Geç kaldın перевод на английский
5,209 параллельный перевод
Beni durdurmak için çok geç kaldın Stark.
You're too late to stop me, Stark.
Geç kaldın.
You know you're late.
Bir anlaşma toplantısına geç kaldın.
For being late to a settlement conference.
Geç kaldın.
You arrive late.
- Geç kaldın.
- You're late. - Yes.
Yeni olanı getirmekte biraz geç kaldınız.
Little late to be checking in a new asset.
Geç kaldın şeker çocuk.
It's too late, pretty boy.
Geç kaldın.
You're late.
Gözyaşı için geç kaldın.
Too late for tears.
Dün gece oldukça geç kaldın.
You got in pretty late last night.
3 dakika geç kaldın, Peralta.
you're three minutes late, peralta.
- Geç kaldın!
- You're late!
Biraz geç kaldın, dostum.
It's a bit late for that, mate.
Niye bu kadar geç kaldın?
What took you so long?
- Geç kaldın.
- Long overdue.
Geç kaldın ve ağzın leş gibi şarap kokuyor.
You're late, and your breath stinks of wine.
Partiye geç kaldın dostum.
You're late to the party, dude.
Hanımlar, geç kaldınız.
Uh, ladies, you're late.
Nihayetinde, geç kaldınız...
And yet, you're late...
Çok geç kaldınız.
You're too late.
Benden sadaka istemek için çok geç kaldın.
You are much too late for a handout.
Çok geç kaldın.
Well, it's too late.
Çok geç kaldın, Cy.
You're too late, Cy.
- Oh, burada neden olduğunu biliyorum, Cyrus. Çok geç kaldın.
- Oh, I know why you're here, Cyrus.
Çok geç kaldın.
It's so late.
- Çok geç kaldınız, baba.
You're too late, Father.
Wyatt, geç kaldın.
Wyatt, you're late.
Geç kaldın.
You're too late...
Bu ders size ekmek mayası, turta, muhallebi, sütlaç profiterol hamuru ve kek hamuru yapabilmeniz için gerekli olan bilgileri vermek ve yöntemleri göstermek için veriliyor. Şef Max geç kaldın.
This course is designed to introduce you to the skills and techniques required in the production of yeast bread, short pastry doughs, custards, pate a choux, and cake batters.
- Geç kaldın.
You're late.
- Bu sabah geç kaldın.
- You were late this morning.
Eğer hizmetçiler senin yapılmamış yatağın hakkında dedikodu çıkarmışlarsa bunu engellemek için çok geç kaldın.
If the servants are gossiping about your unmade bed, it is too late to rectify the situation.
- Gene geç kaldın. Gene vaktinde geldiniz.
You guys are on time again.
Sen geç kaldın.
You're late.
Geç kaldın.
You're too late.
Ve gelecek sefer, geç kaldığın her dakika için 15 tane şınav çekeceksin.
And next time, you do 15 push-ups for every minute you're late.
Bugün geç kalanlar da ellerini kaldırsın.
Who was late today, raise your hand!
Çok geç kaldın.
( yells ) You're too late.
Kusura bakmayın, biraz geç kaldım.
Sorry I'm a bit late.
Kusura bakmayın işe geç kaldım ama yarın bir kahve ya da başka bir şey için buluşup konuşabiliriz diye düşünüyordum.
Sorry, I am late for work, uh, but I was hoping that we could meet tomorrow for coffee, or-or something, so we can, you know, talk.
Geç kaldığım için kusura bakmayın.
Forgive me my tardiness.
- Kusura bakmayın bir yere geç kaldım.
- I'm sorry, but I'm very late.
Geç kaldın.
Too late.
Geç kaldığımız için kusura bakmayın. Bernadette işten çıkamadı.
Sorry we're so late.
Kusura bakmayın, geç kaldık.
Sorry we're late.
Bence itfaiyeciler virüse ilk olarak miğferi temizlerken maruz kaldılar. Sürtünme, geç bozunan bir Chitauri organizmasını faaliyete geçiriyor.
I believe the firefighters initially contracted the virus when they cleaned the helmet, the friction activating some long-decaying Chitauri organism...
Geç kaldığımız zaman babamın bize, disko müziği eşliğinde tıs tıs süslendiği için saatin farkına varmayan iki şapşal nonoş gibi bakmasından nefret ediyorum.
I hate the way my dad looks at us when we're late... like we're two silly queens blasting disco music, primping, losing track of time.
- Bağışlayın, geç kaldım.
I'm sorry I came so late.
Geç mi kaldık? Fitz, Hayward'ın numarasını çevir.
Fitz, dial Hayward's number.
- Geç kaldın, raph.
- You're late, raph.
Ben de dans ediyordum ve onu öpüyordum. Çünkü, senin geç kaldığını düşünmesini istemedim.
I was just dancing and kissing him'cause I didn't want him to think about you being late.