Her zaman ki gibi перевод на английский
597 параллельный перевод
Martha, Martha, Martha, her zaman ki gibi güzel görünüyorsun.
Martha, Martha, Martha, looking beautiful like always.
Yarın her zaman ki gibi raporunu hazırla.
Report tomorrow as usual.
Her zaman ki gibi Bruel geç kaldı.
Late as usual Bruel
Her zaman ki gibi ben!
Me, as usual!
Her zaman ki gibi iyiyim - çok daha iyi - artık daha çok şey biliyorum.
I'm just as good as I ever was — even better — because now I know more.
Sen her zaman ki gibi bana karşı çok iyiydin.
You're as wonderful as ever.
- Her zaman ki gibi.
- As usual.
Her zaman ki gibi bu da yalan.!
You're lying, like you always do!
İşte buradasınız. Her zaman ki gibi çok dakik.
Here, off as always.
Her zaman ki gibi.
As always.
- Fotoğrafın her zaman ki gibi muhteşem, Fred.
- Your picture was great as usual, Fred.
- Her zaman ki gibi sarhoş.
- You're drunk again! - Of course he is.
Lottie her zaman ki gibi mi davranıyor?
Lottie behaving herself?
- Her zaman ki gibi.
She is the same.
Her zaman ki gibi, Sam.
That makes us even, Sam.
Her zaman ki gibi bu akşam da kulübe git.
Go to the club tonight.
İhtiyar adam her zaman ki gibi delikanlıya beysboldan bahsetmişti.
The old man had talked to the boy about baseball as always.
Oh.Her zaman ki gibi.
Oh. Just as well.
Orası değiştirmiş seni. Ben her zaman ki gibi aynıyım.
- Just the same as I always was.
Neden bu korkunç şeyleri söylebiliyorsun. - Güle güle ve iyi şanslar diliyorum kollarını açarak, öpücük verecek ve geri geleceksin, her zaman ki gibi. - İşte gördün mü?
That's the most horrible thing anybody could say!
Jim kafeye geç gelmişti. Her zaman ki gibi iyimserlikten.
Jim was late, as usual, because he was an optimist.
Ben her zaman ki gibi kalede devriye geziyordum.
I was making my usual nightly rounds of the castle.
Her zaman ki gibi görüşmeye devam edeceğiz ve her şey eskisi gibi olacak.
I will come and see you as always, and everything will be exactly the same as before.
Her zaman ki gibi haklı çıktınız.
You were right, as always.
Her zaman ki gibi.
Like always.
- Her zaman ki gibi süslü konuşmalar...
Always these fancy speeches! We've had enough.
O zaman her zaman ki gibi olacak
Then it'll be the same as usual
Her zaman ki gibi olacak.
The sharing up will be the same as always.
Yeterli adamımız var, her zaman ki gibi iş görecekler! Peki!
We've enough men here
- Her zaman ki gibi.
As usual.
- Her zaman ki gibi misin?
Fast as ever?
Daha sonra mesajlaşırız her zaman ki gibi.
Tell him to send a message to the base
Her zaman ki gibi çok güzelsiniz.
You're always beautiful.
Her zaman ki gibi Onu kapıda bıraktım, Didn't I, Aliette?
I left her at the gate, like I always do. Didn't I, Aliette?
Her zaman ki gibi Des Grieux'un blöflerinden biri işte.
Mr Des Grieux was bluffing one more time.
Sen de her zaman ki gibi izleyeceksin.
You must watch, like you always do.
Her zaman ki gibi çok cömertsiniz.
As generous as always.
Dadım her zaman, cennete gittiğinde, kırmızı bir iç eteklik istediğini söylerdi kalıp gibi sert ve hışırtılı olmalıymış ki Tanrı, meleklerin kanatlarından yapıldı sanmalıymış.
My mammy said when she went to heaven... she wanted a red taffeta petticoat so stiff that it'd stand by itself... and so rustley the Lord would say it's made of angels'wings.
Yine de her şey gösteriyor ki, her zaman olduğu gibi doğru iz üzerindeyim.
Still, it all goes to show that I'm on the right lines, as usual.
İnanıyorum ki insan bizimki gibi enfes bir anlaşma her zaman yapmalı.
But I suppose one always does on a deal of such delicacy as ours.
Bu mektup size ulaşırsa, şuna inanın ki her zaman olduğu gibi şu anda da sizi seviyorum.
If this letter reaches you, believe this... That I love you now as I've always loved you.
Dr. Johnson - her zaman olduğu gibi - haklıydı... Dedi ki "Emin olunuz efendim..."
Dr Johnson was, as always, right, when he observed, " Depend upon it, sir.
Olayın gerçeği şöyle. Söz konusu olayın olduğu gün, ki o gün hafızama kazındı, her zaman olduğu gibi bebeği arabayla gezdirmek için hazırlandım.
The plain facts of the case are these... on the morning of the day in question... a day that is forever branded on my memory...
Bazen içimize sığmayan duygularımız ve düşüncelerimiz vardır, tıpkı küçük bir kız gibi. Küçük kızlar büyürler ve anlarlar ki her şey için doğru bir düzende doğru bir zaman vardır.
We sometimes outgrow feelings and ideas, just like a little girl outgrows her dresses, but somehow, it turns out that there's a right time for everything... in the right order.
Farkettim ki yeni birinci sınıflarımız her zaman olduğu gibi arkaya doğru oturacak kadar mahçup ve utangaçlar.
I notice our new freshmen, shy and timid as usual have seated themselves toward the rear.
Hepimiz biliyoruz ki yaşanacak bir zaman olduğu gibi, Öleceğimiz bir zaman da vardır. Yine de ölüm her zaman, geride kalanları sarsar.
All of us on this earth, know that there is a time to live,... and that there is a time to die, yet death is always a shock to those left behind.
Benim için önemli olan sadece sen olduğuna göre onlar, tabii ki, köle olarak satılacaklardır. Mahkumlarımıza her zaman yaptığımız gibi.
Well, since you are the only one of importance to me they are, of course, to be sold as slaves which is what we customarily do with our prisoners.
Kulaklarım her zaman gözlerimmiş gibi işime yaradı, öyle gürültülü geliyor ki şu davullar bana.
My ears also serve as my eyes, so the drums seem much louder to me.
Okuyacağım, her zaman ki gibi.
Oh. Reading, as usual.
Bana söylediğin gibi, biliyorum ki tüm ayartmaları reddedecek, günahtan sakınacak gücün her zaman oldu.
I know from your own lips that until now you have always had the strength to resist temptation, to reject sin.
Büyük bir dana gibi... fakat her zaman bildim ki iyi bir kalbi var.
A big heifer... but she's the only good-hearted woman I ever knew.