Bu doğruysa перевод на английский
1,351 параллельный перевод
Eğer bu doğruysa, pek çok insan bunu ele geçirmek için cinayet işleyecektir.
Well, if that's true, then a lot of people would kill to get their hands on it.
Eğer bu doğruysa, o zaman hangi cehennemde?
Well, if that's true, then where the hell is he?
Ama bu doğruysa, o zaman sen de sistemin parçasısın. Yani başka bir kontrol şekli.
But if that's true, that could mean you're part of this system another kind of control.
Ama bu doğruysa, geleceğimi biliyorsa, neden burada?
But if that's true, then why is she here if she knew I was coming?
Bu doğruysa, o zaman hata yapmışım, ve beni şimdi öldürmelisiniz.
If that's true, then I've made a mistake, and you should kill me now.
- Şey... Eğer bu doğruysa da eminim ki sadece bir uyumluluk meselesiydi ve hiç bir şekilde... derin duygular etkilenmemişti.
- Well... if it did exist, I'm sure it was purely a matter of convenience and no... higher feelings were involved.
Eğer bu doğruysa, neden yüzünü göstermekten korkuyorsun?
If that's true, why are you afraid to show your face?
Bu doğruysa kendimi daha güvende hissedeceğim.
If that's true, I feel much safer
Eğer bu doğruysa, Mekagodzilla'yı onarmak için tonla parayı çarçur ediyoruz.
Well, if that's correct, why are we wasting so much money on repairing Mechagodzilla?
Eğer bu doğruysa sonuna kadar git.
If it's right, you've just got to go with it.
Eğer bu doğruysa, şaşırdım.
I wonder if that's true.
Eğer bu doğruysa, hayaletler gerçekten var olmalılar.
If that's true, then ghosts really exist.
Bu doğruysa Başkomutana ileteceğim.
If it's true, then I will inform the Fuhrer.
MARSHALL : Bu doğruysa- -
If that's true, then...
Bu doğruysa Sloane genetik bir virüs yaratabilir ya da bir kişiyi öldürmek için tüm dünya suyunu kirletebilir.
Sloane could develop a genetically targeted virus. He could pollute the water supply to kill one person.
Eğer bu doğruysa, dostum, o zaman böyle bir seçim neden mümkün?
If that is true, my friend, then why is such a choice possible?
Bu doğruysa Tamam, küçük çocuk bazı ciddi güçler geliştiriyor.
Okay, if this is true, your little boy is developing some serious powers.
Eğer bu doğruysa, burda örnek oluşturma adına... oldukça berbat bir iş çıkarmışım demektir.
If that's true, then I've done a pretty lousy job... setting an example around here.
Eğer bu doğruysa bunun ne olduğunu biliyorsun. Ve ben bunu kullanmayı planlıyorum.
If that's true, then you know what this is and that I'm willing to use it.
Bu doğruysa parayı suç ortağı alıp kaçtı.
Well if that's true, then his accomplice got away with the money.
Çünkü bu doğruysa hiçbir şeyden paçamızı kurtaramayız, değil mi?
Because if that's true... we can't really get away with anything, can we?
Ben de ona "Bu doğruysa, artık birlikte olmamıza gerek yok" dedim.
So I told him if that's true, we don't have to have a relationship.
Öfkeliydi ve bu doğruysa onu suçlamıyorum.
Livid, and if this is true... i don't blame him.
Harry, bu doğruysa ortaya çıkarmamız gerek.
Harry, we have got to find out if this is true.
Bu doğruysa bütün o geleceklerin hiçbiri birbirinden ve kuantum seviyesinde gerçeklikten ayırt edilemiyorsa Trance, hangisinin gerçek olduğunu nereden biliyorsun?
if that's true, if each one of those futures is indistinguishable from each other and from reality on a quantum level... trance, how do you know that any of this is real?
Eğer bu doğruysa, din insanların ahlaki yaşamlarına yol gösteriyorsa, herhangi biri çıkıp ciddi bir şekilde bizlerin bertaraf edilmemiz gerektiğini öne sürecek ve iş, altta kalanın canı çıksın durumuna dönüşecek.
Well, if that's true, if religion does help people lead moral lives, then one should take very seriously the proposition that we're just going to eliminate it and let the devil take the hindmost.
Eğer bu doğruysa, neden kaçtın?
If that was true, why did you run away?
Eğer bu doğruysa o zaman büyük bir utanç duyarım. Böyle bir çocuk doğurduğum için.
