Her zamanki şeyler перевод на английский
316 параллельный перевод
Her zamanki şeyler. Suçları, tasarıyı geciktirmesi insanları aç bırakması...
The usual thing, criminal, blocking a relief bill. -
Her zamanki şeyler.
It's just the usual junk.
Her zamanki şeyler.
Same as always.
Hayır, her zamanki şeyler.
- Just the usual.
Her zamanki şeyler.
Oh, the usual life.
- Her zamanki şeyler.
- Any news? - Nothing.
- Her zamanki şeyler.
- The usual things, you know.
Her zamanki şeyler.
The usual.
- Her zamanki şeyler :
- Oh, you know, the usual :
Bilirsin, her zamanki şeyler işte.
You know, the usual.
- Her zamanki şeyler, Goldie ~ kaya tabanı ve çimento.
- The usual, Goldie - bedrock and cement.
Her zamanki şeyler.
You know, the usual.
Bilirsin, şehirde yaptığın her zamanki şeyler.
You know, the usual things you do in town.
Her zamanki şeyler.
The usual things
Kurşunlar, yoğun ateş, top mermileri, frengi, kötü şans. Genel talihsizlikler. Her zamanki şeyler Yüzbaşı.
Bullets, a lot of fire, artillery heavy salable, bad luck general misfortunes usual things, Captain
- Bilirsiniz her zamanki şeyler.
Oh, you know, a little bit of everything.
Her zamanki şeyler işte.
Life is the same old shit ever.
- Her zamanki şeyler.
Uh, the usual.
Her zamanki şeyler Reed.
Oh, usual shit-parade.
- Her zamanki şeyler.
- I don't know.
Her zamanki şeyler sanırım.
Ah, the usual, I guess
Her zamanki şeyler :
Usual stuff :
Her zamanki şeyler.
Typical...
- Her zamanki şeyler, sanırım.
- Oh, the usual, I guess.
Aman, her zamanki şeyler.
The same thing.
- Derdi ne bunun? - Her zamanki şeyler.
- What is with him?
- Hayır, her zamanki şeyler.
Just the usual. OK.
- Partide ne yaptınız? - Her zamanki şeyler.
- What did you do at the party?
- Her zamanki şeyler.
- The usual stuff.
Oh, her zamanki şeyler.
Oh, the usual.
her zamanki şeyler.
The usual.
- Her zamanki şeyler.
- Same old same old.
Her zamanki şeyler. Uzaktan gelen sesleri duyuyorum. Süvarilerin zil seslerini bir arabanın sesini duyuyorum.
Distant voices... cavalry bells... the sound of a cart...
- Bilirsin, her zamanki şeyler.
- You know, the same old thing.
Doktor bazı tahliller yapmak istiyor... her zamanki şeyler işte... ciddi değil yani.
I'll be gone.The Doctor wants me to pass some tests... routine stuff, nothing serious.
Bilirsin her zamanki şeyler işte.
Well, you know, same as usual.
Her zamanki şeyler.
Basic stuff.
- Halk arasında çıplak dolaşma. Uyuşturucudan uzak dur Kimseyi öldürmemeye çalış. Her zamanki şeyler işte.
Yeah, avoid public nudity, stay off drugs try not to murder anybody, the obvious stuff.
Bilirsiniz, her zamanki şeyler işte.
You know, just the usual stuff.
Her zamanki gibi kendinizden de bir şeyler katmışsınız.
I suppose, as usual, you've added your own improvements.
Oh, her zamanki türden şeyler yapıyorduk.
Oh, we didn't make much sense.
O kanepede ne olduğunu bilmek isteyenleriniz için sadece her zamanki olağan şeyler.
NARRATOR : For those of you who are curious on what's going on in.. (? )
Her zamanki şeyler.
What do I do?
Her zamanki şeyler.
- And all manner of things, haven't we, Georges?
Her zamanki seyler.
The usual.
Bilirsin işte, her zamanki şeyler.
Oh, you know, the usual.
- Her zamanki şeyler.
- The usual.
- Her zamanki seyler.
- Just the usual.
Her zamanki gibi yapmak istemiyoruz, Forth Worth *'taki yapıIan yüksek sesli şeyler gibi.. Biliyor musunuz onu?
Uh... you know, we don't want it regular, like, Fort Worth loud you know that?
Her zamanki şeyler.
Very common.
Bilirsin işte her zamanki şeyler.
The usual.