Hırsız mı перевод на английский
2,672 параллельный перевод
Hırsız mı?
A burglar?
Bana hırsız mı diyorsun?
Are you calling me a thief?
Bana hırsız mı diyorsunuz?
Are you calling me a thief?
Hırsız mı?
- A thief? - Mmm.
Eddie Boyd : Halk kahramanı mı yoksa sıradan bir hırsız mı?
Eddie Boyd : folk hero or just plain thief?
Bana hırsız mı diyorsun? Sakin ol.
You calling me a thief?
Hırsız mı?
A thief?
Hırsız mıydım?
Did I go rogue?
İddiaya varım hırsız bir kedinin peşindesindir, değil mi?
I bet you're tracking a cat burglar, right?
En çok araba hırsızlığının yaşandığı mahalleye gidiş talimatlarını verebilirim. - Tam aradığımız gibi.
I could direct you to a neighborhood with the greatest number of carjackings.
Hırsız şansımız mı yoksa normal insan şansımız mı?
Our con-luck or our like, regular-person-luck?
Bu gece burada bir düzine hırsız olmamasına şaşırdım.
I'm shocked there wasn't a dozen bank robbers in here tonight.
Sikik banka hırsızının tekiyim anasını satıyım.
I'm a fucking bank robber, for Christ's sake.
Daha sonra aslında üç hırsız olduğunu anladım.
And then I realised there were actually three.
Ben, Ben ise Yedi Parmaklılardan Kırmızı Işık Hırsızı'nı yakaladım.. Küçük Vaatçi ve Quinzinho.
I, I've made the arrest of the Red Light Bandit... of Seven Fingers, Little Promise, Quinzinho.
- Hırsızlarımızın yüksek teknoloji cephaneyi çaldığı an olmalı.
Well, that must be when our thieves stole the high-tech ammo.
Şimdi söyleyin bakalım yüksek teknoloji mermi hırsızlığıyla cinayet araştırmanızın ilişkisi nedir.
Now, tell me. What does a theft of high-tech bullets have to do with your murder investigation?
Şimdi Priya hakkında konuşalım, adam hırsızı kaltak!
Now let's talk about Priya, that man-stealing bitch.
Ben hırsız değilim.
I'm not a thief.
Bildiriminiz elime ulaştı. Ocağın başına görüşme randevusu aldım. Ama buraya geldim çünkü evime hırsız girdi.
I got your notification in the mail and I did call and get an appointment for early January, but I'm down here now because my house was broken into.
Hırsız değilim.
I'm not a thief.
Sadece ikimiz görevli olduğumuza göre sanıyorum ki amacımız hırsızı durdurmak değil.
Since it's just the two of us, I take it we're not here to stop the thief.
Bak, ben eski toprak bir hırsızım.
So, uh, look, I'm an old-school thief.
Hırsız olduğum doğru ; ancak hiç beraber iş yapmışlığımız yok.
I am a thief, but we ain't never worked together.
Görünüşe göre at arabası hırsızımız Şikago'dan.
Looks like our chariot-jacker's from Chicago.
Hırsızlık çağrısına bakmayacak mıyız?
We're not gonna respond to a burglary call?
Telefon numaranı Nijeryalı bir çocuk hırsızından aldığımızı söylememiz.
Yeah, that we got your number off the cell phone of a Nigerian kidnapper.
Pekâlâ. Görünüşe göre kurbanımız hırsız değilmiş.
All right, so it looks like our victim wasn't a thief.
Liam, bu insanlar yalancı, hırsız dolandırıcı, katil, kundakçı.
I'm out. Liam, these people are liars and thieves and cheats and murderers and arsonists.
Biz hırsızı yakaladığımız sürece insanların rahatsız olması umurumda değil.
I don't care if anyone feels offended as long as we catch the thief.
Şehir dışından olduğunuz için bilmiyor olabilirsiniz ama sanırım Wayne'in ailesi, bir hırsız tarafından öldürülmüştü.
Being from out of town, you might not know but Wayne's parents were murdered, by a mugger, I think.
Hırsız olduğumu mu düşünüyorsun?
You think I'm a thief?
Ailelerimiz bizi hırsız olarak mı görsün?
See, our parents, what happened.
Büyük hırsızımız Otto, kumarhane soygunundaki ikinci adama fiziksel olarak benziyor.
Well, Grand Theft Otto here matches the physical description of the second man from the cage robbery.
Hırsız var!
I'm getting robbed!
Yeni ortaçağa ait bir tedavi denedim ve bir hırsızın bakımını üstlendim.
Well, I practiced some Neo-medieval medicine, and I tended to a thief.
Beni beklemiyor bile. Sonra bir hırsız gibi gidiyor.
He did not even wait until I'm down.
Bir zamanlar genç bir hırsız yakalamıştım.
I caught a young thief once
- Ben neden hırsızım?
Why am I a thief?
Benim hırsızım nerede?
Where's my thief?
- Hırsızım gelmiş.
Ah, it's my thief.
Bize her turda hırsımızı test eden zorlayıcı görevler veriyorlar.
Give us challenging tasks that test our mettle at every turn.
Yakaladım seni Dave, seni falafel hırsızı adi herif!
Aha. Gotcha, Dave, you falafel-stealing bastard!
Eğer bana onun hırsızlık yaptığına hiç tanıklık edip etmediğimi soruyorsanız cevabım hayır.
But if you're asking me if I personally witnessed him stealing valuables, the answer's no.
Bir market sahibi, arkadaşımızı mağaza hırsızlığı ile suçladı ve yardım etmeye çalıştık.
A grocery-store owner accused our friend of shoplifting, and we tried to help.
Hırsız geldi sandım.
I thought it was burglars.
Bu sizin geçen yılki, tutuklama kayıtlarınız araba hırsızlığı, çete bölge savaşları, doğu ve ayak takımı uyuşturucu baskınları peki burada eksik olan ne?
This is your arrest records for the last year ; carjacking, turf wars, east end sweeps, drug busts... so what's missing here?
Ben, bir hırsızım.
I'm a thief.
Her fırsatta benimle zıtlaştın. Hırsın adeta isteklerimin önüne düşen bir yıldırım.
Fighting me at every turn, your ambition the bolt hurled against my wishes.
Bir kasa hırsızına ihtiyacımız var.
We're going to need a safecracker.
Yani bir hırsız ve toplu katliam yapan iki yüzlü biriyim.
So I'm a thief, and a double crosser as well as a mass murderer.