Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ G ] / Görüyorsun

Görüyorsun перевод на английский

10,918 параллельный перевод
Ne görüyorsun?
So, what are you seeing?
Castle, şu an ne görüyorsun?
Castle, what do you see now?
Ne görüyorsun?
What do you see?
Hayalet mi görüyorsun? Hayır.
Do you see ghosts?
O zaman ne görüyorsun?
Then what do you see?
Hayaletler mi görüyorsun?
'Do you see ghosts?
- O zaman ne görüyorsun.
- Then what do you see? '
Belki evde daha kötüsünü görüyorsun. Ya da zorbalardan kurtulmak için zorbalık yapıyorsun. İşin aslı benim gibi insanların, masadaki kız gibi çocukların yalnız olması.
Maybe you got it worse at home, or maybe you're just bullying to keep from getting bullied, but really, it's because people like me, like this girl on our table, are alone.
Görüyorsun, sana yaptığını. İşte yaptığı bu.
You see, this is what it does to you.
Görüyorsun Tony, çizgiyi aştın.
You see, Tony, you crossed the line.
Ölü ruhları görüyorsun hâl böyle olunca Calcott'un inançları saçma görünüyor.
You see dead spirits and yet Calcott's beliefs seem absurd.
Her şeyi görüyorsun.
You see everything.
Şimdi de beni küçük görüyorsun.
Now you are just patronizing me.
Reklamda oynuyorum diye beni küçük mü görüyorsun?
Oh, now you're shitting on me because I do commercials?
Gözlerini kapattığında, Dev ve Rachel'ı içinde küçük Dev'lerin koşuştuğu sıcak bir yuvada mı görüyorsun yoksa Dev'i alemlerde, yepyeni hanımlarla mı görüyorsun?
When you close your eyes, do you see Dev and Rachel in a cozy house with little Devs running around, or do you see Dev out on the town with brand-new ladies?
Görüyorsun, bir şeyler değişiyor, Bay Greely.
You see, things are changing, Mr. Greely.
Görüyorsun, problem uyuşturucularla. Onlar uyuşturucu mu?
You see, the problem with druggies is that they're druggies.
Görüyorsun, bizim kaybedecek bir şeyimiz yok.
See, we've got nothing to lose.
- Hayaletler mi görüyorsun?
Do you see ghosts?
Ne görüyorsun öyleyse?
Then what do you see?
Sen insaların görmediği şeyi görüyorsun.
You see what people here do not see.
Tecriti görüyorsun.
The isolation.
Sen insanların görmediği şeyi görüyorsun.
You see what people here do not see.
Hayal görüyorsun.
You're delusional.
Benim görmediğim bir şey mi görüyorsun?
You see something I don't? - Horns?
Andrew ile ilişkin yürümedi. Bu yüzden kendini hasarlı görüyorsun.
Things with you and Andrew did not work out so well, so you feel damaged in some way.
Onu rüyalarında görüyorsun. Ama uyandığında gitmiş oluyor.
You see her in your dreams, but when you wake up, she's gone.
Bu sorun... - Olabilecek şeyleri mi görüyorsun?
This sense, do you see things that might happen?
İnsanların hep iyi yanını görüyorsun ve bu gerçek yanlarını görmeni engelliyor.
You only ever see the best in people, and it blinds you to who they really are.
Onun yüzüne baktığında kimi görüyorsun?
When you look at her, what do you see?
O görüyorsa sen de görüyorsun.
If he sees it, you see it.
Görüyorsun, suçları tahmin eden sistemi yapan kişiler bunu başkalarını düşündükleri için yapmadılar.
You see, the men who developed a system to predict crime didn't do so out of a sense of altruism.
Görüyorsun ya, Seth gerçekten hızlı araba kullanır.
You see, Seth drives the really fast cars.
Görüyorsun ya, Narciso, bu her zaman senin problemin oldu.
See, Narciso, that's always been your problem.
Görüyorsun, Ray Jackson'u... Nairobi'ye eşlik etmesi için ikna etmişti. Gidip büyük avlar yapan uzman avcı grubunu ortadan kaldırmak için.
You see, Ray had convinced Jackson to accompany him to Nairobi to put an end to a particularly proficient group of big-game hunters.
Görüyorsun, her şey olması gerektiği gibidir.
You see, everything's as it should be.
Beni kolay lokma gibi mi görüyorsun?
Hey, do you think I'm funny?
Ünlüsün diye meslektaşlarını hor mu görüyorsun?
Because you're famous now, you don't think of your team, huh?
Sen de mi beni hor görüyorsun?
Even you ignore me now?
Artık benim planımın tek çıkar yol olduğunu görüyorsun, değil mi?
You now see that my plan is the only way, don't you?
Neyseki, onları sen de görüyorsun.
Oh good, you see them too.
Ne görüyorsun?
Anything?
- Önce karımı çalmaya çalıştın şimdi de senin için yaptıklarımdan sonra hançeri çok görüyorsun.
First you try and steal my wife, and now you want to deny me the dagger - after all I've done for you!
Söyle, ne görüyorsun?
Tell me.
Serap görüyorsun, Merlin.
It's a mirage, Merlin. There's no water there.
Geleceği görüyorsun.
You see the future.
- Ne görüyorsun?
What do you see?
- Bucket, ne görüyorsun?
Why do we have to go through this every single...
Çünkü çocuğu ayda 5 dakika falan görüyorsun.
That's'cause you see him for, like, five minutes a month.
Görüyorsun değil mi? Onu vazifelerin en güzelliyle görevlendirdim. İmtiyazların en güzeli ile.
You see, I charged him with the greatest of tasks... the greatest of privileges... to father and protect what's most precious to me in all the world... my daughter.
Yalnızlığı görüyorsun.
See the loneliness.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]