Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ G ] / Güzel yer

Güzel yer перевод на английский

3,458 параллельный перевод
Birkaç güzel yer göstermek istiyordum sana.
I wished to show you some sights.
- En güzel yer orasıdır değil mi?
- It's the best place, you know?
En güzel yer burası değil mi, Chris?
Best place ever. Ain't it right, Chris?
Biliyor musun, yolunu bilirsen, Odessa'nın çok güzel yer olduğunu duydum.
You know, I hear Odessa can be really nice if you know your way around.
Bir sürü güzel yer var.
There's plenty of good sites.
Oymaklara yer kalmadı ama bir sürü başka güzel yer var.
Doesn't look like there's any room... for troops here, but there's still plenty of good sites.
Dürüst olmak gerekirse, kadınlarla birlikte olduğum en güzel yer burası.
Well, to be honest, the best I could locate in a pinch.
- Güzel yer.
- It's a nice place.
Güzel bir yer.
Lovely place.
Burası daha güzel bir yer.
This is a Better place.
Bir şekilde hikayelerimin dünyanın daha güzel... bir yer olmasına yardımcı olacağını düşünürdüm
I thought my stories would inspire the world, make it a better place somehow.
Çok güzel, su kenarında bir yer.
Beautiful, on the water.
Güzel bir yer.
Nice place.
Güzel bir yer olduğunu söylüyorlar. Evet, ben de duydum. Ama aslında hatırlamıyorum çünkü küçükken oradan taşınmışım.
Yes, I heard that to, but I do not really remember, because I sort of moved away when I was little.
En güzel dişi ve yuva yapmak için en uygun yer onundur.
He gets the prettiest female and the best spot to build a nest.
Burası çok ama çok güzel bir kızın el çırpma oyunu oynaması için güvenli bir yer değil.
Now... this is not a safe place for a very, very pretty young girl to be playing... patty cake.
Yazmak için güzel bir yer olacağını düşündüm.
Figured it'd be a good place to write.
İyi bir arkadaş mı yoksa güzel manzaralı bir yer mi olsun?
Do you prefer good company or the nice view?
Baldwin'lerin orada güzel bir yer var.
There's that great place up on Baldwin's.
Size baktığımda "Evet, Fransa güzel bir yer olabilir" diyorum.
You give me hope in France. You make it beautiful!
- Hayır, bu yer çok güzel.
No, this place is really nice.
Emeklilikleri için güzel bir yer.
Nice place for them to retire.
Ben SİZİN İÇİN DOĞRU ÜZERİNDEN BURAYA bana güzel bir yer var.
I GOT ME A NICE PLACE RIGHT OVER HERE FOR YOU.
It'sa GERÇEK güzel bir yer.
IT'S A REAL PRETTY PLACE.
Glasgow güzel bir yer.
Clatty tadger.
Eğer dünyada oğlum gibi daha fazla insan olsaydı dünya çok daha güzel bir yer olurdu.
If this world had more people like my son...
Hiçbir yere benzemiyor. Biraz kasvetli ama güzel bir yer.
It's an amazing place, it's like nowhere else, it's sort of bleak, but beautiful.
Zaman geçirmek için güzel bir yer.
It's a nice place to spend time in.
- Güzel olmayan bir yer olsun.
- But nothing too nice.
Vay, o senin "güzel olmayan bir yer" sözünü gerçekten ciddiye almış.
Wow, she really took you at your word about the "nothing too nice" thing.
Eğer sıcağı takmıyorsan çok güzel bir yer, değil mi?
Oh. It's lovely down there if-if you don't mind the heat, isn't it?
O kadar güzel ve neşeli bir yer ki Dünya'daki hiçbir kötülük oraya erişemez.
It's so beautiful and happy that nothing bad on Earth could ever touch it.
- Burası güzel bir yer.
- IT'S A NICE PLACE. - YES.
Gidebileceğim güzel bir yer var mı?
IS THERE A NICE PLACE I SHOULD GO TO?
Buralarda gidebileceğim güzel bir yer var mı?
IS THERE A NICE PLACE AROUND HERE THAT I CAN GO TO?
- Güzel bir yer?
- NICE PLACE?
Güzel bir yer.
A NICE PLACE.
Buralarda gidebileceğim güzel bir yer biliyor musun?
DO YOU KNOW A NICE PLACE AROUND HERE THAT I CAN GO TO?
Güzel bir yer?
NICE PLACE?
Evet, güzel bir yer görmek istiyorum.
YES, I WANT TO SEE SOME NICE PLACE.
Türkmenistan çok güzel bir yer.
Turkmenistan is so beautiful.
Ve düşündüm ki, yazmak için bu eski memleketten daha güzel bir yer var mı?
And I thought, what better place to write than this old place, you know?
Çok güzel ama aynı zamanda da çok hazin bir yer.
It's so beautiful, but so sad.
Hayatın dünyayı bira yaparak daha güzel bir yer haline getirmek için uğraşıyorsun.
Spend your life beautifying the world through beer.
Güzel bir yer.
It's, uh, cheery.
Yaşamak için güzel bir yer gibi geliyor.
It does sound like a nice place to live.
* Özlemini çektiğin yer burası, Güzel Ada *
This is where I long to be La isla bonita
Pek güzel bir yer değil.
Not a good place.
Burayı güzel bir yer yapabiliriz, değil mi?
We can make this nice, can't we?
Çok güzel bir yer.
It is amazing.
Saklanmak için güzel bir yer.
It's a good place to hide.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]