Bir zevkti перевод на английский
1,170 параллельный перевод
Sizinle hizmet etmek bir zevkti Bay Barclay.
It was a pleasure to serve with you, Mr. Barclay.
- Seninle konuşmak bir zevkti.
- It was really nice talking to you.
Hizmet verebilmek bir zevkti...
It's been a pleasure to service...
Seninle iş yapmak bir zevkti, büyük bir zevk.
It's been a pleasure doing business with you, a real pleasure.
Hayır, benim için bir zevkti.
No, it was my pleasure.
Büyük bir zevkti.
We've bitten off more Vietnam than we can chew.
- hayır, bu benim için bir zevkti.
- No, it was a pleasure.
Sizinle tanışmak bir zevkti, Bayan McCormick.
It's been a pleasure, Ms. McCormick.
Her şeye rağmen sizinle tanışmak, büyük bir zevkti.
In any case, it gave me the joy... of making your acquaintance.
Sizinle tanışmak bir zevkti.
A pleasure meeting you. Bye, Alex.
Anastasya, ihtiyar, sadece kısacık bir zevkti.
Anastasia, old man, Is just a fleeting pleasure.
- Program mı? - Seninle tanışmak bir zevkti, Dave.
- So it's been a pleasure to meet you, Dave.
Dışarı çıkıyor olmak nasıl bir zevkti.
Remember? It was such a treat to go.
Dinle, bir haftalığına köpeğine bakmak gerçekten bir zevkti ama artık sakıncası yoksa....
Listen, it's been a pleasure taking care of your dog for a week but if you don't mind....
Dinle, bir haftalığına köpeğine bakmak gerçekten bir zevkti ama artık sakıncası yoksa....
Listen, it's been a pleasure taking care of your dog for a week but if you don't mind...
- Yardım etmek bir zevkti efendim.
- Glad to be of service, sir.
Ama sizin gibi profesyonellerle çalışmak bir zevkti.
But, you guys, it was a pleasure working with such professionals.
Mr. Snyder, seninle iş yapmak büyük bir zevkti.
It is a pleasure to do business with you, Mr. Snyder.
Evet. Benim için bir zevkti.
It's my pleasure.
- Benim için bir zevkti.
- It has been a pleasure.
Seninle konuşmak bir zevkti, delikanlı.
It's a pleasure talking with you, lad.
- Sizinle tanışmak bir zevkti.
- lt's a pleasure to meet you.
Sizinle kalmak büyük bir zevkti beyler. Dikkatli olun.
I really enjoyed sleeping with all you guys.
"Onu pirzola gibi yaladı beklenti bir zevkti."
She licked her chops with the pleasure of anticipation. "
Senden alışveriş etmek büyük bir zevkti.
It's been a pleasure frequenting your establishment.
Benim için bir zevkti.
It is my pleasure.
Seni görmek bir zevkti, Yumurta kafalı.
It's been great seeing you, Needlehead.
Sizi tekrar görmek bir zevkti.
It was a pleasure to see you again.
Ve söylemeliyim ki, bunu düzenlemek büyük bir zevkti.
And I have to say, it was an absolute pleasure to arrange.
Demek istediğim, seninle tanışmak benim için bir zevkti.
I mean, it's a pleasure to meet you.
Benim için bir zevkti.
It's a pleasure.
Bir zevkti.
A pleasure.
- Seninle tanışmak bir zevkti.
- It was really nice meeting you.
Teşekkür ederim. Ben hallederim. İkinizle de tanışmak bir zevkti.
Thank you. lt was a pleasure meeting both of you.
Ben sadece seninle çalışmak bir zevkti demek istiyorum, Binbaşı.
I'd just like to say, Major, it's been a pleasure serving with you.
Bay Kirkov ile tanışmak bir zevkti, ödülden dolayı bir kez daha kutluyorum.
It was a pleasure to meet you, Mr. Kirkov. Congratulations again on your award.
Sizi iş başında izlemek büyük bir zevkti.
Mr Wolf, I just wanna tell you it was a real pleasure watching you work. Yeah, really.
Benim için bir zevkti.
I was more than happy to.
G'Kar, her zaman olduğu gibi benim için bir zevkti.
G'Kar, a pleasure as always.
Hanımlar, sizinle tanışmak bir zevkti.
Ladies, it's been a pleasure meeting you.
Sizinle seyahat etmek bir zevkti.
It was a pleasure traveling with you.
Benim için bir zevkti, Bayan True.
My pleasure, Miss True.
Binbaşı, seninle çalışmak bir zevkti.
I've enjoyed working with you, Major.
Seninle çalışmak da bir zevkti, Odo.
I've enjoyed working with you, too, Odo.
Senin arkanda koşmak büyük bir zevkti.
It was a pleasure runnin'behind youse.
Benim için bir zevkti.
It was my pleasure.
Oh, sizinle iş yapmak bir zevkti, bay Roach.
Oh, a pleasure doing business with you, Mr. Roach.
Büyük bir zevkti, efendim.
A great pleasure, sir.
- Ferdinand, benim için bir zevkti.
- Ferdinand, always a pleasure.
Seninle konuşmak bir zevkti, baba!
Good talking to you, Dad.
Benim için zevkti. Sanırım çoğunu anladım ama çıplak bir adamın elinde bavulla içeri girmesi ne demekti?
What did it mean when the naked man came in carrying the suitcase?