmıştık.
We agreed not to ever say "brah" anymore.
Bunu neden yaptın? Anlaşmıştık hani...
Why the hell did you do that?
Başka bir terapist ile görüşme konusunda anlaşmıştık... 12 yaşındaki biri için davranış figürleri yapmak da değil.
We agreed to see another therapist, not be action figures for a 12-year-old.
- Anlaşmıştık.
- We had a deal.
- Hayır, hayır. Anlaşmıştık.
We had an agreement.
Çünkü bunun kesinlikle planımız dahilinde olmadığı konusunda anlaşmıştık.
Because You Told Me That Was Absolutely Not Part Of The Plan.
Ama anlaşmıştık!
We had a deal!
"Dracoban'ın İntikamı" üzerinde anlaşmıştık.
I thought we agreed on The Revenge of Dracoban.
Hani anlaşmıştık, Andy.
Andy, we agreed.
Neyi değiştirmek istersen değiştireblirsin diye anlaşmıştık, değiştirebilirsin.
We agreed you could make whatever changes you want, and you are.
Bir sonraki kasabada durup yemek yiyeceğimiz ve dinleneceğimiz konusunda anlaşmıştık.
We agreed we'd stop off at the next village to eat and rest.
Seninle anlaşmıştık. Şu küçük hayalinin peşinden gitmek için bir yıl ayıracaktın. Bir yıl doldu.
We agreed that you would take a year off to pursue this little fantasy of yours, but that year is up.
Bir ücrette anlaşmıştık ve onu ödeyeceğim.
We agreed on a price, and that's the price I'll pay.
Yapmayacaz diye anlaşmıştık.
We agreed not to.
Hadi ama, seninle çok iyi anlaşmıştık, unuttun mu?
Come on, we get along great, remember?
Hayır, "müdahale" kelimesini kullanmayacağımıza anlaşmıştık.
No, we agreed we wouldn't use the word "intervention."
- Sanırım o konuda anlaşmıştık.
- I think we covered that.
Sanırım bu konuda anlaşmıştık.
And I think we've covered that.
James, ilişkimize biraz ara verelim diye anlaşmıştık.
James, I thought we agreed we were taking a break.
- Seninle bir konuda anlaşmıştık.
I thought that we'd promised...
Dün benim rodi olacağıma dair anlaşmıştık.
We'd agreed I was roadie today.
Bu konuyu açmayacağımız konusunda anlaşmıştık.
We agreed not to talk about that, remember?
Böyle olması gerektiği konusunda anlaşmıştık.
We agreed this is how it needs to be.
Yemek şirketiyle anlaşmıştık.
Hired the caterers.
Anlaşmıştık.
There are no chicks!
Ama anlaşmıştık...
But we agreed...
Hadi ama, anlaşmıştık.
Come on, we agreed.
Claire, hadi, anlaşmıştık, ben sınırsız giriş yapabildiğim taktirde sen de istediğin kadar siteye girebilirdin.
Claire, come on, we agreed you could have the page as long as I have unrestricted access.
Aptal olmadığım konusunda anlaşmıştık.
We'd agreed I wasn't stupid.
İmparatorluk askeriydik ve başka bir orduyla, birlik olup düşmanı yok etmek üzere anlaşmıştık.
My troops and the Kui troops planned to join forces against the enemy
Nişan yemeği için hediye yok diye anlaşmıştık.
I thought we said no gifts for the engagement dinner.
Hadi ama dostum, anlaşmıştık.
Come on now, man, we had a deal.
Hayır, nişanlandığımız zaman hayatımıza borç batağında başlamayacağımız konusunda anlaşmıştık.
No, when we got engaged, we agreed that we wouldn't start our life together in debt.
Anlaşmıştık. Bremer'le aynı amaçları gütmüyorsunuz.
Relax, you and Bremer don't want the same things.
Onula para konusunda anlaşmıştık.
We handed him money
Dün anlaşmıştık.
We made a deal. Yesterday.
- Anlaşmıştık.
- We agreed.
Yüzyüze görüşme olmaması konusunda anlaşmıştık.
You agreed there would be no face to face.
Anlaşmıştık Lynette.
This was the deal, Lynette.
Hiç bir şey söylememek konusunda anlaşmıştık. Lucas...
We talked about not saying anything.
Anlaşmıştık.
It was agreed.
Seninle anlaşmıştık.
- We had a deal!
Brooklyn'e kadar anlaşmıştık.
- I only agreed to go to Brooklyn.
100 altın konusunda anlaşmıştık.
You're not giving it to me! ?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]