Buraya перевод на английский
232,399 параллельный перевод
İkimiz de bunların buraya yerleştirilebileceğini biliyoruz, aynı uyuşturucuların bagaja yerleştirilmesi gibi.
We both know these things could have been planted in here just as the drugs could have been planted in the trunk.
O yüzden buraya geldim.
And that's why I came here.
O yüzden buraya daha fazlasını almaya geldin.
So that's why you were here, to get more.
- Demek ki buraya ait değil.
Clara : So it isn't from here.
- Buraya gel.
Come here, you.
Buraya şirketini satın almaya gelmedim.
I didn't come here today to buy your company.
Biliyorsun, normalde buraya gelmeyecektim.
You know, I... I wasn't actually gonna come here.
Kader tarafından buraya getirildin Osferth.
You have been brought here by fate, Osferth.
- Beni buraya Lord Erik yolladı.
It was the Lord Erik that sent me.
Buraya barış için ve sizin denginiz olarak geldik.
We have come here in peace and as equals.
Başında hayvan, ağzında bir elmayla buraya gelir.
And he shall arrive with a stoat upon his head and an apple in his mouth.
Oksijen yoktu, değil mi? Biz buraya gelmeden evvel.
Well, there was no oxygen, right?
Ben buraya hayatınızı kurtarmaya geldim.
I'm here to save your lives.
- Yani buraya gelemezler mi?
- So, they can't come here?
Ben buraya zor gireyim, beyaz kız kapıdan girdiği anda kabul edilsin.
Took me years to get here. This white girl can just, like, walk in and sign up? Okay.
Buraya özür için geldiğimi söyledim, ama o öpücükten beri...
I know I said I came here to apologize, but ever since that kiss,
Ceza hücresine ya da revire gönderilsen bile her seferinde buraya geri dönüyorsun.
Even if you are sent to a punishment cell or to the medical office, you end up coming back in here every time.
Buraya gelmeden önce gayet yakışıklıydım.
I was pretty good-looking before I came here.
Buraya neden geldik?
What are we doing here?
Buraya geldiğiniz için çok sevindim.
What a relief that you are here.
Abe'i konuşmak için gelmedim buraya.
I don't come here to talk to Abe.
Benden buraya kadar.
I'm done.
Hayır. Buraya canım.
No, no, no, over here, dear.
Bu sosyetik kaltak ve erkek arkadaşı çamur deryasını temizlerlerse sosyete buraya taşınır.
If this yuppie bitch and her yuppie boyfriend clean up the sludgefront, more yuppies will move in.
Buraya Queens'in Harvard'ı derler.
You know, they call it the Harvert of Queens.
Buraya yeni gelmiş.
She's only just come here.
Neden sürekli buraya bakıyorsun Joe?
Why you keep looking over here, Joe, huh?
Kilise soygunundan buraya gelen adam yüzünü dağıttığını iddia ediyor.
The guy they liked for the church burglary claims you went ballistic on his face.
Nightingale'i buraya getirdiğimizde bunun işe yarayacağından emin olmalıyım.
And when we do bring the Nightingale in, I wanna make damn sure that it sticks.
Neden bugün buraya gelmeni istedik biliyor musun?
Do you know why we asked you to come on down here today?
Buraya inanamıyorum!
I can't believe this place!
- Sana altın yıldız vereceğim ama buraya çok çok daha ciddi bir şey konuşmak için geldim.
You get a gold star for the digs, but I'm here to talk to you about something very, very serious.
Yani buraya gelip... iğrenç!
You come in here and you... Argh!
Ve buraya mı koydun?
And put it there?
Eğer bahçenizde eski ayakkabı bulursanız buraya getirsin. Ayakkabıyı paraya çevirecek!
If you've got any old shoes lying around your garden, bring them to his place, he'll turn them into hard cash!
Gerçekten mi? Çünkü altı hafta önce Ted'i gördüm. Buraya gelip ayakkabının sahibi gibi davrandı.
Cos I saw Ted six weeks ago when he came round, pretended he owned the shoe.
- Ted buraya gelmeden iki gün önce.
- Dated two days before Ted came to see me.
Aslında Bay Dodd, buraya Belediye Meclis Üyeliği programınızı öğrenmeye geldim.
Actually, Mr. Dodd, I'm here to learn about your platform for alderman.
Ona mesaj attım ve buraya gelip bizimle buluşmasını söyledim.
I texted him and I told him to come up here to meet us.
Aslında, seni buraya araba için çağırmadım.
Actually, I didn't ask you here about the car.
Buraya sadece satranç oynamak için geldik sanmıştım.
Thought we were just here to play chess.
Hızla buraya dönmen lazım.
You need to circle back here fast.
Buraya merhamet göstermeye gelmedim.
I didn't come here to show mercy.
İkimiz de buraya ait olmadığımızı biliyoruz.
We both know that we don't belong here.
Buraya gömülen tek şey cesetler değil.
Bodies aren't the only things buried here.
Buraya seni durdurmaya gelmedim.
I'm not here to try to stop you.
Aslında buraya sana yardım etmeye geldim.
Actually, I'm here to help you get it.
Onu buraya getirmen için seni ikna eden bendim.
I'm the one who convinced you to bring him here.
Ve ben Regina'yı buraya çekip... yok edene kadar böyle bir şey olmayacak.
And that's not going to happen until I lure Regina here and destroy her.
Buraya ait değilim.
I don't belong here.
Annemin büyü kitabı bizi buraya yönlendirmiş olamaz.
Mother's spell book never would have led us here.
buraya gel 5102
buraya gelecek 17
buraya bak 279
buraya gelir misin 63
buraya kadarmış 49
buraya kadar 304
buraya geldin 19
buraya gelin 820
buraya neden geldin 73
buraya getir 71
buraya gelecek 17
buraya bak 279
buraya gelir misin 63
buraya kadarmış 49
buraya kadar 304
buraya geldin 19
buraya gelin 820
buraya neden geldin 73
buraya getir 71