Henüz erken перевод на английский
638 параллельный перевод
Henüz erken.
It's still early.
Vakit henüz erken.
It's a little early yet.
Sana uğrayabileceğini söyledim ama henüz erken.
I told you you'd come around, but this is ahead of schedule.
Tabii ki ciddi adımlar atmak için henüz erken.
Naturally, it's too soon to discuss a definite step.
O şişe için henüz erken değil mi? Senin için bile?
Isn't it a bit early in the day for the bottle... even for you?
- Ama henüz erken.
- But it's still early.
- Ama bizim için henüz erken.
- But not yet. Not for us.
- Henüz değil. Onun için henüz erken bir saat.
Not yet... but it's still a little early for him.
Son için henüz erken.
We're not ready for "The End" yet.
Farkındayım, ama henüz erken değil mi?
I know, but isn't it a little early?
Bu hızlı, henüz erken.
It is fast, it's early yet.
Henüz erken.
It's early yet
"Kazanan : Johnny." Henüz erken değil mi?
"Johnny, the winner." It's a little early, isn't it?
- Henüz erken.
- Not yet.
Biliyorum henüz erken ama bir molaya ne dersiniz?
Look, I... know it's a little early. What do you say we take a break?
Memleketin yıldızlarını görmek benim için henüz erken.
Not too soon for me to see the stars of home.
Ama size söylemek için henüz erken.
But wait, it's a bit too early.
Henüz erken.
It's early yet.
Dinle, henüz akşamın erken saatleri ve biz de şunu yapmaya karar verdik.
Listen, old chap, the evening is still young so here's what we decided to do.
Henüz çok erken.
No, not this early.
Henüz çok erken.
It's early still.
Henüz çok erken.
It's early yet.
Beyler, sevincinizin büyüklüğünü anlıyorum, ama henüz çok erken.
Gentlemen, I understand your great joy, but it's too early yet.
Lord Henry Wotton, henüz hayatinin erken çağlarında iken yüksek sınıf sanatı "hiçbir şey yapmama" ya adadı kendini.
lord henry wotton had set himself early in life to the serious study of the great aristocratic art of doing absolutely nothing.
- Henüz erken, değil mi?
- It's early, isn't it?
Rochet'nin erken dönem çalışmalarından çarpıcı bir örnek henüz Corot'nun etkisi altındayken yapılmış.
It's a charming example of an early rochet, While he was still under the influence of Corot.
Güzel bir akşam yemeği için henüz çok erken ama beni yoğun bir gece bekliyor.
It's far too early for civilized dining but I have a busy evening.
Saat henüz erken. Sinirlenme.
Don't be cross.
Kalkmak için henüz çok erken.
It's too early to rise.
Kitaplarıma geri dönmeyi düşünmek için henüz çok erken.
It's too early to think of getting back to my books.
Evet, Henüz gecenin erken saatleri.
Yeah, the night's still young.
Değerlendirmek için henüz biraz erken.
It's a little too soon to evaluate.
Ona henüz bunu düşünmek için bile erken olduğunu söyledim.
I told him it was much too soon even to think of it.
Birleşmiş Milletler adına şu anda size söyleyebileceğim tek şey bu Kanamitlerin düşmanca amaçlarla geldiğini varsaymak için henüz çok erken olduğu.
Speaking on behalf of the united nations, i can only tell you that at this moment it would be premature to assume hostile intent on the part of these... these kanamits.
O sabahın erken saatlerinde, hava henüz karanlıkken, köyün dışındaki gölün yanında serseri bir genç ile yaşlı bir adam tartışıyorlarmış.
It was also early in the morning around the first of this month. It was still pretty dark, so he couldn't see very well, but he says he saw an older man and a young yakuza type having a very heated exchange by a pond outside the village.
Reddediyorum efendim, henüz çok erken.
I oppose it, sir, on the grounds that it's premature.
Henüz uyumak için çok erken.
Too early to be asleep yet.
Henüz biraz erken.
It's a little early.
Bu kadar heyecanlıysan henüz başlamak için biraz erken.
It's too early to start preparing. If you're this nervous already...
- Saat henüz erken.
- It is early.
- Henüz somut bir şey için çok erken.
- Too early for anything concrete.
Hayır, henüz bir haber almak için çok erken.
No. You know it's too early to get any news.
Henüz vakit çok erken.
It's too early.
- Hayır, henüz çok erken.
- No, it's much too early.
Bu zavallıcıktan pişmanlık göstermesini beklemek için henüz çok erken.
It is premature to look for contrition in the poor creature.
Ancak toplumumuzun içimizdeki şiddeti erken fark edip tedavi etmedeki sorumluluğu henüz başlamıştır. Albert?
Albert?
Kutlama yapmak için henüz çok erken sevgili Massimo.
Congratulations are premature, my dear Massimo.
Üzgünüm, ama henüz çok erken.
I'm sorry, but it's too early.
Bir şey söylemek için henüz çok erken.
It's too early yet to know.
Eh, Elsie... Henüz vakit erken.
Well, Elsie, it's early yet.
Henüz çok erken.
It is still too early.
erken 21
erkencisin 101
erken geldin 38
erkenden 22
erken mi geldim 16
erken kalkmışsın 34
erkencisiniz 19
erken döndün 21
henüz 162
henüz değil 1250
erkencisin 101
erken geldin 38
erkenden 22
erken mi geldim 16
erken kalkmışsın 34
erkencisiniz 19
erken döndün 21
henüz 162
henüz değil 1250