Bu ise перевод на английский
31,025 параллельный перевод
Bu işe kafayı çok taktın.
You are too close to this.
Bu işe başından sonuna dek sımsıkı sarıldınız.
You held tight to the mission all the way to the end.
Ve bu işe yaramazsa?
- [sighs] - And if this... doesn't work?
Tam bu işe göre bir kızın menajeriyim.
I manage a girl who I think would be perfect.
Bu işe uygun değilsin.
You are not cut out for this.
Tetrasiklin, şu ana kadar bir tek bu işe yaradı.
Tetracycline, only thing that works so far.
Bu her ne ise sen ve ben, bittiğinde orada olacağız.
Whatever this thing is... you and me, we're gonna be there when it ends.
Dostum, bu işe bayılıyorum.
Man, I love this shit.
Bu yer aslında bir çocuk ıslahevi olacaktı. İnsanları içeride tutmak için yapılmış ama dışarıda tutma konusunda da işe yarıyor.
This place used to be a youth detention facility built to keep people in, but it works just as good keeping'em out.
... onu bu işe karıştırmazdım.
I'd take him out of this.
Tüm bu etkileyici bilgiler ve benim düşünüp durduğum şey ise senin hiç Andrea gibi durmadığın.
All this fascinating information, and the only thing I keep thinking to myself is... you don't really seem like an Andrea.
Bu yüzden oy verenler işe karışmalı.
This is why voters have to get involved :
Seni bu işe sürüklediğim için özür dilerim.
I'm sorry I dragged you into this.
İşe yaramadı, bu yüzden böyle yaşıyorum.
I went down that route. Didn't work out for me.
O kartları yollamamalıydım. Beni bu işe karıştırma.
I shouldn't have sent those cards.
Bu işe şans eseri başlamadım.
[stammers] It's not an accident that I'm doing this job.
Crowley'nin bu işe nasıl bulaştığını anlatın Bayan Cannonbury.
I don't know. All I know is what I've told you.
Sonra bu işe başladım ve bir süredir yapıyorum, birkaç yıldır.
Then I'd been doing this job for about, I don't know, a few years.
Ve ne kadar? Bu işe düzgünce eğilmemiz lazım.
We should take a proper look.
Neden bu işe girmiştin?
Why did you get into this business?
Bu işe nasıl bulaştın?
How did you get into this?
Lütfen, bu işe ihtiyacım var.
Please, I need this.
Bir ay sonra ise : "Bu..."
After a month, you're like, "This..."
Ve bu, ancak nefret yayılırsa işe yarar.
And the recruitment tool can only work if hate is bred.
Bu işe bir tahsildarla başladım..... adamın adı...
I didn't. I started as a collector...
Bu işe giren herkes biliyordu ki..... biri sana geliyorsa, ilk Ona dikkat etmelisin.
The one thing that everybody in this business knew was that if someone's comin'for you, you gotta take care of them first.
Pekâlâ Gretchen, bu terapilerin işe yaramadığı aşikar.
Okay, Gretchen. Aum. This is obviously not working.
Seni işe almadım çünkü duygularını bu görevden ayrı tutabileceğine ikna oldum.
I didn't hire you because I was convinced you could keep your feelings separate from this mission.
Bu işe gittikçe daha fazla dâhil oldukça Mars yüzeyinde muhteşemlikler görüyorsunuz.
As you start to get more and more immersed, I mean, you see fantastic phenomenon on the surface of Mars.
Bu şartlarda herhangi birinin yaşayacağından daha çok stres yaşamıyorum ve kafamdaki tek sesler, işe dönmemi söyleyenler.
I'm not experiencing any more stress than anyone would under the circumstances, and the only voices in my head are the ones telling me to get back to work.
Eğer bu bir savaş ise, ben de düşmanın isem neden şimdi silahını çıkarıp beni vurmuyorsun?
Well, if this is a war, and I am your enemy, then why not take out a gun and shoot me right now?
Smith'lere doğrudan yaklaşmak işe yaramaz, bu nedenle halkım senden daha dolaylı yaklaşımda bulunmanı istiyor.
It won't work coming at the Smiths straight on, so my people want you to take a more indirect approach.
Biliyorsun, bu sadece kuru bir çalışma ise,
You know, if this is just a dry run,
Bu işe yaramaz.
That won't work.
Rachel bu teoride işe yarar ama geçmişte bir örneği yok.
- Rachel, this is good in theory, but there's no precedent.
Ona bu işe karıştığımı söyledikten sonra beni aradı ve arkadaşı Kevin için bir şey yapmamı istedi.
- What are you talking about? - After you told him I was involved with this thing, he called me and asked if I could do something about his friend Kevin.
- Kendimizi bu işe adadık.
