Işini yap перевод на английский
2,921 параллельный перевод
şu şifre kırma işini yap ve banka kayıtlarına gir.
Do your hacking thing. Get into the bank records.
Polislere sık sık Tanrı'nın işini yapıp yapmadıkları sorulur.
Cops are often asked if they believe they're doing God's work.
Kendi işini yap.
Get your head back in the game, man. Mm-hmm.
Yorulmadan işini yapıp bu zor gelişimde Lennox Gardens'ın hakkını arayan kişiye.
One who has been a tireless advocate and a driving force in the redevelopment of Lennox Gardens.
- Ben iyiyim. Tamam, işini yapmak istiyorsan yap.
You want to be out there, then be out there.
Ben de Brady'nin burada olmasını istemiyorum ; fakat o da işini yapıyor. Nate'e asıl borçlu olduğumuz şey katilinin bulunması. Nokta.
I didn't want Brady here either, but he's doing his job... and we owe it to Nate to find his killer, period.
Senin işini yapıyor olsaydım kesin alkolik olurdum.
I'm pretty sure I'd be an alcoholic if I had your job.
Sadece işini yapıyordu. Malzemelerin defolu olup olmadığını araştırıyordu.
He was doing his job, looking for flaws.
Sen yalnızca işini yapıyordun, ben ise çok kabalaştım.
You were merely doing your job, and I was very rude.
Onlar işini yapıyordu sadece.
They were only doing their job.
- Öyle mi? O sadece işini yapıyordu.
I mean, he was just doing his job.
Cece. Bu spor sutyeni şu an Tanrı'nın işini yapıyor vallahi.
That sports bra is doing God's work right now.
En iyi arkadaşım kalp krizi geçirdi ve ben de burada onun işini yapıyorum.
My best friend has a heart attack, and here I am doing his job.
Bunlara rağmen, bence, mevcut şartlar altında Dr. Mallard'ın işini yapıyor olmam hiç de tebrik edilmelere değecek bir şey değil.
Although, I think under the current circumstances, my being here doing Dr. Mallard's job is hardly worthy of congratulations.
Kocasıyla işini yapıyor.
Just doing her thing with her man.
Bu arada, Dan de idman yapıyor gibi görünüp, beni terli şekilde izleyerek kendi işini yapıyordu.
Meanwhile, Dan was pretending to work out while he made it his job to watch me sweat.
Onlar sadece işini yapıyor.
They're just... doing their job.
Sen sadece işini yapıyordun.
You were only doing your job.
O zaman işini yap da ona yardım et.
Then do your job and help him out.
- Kendi işini yapıyor. - Nefesini boşa harcama canım.
Save your breath, love.
Onu suçlama, sadece işini yapıyordu.
Don't blame him. He was just doing his job.
Sen işini yapıyordun.
You were doing your job.
Soğukkanlılığını koru ve işini yap.
You have to keep a cool head, do your work.
Üç kişinin işini yapıyorum.
I'm doing the job of three people.
Üzgünüm ahbap. Sadece işini yapıyordun, biliyoruz.
Sorry pal, we now you're just doing your job.
BRENNAN : Sadece geri dön ve işini yap! Hey, buraya giremezsin. Beni ele geçirdi, Booth.
He's got me, Booth.
İşini yap sen.
Just do your job.
Kısmet kazaları, felaketleri sermayeye çevirme işini neredeyse hemen yapıyor.
Kismet capitalises almost instantaneously on accidents, disasters.
Senin bütün işini Coca yapıyordu.
Coca did all your work.
İşini yap ve fırtına ol!
Do your job and be the storm!
June işini çok iyi yapıyordu ama hâlâ cazip bir daire bulamamıştık ta ki...
What happened? June was crushing it, but I still hadn't seen a desirable unit, until...
İşini iyi yap öyleyse.
WELL, GET ON IT WITH IT, THEN.
Bu departman küçük çünkü Leslie Knope dört kişinin işini tek başına yapıyor.
The department is so small because Leslie Knope single-handedly does the work of four people.
New York işini tam yapıyor demek.
No, my getting mugged was New York doing what she does best...
Zeki limitli serbest diferansiyel işini iyi yapıyor.
Clever limited slip diff doing its job.
James bu konuda haklı ancak bu normal bir yol değil ve işini iyi yapıyor.
James is right about that but this isn't a road and it's doing well.
- İşini yap Private.
- Get on with it, Private.
İşini iyi yapıyor, ofiste de güvenebileceğin biri. Niye ki?
He's sharp on the scene, has your back in the office, why?
- İşini yapıyor diyelim, bilmek benim işim.
Ah, as we say in the trade, that's for me to know and you to find out.
- İşini yapıyordu.
His job.
İşini yapıyorsun değil mi?
You're doing your job, right?
Kendisi araştırmacı muhabir, işini doğru yapıyorsa kesinlikle düşmanı vardır.
She was an investigative reporter, if she was doing her job, she had enemies.
İşini yap paraya para demezsin.
Do your job and you'll get serious money.
İşini adam gibi yap.
Do your job like a man.
Evet, işini çok iyi yapıyor ya.
Yeah, cos he's doing such a good job so far!
İşini yap.
Get after it.
İşini yap.
Do your job.
- İşini yapıp paranı alsana.
Why don't you just do the job, take the money?
İşini iyi yap öyleyse.
Well, get on it with it, then.
- Kulak çubuğu işini ben yapıyorum.
I do the Q-tip thing.
Peki, Snotlout tüm bu ateş çıkarma işini Hookfang nasıl yapıyor?
So, Snotlout, how does this whole fire thing work with Hookfang?
yapıyorsun 36
yaptı 88
yaptın 100
yapıyor 33
yaptım 350
yapamam 3103
yaparım 315
yapacağım 517
yapmayacağım 170
yapacağız 90
yaptı 88
yaptın 100
yapıyor 33
yaptım 350
yapamam 3103
yaparım 315
yapacağım 517
yapmayacağım 170
yapacağız 90
yaparsın 77
yapmalıyım 51
yapma 5445
yapamıyorum 389
yapmış 19
yapmalısın 91
yapalım 156
yapıyorum 103
yapmadım 132
yapıyoruz 20
yapmalıyım 51
yapma 5445
yapamıyorum 389
yapmış 19
yapmalısın 91
yapalım 156
yapıyorum 103
yapmadım 132
yapıyoruz 20
yaptılar 29
yapma ya 98
yapmak istiyorum 29
yapmadın 55
yapamaz 108
yapacak 54
yaptık 46
yapacak bir şey yok 96
yapmak istemiyorum 51
yapın 121
yapma ya 98
yapmak istiyorum 29
yapmadın 55
yapamaz 108
yapacak 54
yaptık 46
yapacak bir şey yok 96
yapmak istemiyorum 51
yapın 121