Iyi atış перевод на английский
7,525 параллельный перевод
Evet be, çok iyi atış!
Yes, shooter, yes!
# Hadi en iyi atışını yap bakalım #
"Give it your best shot."
En iyi atışını yap.
Take your best shot.
iyi atış
Good throw
İyi bir bakış at.
Get a good gander.
- Adam işinde iyi, değil mi? - Evet.
He's good at his job, isn't he?
Yemek yerken daha iyi düşünürüm otel yemeği bile olsa. Bir şeyler atıştıralım mı?
Let's get a bite.
Buna iyi bakın çünkü bunu üzerindeki her şey almaya paranızın olmadığı şeyler.
Take a good look at this'cause everything that's on here is something that you guys don't have money for.
Amerikan Elçiligi'ndeki bombayi tek basina etkisiz hale getirmis... sehri avucunun içi gibi biliyor, isinde de çok iyi, anladik.
She single-handedly unraveled a plot to bomb the American Embassy in 20... Okay, so she knows the city and she's good at her job.
İşinde çok iyi.
She's wonderful at it.
Yaşanan utanç verici olaydan sonra nasıl iyi olabilirsin ki?
How can you be fine after that disgraceful incident at Stutzman's?
Üçüncü sırada hiç de iyi bir iş çıkarmamış olan, bayanlar ve baylar, Dalton Akademisi'nden
In third place, and just not doing a very good job at all, ladies and gentlemen, from Dalton Academy,
Benden daha iyi birisi en azından.
She's at least good at that.
Ve böylece, bilirsin, söylemek Biz geri adım gerekir ve serbestleştirilmesi, iyi, ama sen... işte o Yapabileceğiniz yaklaşım, ama sonra bakmak lazım Bir sebep-sonuç olarak.
And so to say that, you know, we need to step back and liberalize, well, but you... that's one approach you can take, but then you've got to look at a cause and effect.
Yaptığı işte çok iyi.
He's very, very good at what he does.
Hiç iyi değildir, tamam mı?
It's not cool at all. All right?
Durum hiç iyi değil, baba.
It's not going well at all, daddy. Come.
Engelli koşuda iyi olmamamızın sebebi bu, asla da olamayacağız.
That's why we're no good at running hurdles, and we never will be.
- Hiçbir şey hissetmiyor. - Oteldeki en iyi avcı.
She feels nothing at all She's the best hunter in hotel
Solunumu normale döndü, kalp atış hızı da iyi.
Breathing's back to normal, heart rate is good.
Mantar yeriz kafamız iyi olur, parlak ışıklara bakarız falan.
We eat a little'shrooms... to kinda trip out a little bit, look at the lights, all the sparkly lights.
İyi atış.
Good shot.
Gus'ın uçuşunda benim Alan'da çıkardığımdan daha iyi bir iş çıkardığını bil istedim.
I wanted you to know... You held up better at Gus'launch than I did at Alan's.
Bu yine iyi, en azından tek parça.
At least this one's in one piece.
Birdwood'un Kabatepe'de Anzak'larla hâlâ iyi olup olmadığından haberimiz var mı?
Do we know if Birdwood's still doing well with the Anzacs at Kabatepe?
Böyle bir eve, daha iyi sınıftan konuklar çekmelisiniz.
You must attract a better class of guests at a house like this.
Ona olan bakışın en iyi ihtimalle bulanık, belirsiz.
Your judgment with her is clouded at best.
Hakkını vermek lazım, yine iyi durumda.
It's a credit to her that she can function at all.
Ona olan bakışın en iyi ihtimalle bulanık, belirsiz.
That your judgment with her is clouded at best.
İyi ki MİA'da yüzlerce litre kullanılmamış hidrojenim var.
Now, I have hundreds of liters of unused hydrazine at the MDV.
İyi atış.
Wow, good shot.
Yaklaşık 40 yaşındaki Büyükbaba sadece sürü iyi bir şeyler bulduğunu söyleyince hareket eder.
At nearly 40 years old, Grandpa only moves when the group tells him it's worthwhile.
Benim yaşımda, hiç iyi değil.
At my age, it's not good.
En iyi yaptığım şey bu.
It's all I'm good at.
En iyi ihtimalle bunun yarısı kadar edersiniz.
You are worth half that at best.
- O iyi değil. - Bu iyi değil. Tüm.
- That's not good at all.
Düşünülerek, böylece en bazılarına bir göz atalım. Hareketin kendisi günbatımı en iyi işbirlikleri.
So with that in mind, let's take a look at some of the finest collaborations in the sunset of the movement itself.
Gün bittiğinde, dostlar arasında sırlar varsa işler iyi gitmiyor demektir.
At the end of the day, secrets among friends are the source of all good things gone wrong.
Ama annenizin yaşındaki ve akli durumundaki biri için hepsi iyi olur mu emin değilim.
But at your mother's age, and in her state of mind, one wonders if this is altogether kind.
Eğer işimi iyi yapıyorsam, bu itibarımı koruyacaktır.
If I'm good at anything, it's protecting my reputation.
Bulmacası iyi olan?
Well, who's good at puzzles?
Arkadaşım Myrna da o Tupperware toplantısındaydı. - iyi seyirler - @ feyktrans
My friend Myrna was at that Tupperware party. Dear diary,
Robbie'nin okula katılımı iyi durumda.
Robbie's attendance at school is pretty good.
Çekim bitince de milleti evine bırakıyorum. Haftada 100 kağıt iyi para.
At the end, I drive everybody home, so I mean, a hundred bucks a week- - that's pretty fair.
Hademelik yapmayacaksın artık. Otoparkta daha iyi bir yer. Otomattan sınırsız abur cubur.
No more janitorial duties, better parking spot, unlimited Mike and Ikes from the vending machine, and for salary, we're at 500 a week.
İşini çok iyi yapıyorsun. Hep burada çalış istiyorum.
You're great at your job, and I want you working here forever, and if you don't have feelings for me,
Senin isteklerini çok iyi biliyordu ve istek listenin en üst sırasında babanı bulmak olduğunu biliyordu.
She pinpointed your wants, and knowing your true father was at the top of the list...
Toplantılarımızda da içini döküyor. Bu da iyi bir şey.
And he's really opening up at our dumb meetings, which is a good thing.
Zavallı, kayıp, içten içe hasarlı insanlarla ilgilenirken en iyi durumda oluyor.
But he's really at his best when he's nurturing the poor, the lost, the profoundly damaged.
Bence direkt ilaçlara geçmek iyi bir fikir değil en azından sorun üzerine konuşmadan önce.
Well, I don't think it's a good idea to jump right to medication, at least not before talking through the problem.
Biz... biz... Hemingway's'de ıstakoz yedik verandadaki sinekliği tamir etmeme yardım etti ve senden bahsettik onun Yale'deki iş teklifini kabul etmesini ne kadar istediğini ve yeni bir başlangıcın ikiniz için de gerçekten çok ama çok iyi olacağını düşündüğünü söyledi.
We... we went over... we had lobsters at Hemingways, and he helped fix the screen door on my front porch, and we talked about you, about how much he wanted that new job at Yale,
iyi atıştı 79
atış 62
atış serbest 20
iyi akşamlar 4224
iyi aksamlar 25
iyi akşamlar efendim 124
iyi arkadaş 16
iyi akşamlar hanımefendi 51
iyi ama 71
iyi adam 80
atış 62
atış serbest 20
iyi akşamlar 4224
iyi aksamlar 25
iyi akşamlar efendim 124
iyi arkadaş 16
iyi akşamlar hanımefendi 51
iyi ama 71
iyi adam 80