We committed to this.
Okulun yarısı akrep yarısı ise çakal olmayı istemiş. Bu şekilde orta yolu bulmuşuz.
Half the school wanted to be the Scorpions, half wanted to be the Coyotes, so we compromised.
- Bu şey ne işe yarar?
What's this thing do?
Beni bu işe bulaştırmayın.
Uh, let's leave me out of this.
Bu kez işe yarayabilir de, yaramayabilir de.
We may or may not make it work this time.
80'lerin sonuna, 90'ların başına doğru ise Bill Clinton gibi kişiler bizimle bu konuda boy ölçüşmeleri gerektiğini anlamaya başladılar.
And by the late'80s, early'90s, people like Bill Clinton had begun to figure out they had to be able to match us.
Eğer sen olmasaydın bu işe ihtiyacım olmazdı.
I wouldn't even need this job if it weren't for you. So what's your problem?
En parlak öğrencilerimden biri olduğun için senden bana yardım etmeni istedim senden istememin bir başka sebebi ise bu kadar saf olmayacağını düşünmüştüm.
I asked you to be a part of this because you're one of my brightest students, but I also asked you in particular because I didn't think you'd be so naive.
Eğer bu şirket ile alakalı bu kadını işe alırsan seni bizzat kendi ellerimle çatıdan aşağı atarım.
If you hire this woman to do anything relating to this firm's space, I will personally throw you off the roof this building. Is that clear?
- Kevin'i bu işe karıştırma.
You leave Kevin out of this.
Eğer bir kez dahi olsun sınırı aşarsan beni tehlikeye sokarsın ve bu işe son veririm.
Okay, but you cross one line that puts me in jeopardy, I'm gonna pull the plug on this whole thing.
Ben de elimde kazanacak kadar şey olmadan iddianame hazırlamak istemedim ve yapmam gerekeni yaptım. Şimdi ise canım bu lezzetli sandviçi bitirmek istiyor.
I thought I didn't want to bring an indictment before I had enough to win, so I did what I needed to do, but what I need to do right now is finish this delicious ham sandwich,
Çünkü bu işe başlarken söyledim,... tezgah kurmayacağım.
Because I told you when I started this thing, - I'm not gonna collude.
Orada söylenmeyen şey ise, Kazancın artmayacağı. Çünkü CEO işi sikine takmıyor, ki bu da onu prenses gibi giyinmiş bir para tuzağı ³ yapıyor.
What it doesn't say in there, is that the earnings aren't gonna grow, because the CEO doesn't give a shit, which makes it a value trap dressed up like a princess, and I wouldn't touch it with a ten-foot pole.
Senin yapacağın şey ise o aşağılık herifin elinden programımı alıp bu işi durdurmak.
What you're gonna do, is stop that son of a bitch from getting his hands on my program.
bu işe yaramaz 101
bu işe yarar mı 16
bu işe karışma 37
bu işe yarayacak 22
bu işe yaramalı 20
bu işe yaramıyor 29
bu işe yarar 53
bu işe yaramayacak 44
bu işe yarayabilir 33
işe yaradı 291
bu işe yarar mı 16
bu işe karışma 37
bu işe yarayacak 22
bu işe yaramalı 20
bu işe yaramıyor 29
bu işe yarar 53
bu işe yaramayacak 44
bu işe yarayabilir 33
işe yaradı 291
işe gidiyorum 30
işe yaramaz 340
işe yarar 73
işe yarar mı 34
işe yaramazlar 21
işe yaramıyor 223
işe geç kaldım 21
işe gitmem lazım 28
işe yaramayacak 101
işe yarıyor 218
işe yaramaz 340
işe yarar 73
işe yarar mı 34
işe yaramazlar 21
işe yaramıyor 223
işe geç kaldım 21
işe gitmem lazım 28
işe yaramayacak 101
işe yarıyor 218
işe yaramadı 112
işe yarayacak mı 29
işe yarıyor mu 48
işe yararsa 16
işe yaradı mı 49
işe yarayacak 86
işe gitmeliyim 40
işe yaramazsa 22
işe yarayacaktır 19
işe yarayabilir 73
işe yarayacak mı 29
işe yarıyor mu 48
işe yararsa 16
işe yaradı mı 49
işe yarayacak 86
işe gitmeliyim 40
işe yaramazsa 22
işe yarayacaktır 19
işe yarayabilir 73
işe koyul 52
işemem lazım 42
işe bak 97
işe dönmeliyim 23
işe alındın 47
işe dönelim 19
işe koyulun 35
işe koyulalım 99
işemem lazım 42
işe bak 97
işe dönmeliyim 23
işe alındın 47
işe dönelim 19
işe koyulun 35
işe koyulalım 99