If that's true... then fie on my womb... for giving birth to such a son
- Bu doğruysa Amerikan FBI'yı aramalıyız ve...
- If that's true then we should call the American FBI...
Eğer bu doğruysa, bilmek zorundayım.
If it's true, I should know.
Eğer bu doğruysa, yıllar önce açığa çıkmalıydı olanlar.
But if that is true, it should have come into the open years ago.
Pekâlâ, bu doğruysa İbo söyle bakalım, neden suçlu görünüyorsun?
Well, if this is all true, lbo tell me, why do you look so guilty?
Ama bu doğruysa, o zaman bütün insanlığın bir sorunu var demektir.
But if that's the case, the whole of mankind has a problem.
Bu doğruysa, Kader Hançerini bulmalıyım.
If I'm right I gotta find that Dagger of Fate.
Eğer bu doğruysa fırtına fırlatabilmeliyim.
If that's true, I should be able to do a Palm Blast.
Bu doğruysa...
- If è true...
Eğer bu doğruysa, bakarak bilemez miydin?
But for all that, there's no one around here.
Eğer yazılar doğruysa bu semboller sadece kelime değil Tanrı'nın bir uzay gemisinin dış yüzeyinde bulunan ilk kelimeleri oluyor.
If it were true... these symbols wouldn't just be words... they'd be the very word of God... on the surface of an alien spacecraft.
Eğer bu görüş doğruysa, onların hepsini bir araya koyarak, büyük ve muhteşem bir senfoni olan evrenimizi oluşturabiliriz.
If this view is right, then put them all together and we get the grand and beautiful symphony that is our universe.
Eğer bu görüş doğruysa, şu anda dışarıda bir yerlerde, bizim evrenimizle çarpışma rotasında bulunan bir brane vardır.
If this view is right, there's a brane out there right now, headed on a collision course with our universe.
Bu çılgınca şeyler gerçekten doğruysa, beni ölüme terk edip parşömeni kurtarmalıydın.
If all this insanity is even remotely true... you should've let me die and save the Scroll.
Skinner'ın rotası doğruysa tehlikeli Tatar Boğazı'ndan geçeceğiz ve Amur nehrine gireceğiz. Bu nehir donmuş Moğolistan göllerine dökülür. Yabancılar giremez.
If Skinner's headings are correct we will pass through the treacherous Straits of Tartary and enter the Amur River, which empties out into the frozen lakes of Mongolia, virtually inaccessible to outsiders.
Öyle bir şey ki, Eğer doğruysa, bu...
Something that, if true, could...
O en eski dostlarımdan biri bu doğruysa, onun anlatacaklarını dinlemek isterim.
If it's true, I just need to hear it from him.
Eğer doğruysa, bu çok ciddi bir suçlama evlat.
THAT'S A PRETTY SERIOUS CHARGE, SON, IF IT'S TRUE.
Eğer bu patlamalar ile ilgili teori doğruysa, o zaman traktör fırlatma günlerin bu akşam sona erecek demektir.
If this solar-flare theory's correct, then your tractor-tossing days will be over by tonight.
Eğer tahminlerim doğruysa bu kişi babam.
If my instincts are correct, I believe my father is behind it.
Demek istediğim, eğer doğruysa, neden üçte ikisi su olan bir gezegeni işgal etmek için bu kadar belaya giriyorlar?
Water. Why go to all the trouble to invade a planet that's two-thirds water?
Eğer doğruysa bu çok sinir bozucu bir hikaye.
If that's true, it's a tactless story.
* İtilaf arasında... *... anlaşmazlık olduğu doğruysa, bu herşeyi tersine döndürür... *... ve ben de o gözü doymaz Bolşevik heykelinin beynine sıkarım.
If it's really true that there are rifts between the Allies, and that happens then a reversal is possible and I can deliver a blow to the head of this insatiable Bolshevik colossus.
Eğer doğruysa, bu harika.
If it's true, it's wonderful.
doğruysa 18
bu doğru 2940
bu doğru mu 716
bu doğru değil 1332
bu doğru değil mi 82
bu doğru olamaz 126
bu doğru olabilir mi 20
bu doğru olabilir 25
bu doğru olmaz 35
bu doğal 26
bu doğru 2940
bu doğru mu 716
bu doğru değil 1332
bu doğru değil mi 82
bu doğru olamaz 126
bu doğru olabilir mi 20
bu doğru olabilir 25
bu doğru olmaz 35
bu doğal 26