Fena değildi перевод на английский
1,054 параллельный перевод
Hiç de fena değildi.
Not bad.
Et o kadar da fena değildi.
If you had been so contented.
- Fena değildi, güzel kadındı.
A fiery woman.
Hiç fena değildi.
It's not too bad.
Fena değildi. Şömine vardı.
There was a fire.
Fena değildi.
Not bad.
Şimdiye kadar planların fena değildi... ama şimdi daha da iyi olmaları lazım.
Whatever you come up with is fine with me, but whatever it is, it better be now!
Fena değildi.
It wasn't too bad.
- Fena değildi hani.
- It was good.
Bu kulübe fena değildi.
It was kind of nice, that little cabin.
Ama fena değildi.
You did it pretty well.
Hiç fena değildi.
Not at all bad.
Yani, fena değildi.
That was bad. Er, well, not bad.
Fena değildi.
That wasn't bad...
Fena değildi.
Well, that wasn't bad.
Hiç fena değildi...
Not bad at all. That was very good.
Fena değildi.
That wasn't bad.
Bu, gerçekten de inanılmaz bir şekilde fena değildi.
That was really incredibly, absolutely not bad.
Fena değildi işte.
Oh, it was all right.
Seçtiğim bazı tablolar da pek fena değildi.
And some of the paintings I liked weren't too bad.
Fena değildi.
It was all right.
Dün gece yazdığın şey hiç fena değildi.
Not bad what you wrote last night.
Pekâlâ, hiç de fena değildi.
Well, that wasn't bad at all.
Fena değildi.
Wow, not bad.
Bu hiç de fena değildi.
That's pretty good.
- Fena değildi.
- Not bad.
- Evet, fena değildi.
- It was okay.
Kulüplerde, kasabalarda filan çıktık ve performansımız hiç fena değildi.
Club dates, the Catskills, and, it wasn't a bad act.
Film fena değildi, seni de biraz tahrik etti galiba...
The movie is not bad Like encourages you......
Sen de diyeceksin, "Evlendiğim gün fena değildi" Ve ilk âşık olduğum günü pek de önemsemiyordum "Ama Büyük Waldo Pepper ile gökyüzünü görmek, hepsini alt eder!"
you're gonna say, "It was OK the day I got married, " and I didn't much mind the day I first fell in love, "but seeing the sky with the Great Waldo Pepper, that beats'em all!"
Fena değildi, ha?
They squeak, eh?
Bence fena değildi.
I thought he was okay.
Eh işte, fena değildi.
Well, that was good going.
Öyle olsa bile bakmak fena değildi, ha?
Not bad to look at though, eh?
Kızlar fena değildi.
That girl was fantastic.
Güzel, bu darbe fena değildi.
Good, that blow was not bad
Fena değildi, bana göre.
Not bad, if I do say so myself.
Fena değildi.
It was all right, as it happens.
Evet, kıçı fena değildi.
Yeah, but that wasn't rough.
İyi gitti mi Harry? Fena değildi.
Go well, Harry?
Fena değildi.
Oh, not bad.
- Fena değildi.
- All right.
Daha hızlı olabilirdim ama fena değildi.
I've been in faster, but, uh, not bad.
Fena değildi.
( Tino ) Not bad.
Fena bir mühendislik örneği değildi.
We developed it. It's not bad engineering.
Fena atış değildi, ha?
Subject property, eh?
O bir kaç küçük şeyi saymazsak, hiç fena bir yer değildi, aslında.
Aside from those few things, it wasn't a bad place at all.
Pekala, fena değildi.
That wasn't bad.
Dördüncü gün fena değildi.
Ifelt okay the fourth day
Geçmişteki örneklerine göre, çok da fena bir oran değildi.
Looking at it stops backwards, was not very.
Hiç fena bir yolculuk değildi.
Not a bad run at all.
değildi 207
değildir 62
değildim 75
değildin 22
fena değil 1160
fena değilim 34
fena değil mi 27
fena olmaz 18
fena değilsin 18
fena değilmiş 33
değildir 62
değildim 75
değildin 22
fena değil 1160
fena değilim 34
fena değil mi 27
fena olmaz 18
fena değilsin 18
fena değilmiş 33