Kahverengi перевод на английский
4,124 параллельный перевод
Yani, saçım kahverengi, hepimiz aynı kişiyiz.
I mean, I have... I... We're the same person.
- Bir çocuk olmalı, 16 yaşlarında, kahverengi gözlü.
- There was a kid, about 16, brown eyes.
Oh, bu bir kahverengi keşiş.
Oh, that's a brown recluse.
Bir Kahverengi Keşişti.
It was a brown recluse.
Açık kahverengi renkli fan pervanesine benzer.
Like a lightish-brown, kind of fan shaped.
Bir adet deri kahverengi erkek cüzdanı, üç anahtarlı bir anahtarlık.
One man's leather wallet, brown. One key ring, three keys.
Kahverengi boyayı nereden buldun?
Where'd he get the brown crayon?
Kahverengi olduğunu biliyorum ama kızımın espri anlayışı işte.
I know it's brown, but it was my daughter's idea of a joke.
Kahverengi ceketli.
In the brown coat.
Bu güzel kahverengi gözlerin içine bakmaya devam edeceğim.
I'm just going to keep looking into those lovely brown eyes.
1.78 boylarında, kahverengi saçlı.
5'10 ". Brown hair.
Kahverengi oda, 1'den ona.
Brown room 1 to 10.
Kahverengi odasında geyik başı olan bir ev veya kulüp biliyor musun?
Do you happen to know any clubs, or houses even, with a brown room
Kahverengi ya da açık kahve!
It's brown... or light brown.
Meksikalıların kahverengi olduğunu öyle çıkarıyorum.
That's how I can tell the browns are the Mexicans.
Bir yabancıya ait o kahverengi gözleri bana bakarken görmek istemiyordum.
I didn't want to see those brown stranger's eyes staring up at me.
Biz de kahverengi kase derdik.
In Flea Bottom we called them bowls of brown.
O karanlığın içinde de, bana bakan gözler... Kahverengi mavi ve yeşil gözler.
And in that darkness, eyes staring back at me- - brown eyes, blue eyes, green eyes.
kahverengi tüylerle
All black and brown and covered in hair
Kahverengi saçlı, boyunu bilmiyorum.
Brown hair, uh, height unknown.
Toy, yaklaşık 1.70 boylarında düz kahverengi saçlı, mavi gözlü bir çocuk.
Toy is described as approximately five-foot-seven, with straight brown hair and blue eyes.
Açık kahverengi saçlı, pis sakallı, 30 yaşlarında
Light brown hair, scruffy beard, 30 years old.
Fazla kahverengi değil mi?
It's not too brown?
Çok kahverengi.
Too brown.
Masanın üstünde üç tane kahverengi renkli dosya var.
There are three brown covers on the table
- Kahverengi olmuş bile.
Well, it's all brown.
Toprak canavarı. Kahverengi derili piç!
You Beast of the Earth, you brown skinned bastard!
Ayrıca şu ne olduğunu anlamadığım kahverengi şeyden de istiyorum.
I'll also have whatever that brown stuff is.
Ama daha gibiydi "Hızlı kahverengi tilki."
But it was more like "quick brown fox."
Ölen kızlardan birinin tırnaklarında açık kahverengi doku bulunmuştu.
Light brown fibre was found in one of the girl's fingernails.
Belki bilmek istersin diye düşündüm. Kızın tırnaklarında bulunan açık kahverengi doku, sentetik bir maddeye ait.
Thought you might want to know, the light brown fibres found in the girl's fingernails are of a synthetic material.
Bir çingene gibi duygulu kahverengi gözleri vardı.
She had these soulful brown eyes, like a gypsy.
- Kahverengi gözler mi? - Ve annemin kullandığı parfüm gibi kokuyordu.
And she smelled like the perfume my mother used to wear.
"Duygulu kahverengi gözler Büyüleyici bir enerji"
"soulful brown eyes, full of life, embracing the moment."
Ayrıca, burda kahverengi gözlü tek kız ben değilim.
Besides, I'm not the only one around here with brown eyes.
Güzel kalın kahverengi saçları vardı.
She had beautiful thick brown hair.
"Saç." Kahverengi.
"Hair." Brown.
"Göz rengi." Kahverengi.
"Eyes." Brown.
Bana karşı koyuyorsun demek. Hem de altın madalyan ve kahverengi saçın olmadan.
Wow, going up against me, with no gold medals and brown hair.
Arkadaşça bir yüzü vardı kalın kaşlı, doğal kahverengi saçlı ve kahverengi gözlüydü.
She had a friendly face, thick eyebrows, natural brown hair and hazel eyes. What's so funny? You were so observant!
- Duvarda kahverengi tüylü halılar vardı... bu tam karavanınıza.. .. döşeyeceğiniz türden bir şeydi.
Brown shag carpet on the wall - that's the kind of thing that you would do to your van.
- Hele şükür! Ben kahverengi balık avına başlamıştım bile. İğrenç.
Thank God, I've already had to fish out two poops.
Büyük kahverengi bir zürafa gibi.
Like a big brown giraffe.
Orta boylu, kısa kahverengi saçlı. Sanırım.
Medium height, short brown hair, I think.
O güzel kahverengi gözleri bu kadar üzen nedir?
What's making those beautiful brown eyes so sad?
Kahverengi kıç delikleri mi hoşuna gidiyor?
You like them tight little brown butt holes?
Sonra arkamdaki bana biraz E veren güzel kahverengi gözlü kıza döndüm. Ve dedim ki, selam. İki tane pul alabilir miyim?
So I turn to this girl behind me and beautiful brown eyes, giving me a little E. So I say, hey, can I borrow two stamps?
Kahverengi, mavi.
Brown? Blue?
Kahverengi beyaz.
Brown and white.
Köpeğim 40 kilo kadar. Kahverengi ve beyaz
But my dog's about 100 pounds, brown and white.
- Kıvırcık lahana, kahverengi pirinç ve tofu.
Kale, brown rice and tofu.