Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ A ] / Ağır

Ağır перевод на английский

22,741 параллельный перевод
Çok mu ağır geldi
♪ Find that term offensive? ♪
Kötü hissediyorum çünkü bütün bu insanlara yardım etmek için söz verdim. Ağır topları getireceklerini bilmiyordum.
I feel so bad because I promised all these people that I'd help them, and I-I didn't know they'd bring in, like, the big guns.
Sen olmayınca ev işleri daha ağır geliyormuş.
Reckons she's got double the chores.
- Bu sorumluluğun ağır yükünü...
- I have found it impossible to carry... - Girls. Girls!
Sanırım editörümüzle misafir ağırlama konusunda bazı tavsiyeler vereceğiniz konusunda anlaşmıştınız.
I believe our editor agreed as part of the deal that you would give our readers some tips for entertaining?
Jüri görevi en ağır haliyle bile bayağı kolaydı.
Jury duty was quite simply the tops.
Elimizdeki taşeron firmanın çalışanları ağır yaralandı.
The workers of the subcontractor service company under us are hurt badly.
- İki, biri ağır.
- Two, one critical.
Çok ağır.
It's heavy!
# Giderken inan ağır ağır yürüyorum #
♪ As I leave, believe I'm stompin
Başkan Eisenhower gelecek hafta bir zirve nedeniyle Washington'da Başbakan ile buluşacak ama Bay Churchill ağır bir soğuk algınlığı geçiriyor, doktoru Moran uçağa binmesini yasaklamış.
President Eisenhower is due to meet the Prime Minister in Washington for a summit next week, but Mr. Churchill's developed a cold, a nasty cold and Lord Moran, his doctor, has forbidden him to fly.
Ben ağır pamuk kağıtları tercih ediyorum. Soğuk baskılı ve tırtıklı kenarlı.
I favor heavy-weight cotton, cold pressed, deckle edged.
Bay King suçluysa suçlarının bedelini en ağır şekilde ödeyecek.
If Mr. King is guilty, he will dearly pay for his unlawful actions.
22 ay Monroe Cezaevi'nde ağırlaştırılmış suç sebebiyle yatmış.
It's the kind of person sentenced to 22 months in Monroe Correctional for felony aggravated assault.
Barnie'nin Metro Büfesi için biraz ağır olduğunu düşünmüyor musun?
A bit harsh for Bernie's Sub Shack, don't you think?
Ağır yaralanmış.
♪ pulsing my senses weak ♪
Bu ağır geliyor biliyorum ama gerçek bu.
I know that sounds harsh, but it's true.
Sadece neye bulaştığımızı merak ediyorum. Ağır silahlarla kuşanmışsın.
Just wondering what we're walking into, you coming strapped so heavy.
Eric'in dediğine göre, minibüs mahzenden bir ton daha ağır olarak ayrılmış.
According to Eric, that van weighed almost a ton when it left the area.
Net kurallar, ağır cezalar.
Clear rules, severe punishment.
- Ve ağır.
- And severe.
- Sanırım biraz ağırdan almam gerek, tatlım.
I think I'm gonna take it a little slow for a bit, honey.
Sizi 30 dakika içinde havalimanına ulaştıracağız. Ağırlık sınırımız olduğundan iki ekibe ayrılacaksınız.
We'll get you to the airport in just 30 minutes. you'll leave in two teams.
Ağır suçlar biriminden bir danışman.
That's some consultant from Major Cases.
Hayır, ağırdan almamız lazım.
No, we need to take it slow.
Sana ufak ama,... emin adımlarla gidelim demiştim. Bak, bu kadar iyi çalışan bir ürünün varsa,... ağırdan alman olanaksızdır.
Look, when you have a product that works this well, going slow is not really possible.
Leydi Flora ağır hasta.
I believe Lady Flora to be gravely ill.
- Ağır hemotoraks geçiriyor.
She's got a massive hemothorax here.
- Biraz ağır oldu sanki.
I think that's a bit extreme.
- Şartlar çok ağır!
These terms are impossible!
Şartların fazlasıyla ağır ama...
Your terms are monstrous, but I think...
Ağır, değil mi? Neyse...
Heavy, right?
- Country müzik biraz daha ağır basıyor.
- Well, that pushes deeper into country.
Koridorda yürürken omuz attılar, tecavüzcü dediler. Bir sürü başka ağır söz de kullanıldı.
I was being bumped up in the hallway and, you know, called a rapist, and, yeah, a lot of... a lot of harsh terms and...
Her iki çocuk da iki ayrı ağır ve birer adet hafif cinsel darp suçlamalarıyla yargılanacak.
Each of them will be charged with two counts of felony and one count of misdemeanor sexual battery.
- Ağır bir operasyon.
- The operation is complex.
- Bu ağır yara izleriyle genelde hükümlülerin cesetlerinde karşılaşırım. Sopayla dövülenlerde.
- Many signs regularly meet those in the bodies of the convicts... beaten with sticks.
Paranoya ve çaresizliğin yaşama isteğinden daha ağır basıncaya kadar takip edecek seni.
She will pursue you until your paranoia and despair far outweigh your desire to live.
Beklentilerimin ağırlıdır belki, pudingim.
Oh? Perhaps it's the weight of expectation, my pudding.
Sizi ağırladığı için aşırı heyecanlı...
He's so excited to have you here and...
Haber Liana'ya ağır geldi.
Liana was overwhelmed by the news.
İkmaller, ağır iş ekipmanları.
Supplies, heavy duty equipment.
Ağır silahlı ve met işiyle uğraşan motosikletli satanist çetesinden birşey mi çalmak istiyorsunuz?
You want to steal something from a heavily armed, meth-dealing band of bike-riding Satanists?
Geri al, Calderon'a yakınlaş ve ağır çekimde oynat lütfen.
Hold on. Rewind, zoom in on Calderon, and play back in slow motion, please.
Ağır ağır geriye git.
Go back slowly.
Isırık, çıtırtı, ağız sesleri.
Snap, crackle, pop.
Sanırım ağızından çıkacak ilk kelime teşekkürler olmalı.
I think the first words out of your mouth should be a thank you.
Ağır ol.
Easy.
Ağır kitaplardır.
Heavy stuff.
Ama ağın temelinde yer alan prensipler budur ve şaşırtıcı şekilde bulduğumuz bir diğer şey ise ağ ne kadar büyükse o kadar verimli olmasıdır.
But it's basically the underlying principles of the network, and one of the things we found, surprisingly, was that the larger the network is the far more efficient it becomes.
Günümüzdeki internet ağı farklı bir yoldan ilerlemiştir. Ama Nelson'ın fikirleri halen uykudadır.
The web as we know it took a different route, but Nelson's ideas are still dormant.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]