Işe yaradı mı перевод на английский
1,825 параллельный перевод
- Silkelememek işe yaradı mı?
- Not shaking her hasn't worked, has it?
Önceki vakalarda bir işe yaradı mı?
Did it help in earlier cases?
O zamandan beri işe yaradı mı?
Has it wοrked since?
Bu... ... hiç işe yaradı mı?
Does that work for you ever?
Eee, işe yaradı mı? !
Well, did it work?
Colt işe yaradı mı?
How's the colt working out?
Sence işe yaradı mı?
Do you think it worked?
Ağrı kesiciler işe yaradı mı?
Those painkillers kick in yet?
Sende hiç işe yaradı mı?
Did that ever work for you?
Bu sende işe yaradı mı?
And that worked for you?
Rüşvet işe yaradı mı?
Did bribery work?
Ama şimdiye kadar bir işe yaradığını sanmıyorum.
So far, I'm thinking it hasn't worked out for him.
İşe yaradı mı?
Has it ever worked?
İşe yaradı mı?
Did it work?
- İşe yaradı mı?
- Did it work?
İşe yaradığını kanıtlayacağım.
I'll prove to you that it works.
Sanırım işe yaradı!
I think it worked!
Babanın alet takımının hâla bir işe yaradığını gördüğüme sevindim.
I'm so glad your father's tools are still getting some use.
Kumar oynuyordum blöf yaptım, işe yaradı.
I was playing poker. It was a bluff.
Evet ama pek işe yaradığımı sanmıyorum.
Yeah, but I don't think I'm doing too much good.
İşe yaradığımı hissettiriyor.
It feels productive.
Aman Tanrım, işe yaradı.
Oh, my god, it worked.
Küçük yangınım işe yaradı.
My little fire has done its work.
İşe yaradı mı?
It helped?
Ne kadar işe yaradığını göreceğiz bakalım.
I'll see how much work I have then.
- İşe yaradı mı?
Did it work?
Eminim küçük numaranın işe yaradığını duymaktan mutlu olursun.
I'm sure you'll be happy to know Your little stunt worked.
İşe yaradı mı?
It worked?
Teşekkürler. Bana anlaşmanın iptal olduğunu söyleme yolunuz bu mu ya da şantajımın işe yaradığını göstermenizin bir yolu mu?
Is that your way of telling me the deal is off or did you just want me to know that
- İşe yaradı mı dersin anne?
Oh, my God. - Does that mean it worked, mom?
Ee, sanırım vücut çalışmam işe yaradı?
Um, I guess I've been working out.
Bunun pek işe yaradığına emin değilim.
I'm not sure how well it was working.
Fotoğraflarımın süreçte işe yaradığı da kayıtlarda görünsün.
Let the record show that my photographs were invaluable to the process.
Sanırım esnek bilezik işe yaradı.
- Okay. I guess the jelly bracelets worked.
Kendi başımıza ne işe yaradığını öğreneceğiz.
We'll figure out what's on it ourselves.
İşe yaradı mı dersin?
You think it worked?
Ve şimdi... işe yaradığını mı söylüyorsunuz?
And... Now you're saying it worked?
Bağırışlarımı işe yaradığı yerlere saklıyorum.
I'm saving my yelling for where it does some good.
İşe yaradı mı bari?
Did it work?
Aman Tanrım, işe yaradı.
Oh, my God, it worked.
İşe yaradı millet. Hamileyim.
It worked, everybody, I'm pregnant!
Planım işe yaradı!
My improbable plan worked!
- Pek işe yaradığımı sanmıyorum.
- I don't think I'm helping here.
- Planım işe yaradı.
My plan has worked.
Şimdi bile filme baktığımda nasıl çekildiklerini bildiğim için... gerçekten hala şaşırıyorum. Biraz karton ve biraz lastik kullanarak yapmıştık... ve işe yaradı.
And looking at the film now, I'm really astounded at how well they turned out, knowing how they were made, which is really with spit and cardboard and some rubber bands, and it worked great.
Hayatımı mahvetmek için mükemmel zamanlamayı 16 yıl beklediysen tebrik ederim anne! Artık bu ev dışında kimsenin yüzüme bakamam. Şeytani planın işe yaradı!
Well, if you wanted to wait 16 years... until the perfect moment to completely destroy my life... so I can never show my face outside this house again, congratulations, mom!
Tanrım! Şu garbanzo şeyi tamamen işe yaradı!
That garbanzo thing totally worked.
İşe yaradı mı?
How'd it work out?
Bize Rebecca ve Charlie bakacaktı. İksir işe yaradı sanmıştım.
Charlie and Rebecca told us that the Blakes had gone and they were going to be taking care of us.
Da Vinci'inin son icadının ne işe yaradığını çözmeye çalışıyorum.
I'm trying to deduce the function of da Vinci's lost invention.
Bir işe yaradım sonunda.
I actually got that end. I actually did something.