Başardım перевод на английский
6,771 параллельный перевод
Ben hayatta önemli bir şey başardım :
I've achieved something very important in life :
Başardım.
So, a success.
Mezun olduğum zaman... asistan olarak çalışmaya başladım ve... altı ay önce yardımcı editör olmayı başardım.
I started working here right out of college as an assistant, and I just made junior editor six months ago.
Ondan sonra bir geyik vurmayı başardım.
After that, I killed some deer.
Kraliçe Kwenthrith'in dişi cazibesini kullanmaya çalıştığını itiraf etmeliyim. Ama Tanrı'nın yardımıyla şeytanın tuzağına direnmeyi başardım.
I confess to you that Queen Kwenthrith tried to use her female wiles upon me, but with God's help, I managed to resist the devil's snares.
Başardım.
I've done it.
Kahretsin! Başardım mı?
Oh, shit! Shh! Shh!
Evet, sanırım ben onu çoktan başardım.
Yeah, I think I already stumbled into those.
Başardım.
I made it.
Bugün istediğimi başardım.
I so nailed it today.
Ölümsüzlüğü bulmak için 500 yıl uğraştın bense sadece 19 yılda başardım!
You spent 500 years trying to make an immortal and I, I succeeded in a mere 19.
Saldırıdan önce onu saklamayı başardım.
I had her safely tucked away before the attack.
Ruth'tan biraz bilgi almayı başardım.
I managed to get some information from Ruth.
Başardım!
Paige!
Geçmeyi başardım!
I pulled it off! It was like, "Here goes there!"
Sanırım bu hayatta başarmak istediğim her şeyi başardım. Yaptıklarımı sürdürmenin pek anlamı kalmadı.
I suppose I had simply accomplished everything I wanted to, and there seemed to be little point in continuing.
Son iki yıl boyunca 1000 Pound'dan fazla parayı aktarmayı başardım.
I managed to divert near on 1,000 pounds over the last two years.
Hastaneye gidip hakkında kayıt bulabilmek umuduyla ameliyat öncesi ve sonrası ziyaretlerini araştırdım ve ziyaretçi kayıtlarını bulmayı başardım, şuna bir bak.
So I went there to check his pre-and post-op visits to see if any notations were made about him, and when I found his visitors log... Look at this.
- Depodaydım ama oradan çıkmayı başardım.
- I'm at the warehouse. I got out.
- Başardım. Ben kazandım!
I did it.
-... öldürmeyi başardım.
Managed to kill a lot of people.
Bak, elması tek başıma bulmak istiyorum. Sonra kolyeyi alıp polis merkezine gideceğim ve Şefin gözlerinin içine bakıp, "Teğmen Elizabeth Morgan çalıntı malı geri almayı başardım" diyeceğim.
I want to be the one to march the diamond in there. look the chief square in the eye
Dr. William Mays'i muayenehanesini bırakıp hastanemize katılmaya razı etmeyi başardım.
I was recently able to lure Dr. William Mays out of private practice and to our hospital.
Başardım!
It's working! I did it!
# Seni bulduğumdan beri, her şeyi başardım.
"Since we met... I achieved everything."
# Seni bulduğumdan beri, her şeyi başardım.
"Since we met... I found my shore."
# Seni bulduğumdan beri, her şeyi başardım.
"Since we met... I've achieved everything."
- Ne diyorsun? - Şu ana kadar başardığımız her şey önemini yitirir. Noter onayı alınmadığı sürece.
- Everything we've achieved so far is worthless, until we get the will notarized.
Beraber olduğumuzda neler başardığımıza bak.
Look what we can achieve when we band together.
Şu anda sizlere söylüyoruz çünkü sonunda onunla iletişim kurmayı başardık ve uygulanabilir bir kurtarma planımız var.
We are telling you now, because... we finally have communication with him. and a viable rescue plan.
- Çiti geçmeyi başardı. - Başardı mı?
Well, he made it past the fence.
- Başardın, adamım!
- You fucking made it, man!
Tesla beni vücudumda tutmayı başardı beni bir çeşit topraklama aracına dönüştürdü, sanırım.
Tesla was able to anchor me in my body by turning me into sort of a grounding wire, I guess.
Başardım.
Oh! I did it.
Başardım!
Hey!
Bu iletişim ağının yapısını kavradığımızda, toplumun yapısı hakkında daha iyi bir sentez yakalamayı başardık.
When we understand the structure of this communication net, we stand to grasp a good deal more about the fabric of society.
Başardım.
I did it.
Böylesine kısa sürede üretmek zor oldu ama sonunda başardık sanırım.
It was hard to mass-produce on such short notice but I think we finally got it.
- Bunu başardığımızı sanıyorduk zaten.
- And we thought we succeeded.
Başardım!
I did it!
- Tanrım başardık.
Oh, my God, we're in.
- Başardık mı?
- We're in?
Başardık mı?
- We got in.
İçeri girmeyi başardığım aynı ufak pencereden hem de.
Through the same little window wherein I gained entrance.
Doğrusu başardığınız şeyler beni çok etkiledi arkadaşlar.
You know, I have to say I'm really impressed with what you guys are doing over at Interior.
Bir şey başardığım falan da yok.
And I'm not surviving.
Başardın kızım.
You did it, girlie. Yeah.
- Sence Proctor başardı mı?
- You think Proctor made it?
Defansımı geçerek çok iyi bir iş başardın.
You did an excellent job making it past my defenses.
Lütfen, başardığımı söyleyin.
Please tell me I made it.
Sanırım başardık.
I think we're back in business.
başarısız 35
başarılar 28
başarılı 32
başarı 43
başarabilirsin 108
başardık 725
başardı 180
başardın 415
başaracaksın 136
başaramadım 52
başarılar 28
başarılı 32
başarı 43
başarabilirsin 108
başardık 725
başardı 180
başardın 415
başaracaksın 136
başaramadım 52
başaracağız 144
başarabiliriz 43
başaracağım 55
başarabilirim 18
başaramadık 18
başaramadın 18
başarısız oldum 33
başaramayacaksın 18
başaracak 37
başarmışsın 17
başarabiliriz 43
başaracağım 55
başarabilirim 18
başaramadık 18
başaramadın 18
başarısız oldum 33
başaramayacaksın 18
başaracak 37
başarmışsın 17