Belki mi перевод на английский
1,969 параллельный перевод
Belki mi gelirsin?
Maybe you'll come by?
Belki mi?
Maybe...?
Belki mi?
Maybe?
Sence bu bize bie şey mi anlatıyor? Uzaktaki yıldızlardan ışığa baktığımıza milyonlarca belki milyarlarca yıl geriye bakıyoruz.
Well, you know when we look at the light from distant stars, we look at the past, millions, maybe billions of years ago.
- Belki mi?
- Maybe?
Bak şimdi, belki sonra da inşaatçı bir kadın içeri girer ne bileyim, belki seksi mi değil mi onu bile bilemem ama birden çıkar...
And you know what? Maybe like a construction lady comes in, like, you know, like I can't even tell if she's hot or not. - Okay.
Bir tür put falandır belki, değil mi?
Maybe some sort of idol, right?
Bir dakikalığına aşağı inmem gerek. Ama belki daha sonra sana bir içki ısmarlayabilirim, değil mi?
I get to go downstairs for a minute, but um... may be I can buy you a drink later!
Belki ressamlık olabilir mi?
Maybe painting, perhaps?
Ne diyorsunuz? Kin tutan biri mi? Belki içeri tıktığınız biri?
You wear the tie because it never occurred to you not to.
Aa derneğin festival verdiğini söyledim mi size eğer ilgiliyseniz gelmek istersiniz belki.
Oh, did I say that. There is a feast of charities, wondered if he could come.
Evet, belki unutmanın zamanı gelmiştir demek istediğimi anlıyorsun değil mi?
Yes, maybe it is time you go ahead You know what I mean?
Onu göremediğinden, belki de güzel mi diye anlamaya çalışıyordu.
I guess he's trying to find out if she's lovely'cause he can't see her.
Bu dönem mi? Belki.
This term?
- Bilgisayar diski olabilir mi? - Belki de.
- A computer disc maybe?
Belki mi?
Maybe. - Maybe.
Evet bence o aklanmalı öyle değil mi? - Belki.
He should be acquitted, shouldn't he?
- Gölge olabilir mi, Belki makinedendir?
- A shadow maybe, the mechanism?
Ana ve bana plaketi gösterdi. Belki de ben manita koltuğunda otururum bırakırım o sürer. Bu gece o da geliyor değil mi?
- Yeah, he came by and showed Ana and me the plaque.
- Belki de bu iyi bir işaret olabilir mi?
But maybe that's a good sign, right?
Belki de geçmişi geride bırakmalıyız. Değil mi, Ned?
Maybe we need to clean up our act, eh, Ned?
Belki ondan biraz yer, değil mi?
Maybe I'll get some of this into him, eh?
Belki de bilmiyorsun, öyle değil mi?
You probably don't know it, right?
Ben.. belki çalışıyor olabilirim. Ben.. sonra bir daha uğrarım.. Siz gittiniz mi diye bakmak için.
It's a tempting offer but do so pass by here later to make sure that the ladies departed safely.
Sayınız azalıyor buna rağmen kendinizden birini, belki kötü olabilir diye öldürmek mi istiyorsunuz?
Your numbers are dwindling and now you want to kill one of your own just because you think it might be evil?
Belki de insanların söylediği gibidir. Mucize mi?
- Maybe it is what the people say it is.
Ünlü birine birşey mi yaptım? Ya da bebeklere? Belki de bir resme?
Did I do something to a celebrity or babies or a picture?
Belki senin de bir parçan babanı bırakıp gidemiyor gibi hissettin mi?
Did you feel that maybe there was a part of you that couldn't leave him?
Çok fazla belki, değil mi?
Too many maybes, huh?
Belki mi?
"Maybe"?
O öldüğüne göre proje de onunla birlikte mi ölecek? Belki hayır.
And if he's dead, the project dies with him?
Ama işleri biraz yavaştan alabilirsek, belki de- - Mesela çıkmak gibi mi?
But if we were to take things slow, like... with us- - like--like going out?
Yani demek istediğim tatlım, belki bunda da bir hayır vardır, değil mi?
So, maybe, honey, there's an upside in this for you, too.
Perşembe mi? Çok işim var ama belki bir ara kaçarım.
I'm busy then, but I'll make time on Friday.
"Şimdi New York Times'çıktığımı arkadaşlarım görmüşler mi anlayacağım" "Belki beni tebrik ederler." Mail kutumda 150 tane mail vardı.
"I'm gonna go see if any of my friends saw the New York Times story... and e-mailed me to say congratulations"... and there was 150 e-mails.
Belki gerçekten işe yaramıyor, .. ama daha iyi hissetmemi sağlıyor Öyle mi?
It's not really working but it makes you feel better anyway.
Şu andan itibaren isimleri okumazsak belki daha kolay olur, değil mi?
It might be easier if we take those names as read from now on, don't you?
Gerçekten mi? Başın ne tür bir belada bilmiyorum ama belki yardım edebilirim.
Really... whatever trouble you're in, maybe I could help.
Öyle değil mi? Belki zaten söylemiştir.
Or so she already had?
Katie, belki de beni dinlemeliydin, değil mi?
Katie, maybe you should've listened, huh?
Belki Chloe'yi alıp hikâyesini destekleyebilecek mi görmeliyiz.
- Maybe we ought to pick Chloe up,
Babanın belki de isteyerek gitmiş olabileceği aklına gelmedi mi?
That it's occurred to you that maybe your dad went away on purpose.
Sanırım biz oradayken yemek dağıtımı yapılacak. Sonra belki yemek yiyecek vaktimiz olmayabilir, değil mi?
Well, it's just likely there'll be serving while we're there and I thought who knows if we'll have time to eat again, right?
Belki de bu kaydı yok etmemiz gerekiyor. Böylelikle Amerika, Kanada ile savaşmak zorunda kalmaz, değil mi?
Hey, maybe we ought to burn this tape so the U.S. doesn't end up going to war with Canada, huh?
Ne yapmaya çalıştığını çözemeyince belki itiraf edersin diye sana biraz zaman tanıdım. Çünkü seninle kardeş gibiydik, değil mi Tony?
You know, I just couldn't figure out your play, so I tried to give you some time so you'd come clean,'cause we are like brothers, right, tony?
Belki bunun gibi ufak bir sokağa yerleşeceğinizi mi?
Maybe settle down in a cute little cul-de-sac like this one? Ha, ha.
Belki, sanırım belki, belki, beni de vampir yapabilirsin, değil mi?
Maybe... I think maybe, like, maybe you could make me a vampire. Right?
Belki sen birileriyle konuşmalısın. Ben mi?
Maybe you should talk to someone.
... belki bir ara seni ararım gibi mi?
"Thanks for dinner, maybe I'll call you sometime."
Hiç aklına yanlış kişinin yakalandığı, hırsızlığı yapanın ben olmadığım, ya da belki sadece yanlış kişiyi yakalayabilecekleri düşüncesi gelmedi mi?
Did you ever consider that maybe it was a case of mistaken identity and that maybe I wasn't shoplifting and that maybe, just maybe, they got the wrong person?
Sadece tamam mı? Bayan Clark'a oğlunun kayıp ve belki öldüğünü söyleyen kişi mi olmak istiyorsun?
You want to be the one to tell Mrs. Clark her son's missing and may be dead?