Bla перевод на английский
217 параллельный перевод
Bu saçma bir öneri!
- Blather. - Bla...
Huron Railroad'un sermayesinin tüm sorumluluğunu taşıyan adam. Ve de üç kağıtçıların kol gezdiği bir dünyada bla bla
The man who made all those bear raids on the Huron Railroad stock... and then took to swindlir on the sound theory... that the things folks want most in life is to get something for nothing.
Havada bla bla
He was so taken with the dance on the air he begun hanging his people. And unjustly.
Bla... ireau!
Blaireau...
- Seni iyi tanırım.
... Bla bla
Bir dur ki anlatayım!
Bla, bla...
Barones, blá blá blá, Düşes, blá blá blá, Bastiano João yakın dostu...
Duchess of blah, blah, blah, close friend of Bastiano Chevalo.
Her neyse, bla-bla-bla.
Anyway, blah-blah-blah.
Adam gelir... Bla, bla, bla.
Guys come in- - " Oh, the blah, blah, blah.
"Kahrolası müşteriler" vesaire, "koduğumun şirketi" bla, bla.
"The fucking leads," et cetera, "the tight-ass company," blah, blah.
Harriett ve bla bla Nyborg.
Harriett and blah blah Nyborg.
Mr. White silahını çıkarıyor, suratımın ortasına tutuyor ve... bana bağırmaya başlıyor, "orospu çocuğu, seni geberteceğim" bla bla bla bla...
Mr. White whips out his gun, he's stickin'it in my face... callin'me a motherfucker, sayin'he's gonna blow me away... and blah, blah, blah, blah, blah.
" Testler, bla bla bla...
Spot-checks on dada dada....
Bla...
The Bla...
Jerry Garcia, bla, bla, bla.
Jerry Garcia, blah, blah, blah.
Ben şu... şuurumu kaybettim.
I bla... I blacked out.
Ben bir kahve alacagim, koyu olsun
ck. I'll have a cu p of coffee, bla
Falanca filanca June, falan oğlu Al bla bla bla, Allah'ın huzurunda.
Yadda yadda yadda, June, blah blah blah, Al blah blah blah, sight of God.
Yani adamla konuştum ve bla bla bla, sizin hakkınızda bir şeyler sordu ve, da da da, birkaç soru daha bleh bleh bleh.
I mean, I talked to him and blah, blah, blah. He asked about you guys and : More questions.
- bla, bla, bla...
It's not what you sell.
... bla bla bla.
Blah, blah, blah!
Kelimeler? Bla bla bla falan. Bunu yapabilir misin?
You know, words? "Blah, blah, blah," like that?
- Çok sarhoştum ve bla bla bla.
- Really drunk and blah-blah-blah.
İşte feministlik, maskülenlik, gibi gibi..
With your masculinity, femininity, bla, bla, bla...
Hükümet bla bla bla bla bla bla
The government allocates a fixed amount of funds for aid. It's then distributed based on an applicant's need... and his or her timing.
Bla, bla, bla... Torunum Eric : Her zaman en sevdiğim küçük şişman adamımdın, benim küçük yuvarlak pudingim.
To my grandson, Eric, you were always my favourite fat little man.
Partileri bilirsin, bla, bla, bla.
It's the party. The hand-holding. - All that blah-blah-blah.
Üzgünüm ama tek duyduğum "Bla, bla, ben pis bir aylağım."
I'm sorry, all I heard was, "Blah, blah, I'm a dirty tramp."
Ba-ba-ba-bab...
Bla, bla, bla, bla...
Bla, bla, çok heceli bla.
Blah, blah, polysyllabic blah.
Bu doğru değil. Bla, bla, bla.
"That's not true." Blah, blah, blah.
Bla, bla, bla.
Blah, blah, blah.
İstediğinle yatabilirsin- - Bla, bla, bla, bla.
"You can sleep with- -" Blah, blah, blah, blah.
- Galiba Susan, "Hebe hebe" diye bir şeyler söyledi.
Susan said, "Bla ra um beh bleh,"
Kapa çeneni.
Bla-bla! Stop talking.
Sessiz kalma hakkına sahipsin, ta ki bla bla bla.
Well, you have the right to remain silent. Anything you say can and may be...
* Bla bla bla.
Blah-blah-blah.
Lanet olası bir telefonun başında bekleyip, insanlarla konuşan bir geri zekalı.
fucking retard sitting on the phone... And talking to people all day long, bla bla bla.
Evet, doğru. Ölüyorsun, acı çekiyorsun... bla bla bla
Oh yes, that's right... you're dying, you're bitter... blah blah blah.
Sen de güçsüz ve hassas olduğu için onu teselli ettin....... ve bla, bla, bla, seks.
You comforted her because she was weak and vulnerable and blah, blah, blah, nerdy sex.
Anladınız mı? Başkan ensemde bla bla bla!
The Mayor is in my ass...
Çimenliğimiz için birkaç şey getirmek için geldi ve annem kahve yaptı ve bla bla bla.
He just came by to drop off some stuff and then my mom made some coffee and blah, blah, blah,
Emir numarası 7-9-3, bla, bla, bla, bla...
"Order number 7-9-3, bla, bla, bla, bla..."
Bla...
A.
Bluh... - A. Bla...
The Bla...
- Bir "Blaır Cadısı" daha.
Gotcha.
Ama "Blaır Cadısı" ışığında..... ne düşünüyordun bilmiyorum.
-... I don't know what you were thinking.
Olacak iş değil! Bla bla bla...
Blah, blah.
Bla bla....
BLAH, BLAH, BLAH.
- Bla bla bla, ne oldu söyle?
What happened?
Laf, laf, laf.
You write shit down, bla bla bla