Hayal kırıklığı перевод на английский
12,938 параллельный перевод
"... ve beni büyük hayal kırıklığına uğrattı.
( JP ) " to my great disappointment.
Ama güven bana, tekrar hayal kırıklığına uğramana izin vermeyeceğiz.
But trust me, we won't let you feel discouraged again.
Insanlık Böyle bir hayal kırıklığı olabilir.
Mankind can be such a disappointment.
Beni hayal kırıklığına uğrattın.
You disappoint.
Umut epey hayal kırıklığı yaşatabilir.
Hope can lead to a lot of letdown.
Hayal kırıklığına uğrayarak geri döndüm.
- So what? I came back disenchanted.
- Seni hayal kırıklığına uğrattım.
- I've disappointed you.
Şey, ben... çok hayal kırıklığına uğradım, Bay McMoon.
Well, I... I am very disappointed in you, Mr McMoon.
Güven bana Nick, seni hayal kırıklığına uğratmayacağım.
You can count on me, Nick. I will not let you down.
Yetenekli bir delikanlı için çok büyük bir hayal kırıklığı olmalı.
- And that must be a huge disappointment to the very, very young, talented man.
Orta Doğu, asla hayal kırıklığı yaşatmaz.
Middle East never lets you down.
Henüz hiç hayal kırıklığına uğratmadılar.
They've not let us down yet.
Onu hayal kırıklığına uğratma artık.
Quit letting her down.
- Bu hayal kırıklığı.
- That's frustration.
- Seni hayal kırıklığına uğratmam.
- I won't let you down.
Yaptığım işle ilgili ne kadar hayal kırıklığına uğradığını tahmin edersiniz.
You can imagine how disappointed he was in me.
Onun için sürekli bir hayal kırıklığı oldu.
It's been a constant disappointment to her.
Kendini hayal kırıklığına uğratıyorsun.
You're just so disappointed in yourself.
Beni hayal kırıklığına uğrattın, Max.
I'm disappointed in you, Max.
Her biri beni eşit oranda hayal kırıklığına uğrattılar.
Each equally disappointing to me.
Hayal kırıklığına uğradım.
I'm disappointed.
Şimdilik hayal kırıklığı içindeyim.
So far, I've been disappointed.
Hayal kırıklığından başka bir şey değilsin!
You're nothing but a disappointment!
- Hayal kırıklığına uğradın, anlıyorum...
Now, I'm sorry that you're disappointed, and I understand...
Hepimiz bu kararla son derece hayal kırıklığına uğradık.
We are all profoundly disappointed with this verdict.
Çok güzelsin ama tam bir hayal kırıklığısın.
So beautiful, yet so disappointing.
Seni hayal kırıklığına uğrattım baba.
I have failed you, Father.
Şu sihirli kılıç beni biraz hayal kırıklığına uğrattı.
I am little disappointed with this magic sword.
Gerçekten hayal kırıklığına uğradım, Arlen.
I'm real disappointed in you, Arlen.
Çünkü düşünürsen hayal kırıklığına uğrarsın.
Because if you do... you will be disappointed.
- Hayal kırıklığına uğradı.
She was actually disappointed.
Seni hayal kırıklığına uğratmam, Kathryn.
I won't let you down, Kathryn.
Gerçekten de hayal kırıklığına uğradım Efendi Bruce.
I'm... I'm really disappointed in you, Master Bruce.
- Hayal kırıklığına uğradı.
Oh, he's so disappointed.
Hayal kırıklığına uğradım.
Well, I'm disappointed.
Sonunda o işaret geldiği an, seni hayal kırıklığına uğrattım.
When I finally got it, I let you down.
Bence utanıyor. Beni hayal kırıklığına uğrattığı için. Bana kendini affettirmeye çalışıyor.
I believe he feels shame for having disappointed me and a great need to redeem himself in my eyes.
Bana ne yapacağımı söyle, hayal kırıklığına uğratmayacağım.
Just tell me what I can do, and I won't let you down.
Beni daha kaç defa hayal kırıklığına uğratacaksın?
How many times will you disappoint me?
- Hayatın kendisi hayal kırıklığıdır Joel.
Life's disappointing, Joel.
Ama sorun şu ki beni hayal kırıklığına uğratmaya devam ediyorlar.
The trouble is..... people continue to disappoint me.
Hayal kırıklığına uğradım!
I am disappointed!
Sylvester, beni hayal kırıklığına uğratıyorsun.
Oh, Sylvester, you disappoint me.
- Hayal kırıklığına uğradım.
That's disappointing.
Tek hayal kırıklığım Vatikan'a yaptığım gezi oldu.
I had occasion to visit it last year. My one disappointment was my trip to the Vatican.
Kralımız ve Tanrı hayal kırıklığına uğradı.
Our king and God have been let down.
- Evet, Paris büyük bir hayal kırıklığıydı.
Aye, Paris was bitter disappointment.
Ne denli kızgın olduğunu hatırlıyorum, Ne denli hayal kırıklığına uğramış..
I remember how angry you were, how disappointed.
Bunu yapmak istiyorsan eline yüzüne bulaştırmasan iyi edersin. Çünkü bir kez daha bizi hayal kırıklığına uğratırsan seni mahvederim.
If you're gonna do this, you better do it right,'cause I will be damned if I let you disappoint us again.
Biliyorum Californiya'da seni hayal kırıklığına uğrattım... ve bu beni öldürüyor.
I know that out in California I disappointed you and that kills me.
Seni hayal kırıklığına uğrattım.
I failed you.