Bu doğal перевод на английский
2,665 параллельный перевод
Bu doğal.
It's natural.
Chauvet Mağarası tam burada, bu yamacın tepesinde. Mağara ayrıca bu doğal oluşum ile de ilişkili. Pont d'Arc adı verilen bu muhteşem kemer.
- The Chauvet Cave is just here at the top of this cliff, but the Chauvet Cave is also associated to this natural feature, this beautiful arch called Pont d'Arc.
Korumasız mı güneşlenmiş..,... yoksa bu doğal ten rengi mi?
Exposed evenly like from a tanning bed or mottled, like a native?
Ve bu doğal tatlım.
And this is natural, sweetheart.
Artık bu doğal bir yemek!
Now this is natural food!
Bu doğal bir şey değil.
This is not natural...
Bu doğal olamaz.
That's not natural.
Bu çok doğal.
That's natural.
Komple kabloladan mütesekkil biri olarak bu lafi dicek tam adamsin fakat bunlar dogal demir kablolar Ben bunlarla dogdum.
You're a fine one to talk with a body full of wires. But they're natural Iron wires! I was born with them.
Bu öneriyi destekliyorum çünkü etli, kanlı, canlı bu kadını seviyorum. Ve doğal olarak o da beni seviyor.
I support this proposition because I love a goopy, flesh-and-blood woman, and, not surprisingly, she loves me.
Çünkü bu doğal bir şey değil.
Oh.
Ve bu çok doğal.
And that's natural.
Bu çok doğal.
It's quite natural.
Bu olayda doğal olan hiçbir şey yok.
Nothing natural about it.
Hep, bu kızların saçlarının doğal olduğunu sanırdım.
And I always thought that those girls were all natural.
Bu çok doğal bir şey... shh!
It's a very natural thing... shh!
Satanistlerin ayinleri genelde bunun gibi doğal ortamlarda yapılır. Ama bu çitler basit kaçıyor.
Satanic rituals are often performed in a natural setting like this, but this... fence is a poor altar.
Yani bu türlerin kökeni, "doğal seleksiyon" mu?
So that natural selection was the origin of this species?
Doğal hâli bu.
It's his natural state.
Paleontologlar bağlıyor Bu kitlesel yok doğal nedenler gibi meteor grev gibi... seller ve deniz seviyeleri düşüyor.
Paleontologists attribute these mass extinctions to natural causes such as meteor strikes... floods and dropping sea levels.
Acaba insanlar bu farklı geni evrim süresince doğal olarak mı geliştirdiler?
Did humans develop this distinct gene naturally through evolution?
Bu yüzden utangaç olman doğal aslında böyle de davranmak zorundasın.
So it's natural for you to be self-conscious about it, so actually, what you have to do...
Doğal olarak bu sana bağlı, Henry.
Naturally, this is your call, Henry.
Bu yüzden, doğal olarak oluşmuş olamazdı.
Therefore, it could not have occurred naturally.
Aldığımız emir şunu belirlemek, bu bir doğal afet miydi yoksa Ruslar yeni Arktik bölge iddialarını güçlendirmek için kasten mi bir şey patlattılar.
So our orders are to determine if this was a natural disaster or if the Russians intentionally detonated something to bolster their claims to new arctic regions.
Dikkat, bu bölge için çok yakın doğal afet tehdidi var.
Attention, there is an imminent threat of natural disaster to this area.
Bu, onu doğal bir zaman makinesi yapar.
That makes it a natural time machine.
Bu kontrastın gücü.. kontrast ile oynadıkları bir gerçek.. ve de duvarın doğal biçimiyle.
- It's the force of the contrast, the fact that they've played with the contrast and with the shape of the wall.
Bu kuvvetli izlenimi yaratmak için, doğal yüzeyi kullandılar, malzemelerini hazırladılar, ve malzeme karışımları kullandılar.
They've used the surface, made use of the material, and mixed material to create this very strong impression.
Yaşamlarının varlığı anlamına gelen, yanmış odun, reçine, bu mağarayı kaplayan, doğal yaşamdan herşeyin kokusu.
the presence of their lives, meaning burnt wood, resins, the odors of everything from the natural world that surrounds this cave.
Darwin bu değişim mekanizmasına doğal seçilim adını verdi.
A mechanism for change that Darwin called Natural Selection.
Bu yeni teknoloji doğal olarak sinir sistemini açıklayacak yeni benzetmelere ilham kaynağı oldu.
This new technology, naturally enough, inspired new metaphors to describe the nervous system.
zayıf kuvvet sebep-sonuç ilişkisiyle radyoaktiflik hali uranyumun bozulması esanasında var olan ( doğal ışıması ) bu zayıf güç güçlü kuvvetler protonları birlikte tutar.
How uranium decays into whatever it decays into - - that's governed by the weak forces. The strong forces are what holds the proton together, what holds the quarks into three pieces that form a proton.
Ama tüm bu alandaki matematik çok basit kuralların çok karmaşık nesneleri doğal biçimde ortaya çıkardığını söylüyor.
But what the mathematics in this whole area is telling us is that very simple rules naturally give rise to very complex objects.
Bilime uygun biçimde, bu sorunun cevabı doğal dünyada yatıyor.
Fittingly, the answer to this problem lies in the natural world.
Bu yüzden, doğal davranmaya çalış.
So try to act natural.
Nikita'ya karşı duygusal hislerin varsa bu tamamen doğal bir şey.
If you have an emotional connection to Nikita, it's perfectly natural.
Hayır, hayır bu garip değil, tamamen doğal.
No no, it's not weird, it's natural.
Tamam, ama bu cilt üzerindeki tutkal... Doğal haline gelebilmesi iki hafta alıyor.
Okay, but the glue on this binding... it takes two weeks to dry naturally.
Bu, iş yerindeki doğal kanundur.
It's natural selection at work.
Onları fark eden sadece sen olduğun için bu sene doğal kalmasını yeğliyorum.
You're the only one that ever really notices that hair, so I think I'm just gonna let her go au naturel this year.
Bu da iletişim sinyallerine yardımcı oluyor, ama ayrıca doğal manyetik kalkan görevini görüyor.
Which helps with their communication signals, but also acts as a natural electro-magnetic shield.
Bu yüzden dünyadaki en güçlü, doğal manyetik maddenin peşine düştün.
So you went after the most powerful natural magnetic substance in the world.
Bu yaratıklar doğal olarak gelişmemiş.
These creatures are not naturally evolved.
Bu yüzden doğal olarak, yabancılar karşı ihtiyatlıyız.
So naturally, we're cautious of strangers.
Bu da gayri resmi, doğal olarak, ama yine de güvenilir.
Also unofficial, naturally, but stalwart nevertheless.
Bu onların için ikinci doğal şey.
It's second nature to them, like breathing.
Bu sağlıklı ya da doğal değil.
It's not healthy or natural.
Sonuçta, bu aldığımız nefes kadar doğal bir şey.
But in the end, it's as natural as the air we breathe.
Sonuçta, bu aldığımız nefes kadar doğal bir şey.
In the end, it's as natural as the air we breathe.
Bu çok doğal bir şey, ayrıca böyle olacağınızı da düşünmüştüm.
That is only to be expected, and just as I thought.
doğal 40
doğal olarak 460
doğal davran 20
bu doğru 2940
bu doğru mu 716
bu doğru değil 1332
bu doğru değil mi 82
bu doğru olamaz 126
bu doğru olabilir mi 20
bu doğru olabilir 25
doğal olarak 460
doğal davran 20
bu doğru 2940
bu doğru mu 716
bu doğru değil 1332
bu doğru değil mi 82
bu doğru olamaz 126
bu doğru olabilir mi 20
bu doğru olabilir 25