Kalbî перевод на английский
8,006 параллельный перевод
Helle Anker'in kalbi yerinde değilmiş.
Helle Anker was missing her heart.
- Kalbi yerinde değilmiş dedim.
- She's missing her heart.
- İnsan kalbi değil ama evet.
It's not human. But yes.
Seninle tanışmadan önce kalbi kırıktı, kaybolmuştu.
Before he met you he was... broken. Lost.
- Şimdi bile kalbi onu arzuluyor.
Even now in her heart she still hankers for him.
O üniversitede eşcinsel olduğunu söyleyen söyleyen bir çocukla flört etti ve kalbi kırıIdı.
She dated a boy in college who came out of the closet and broke her heart.
Sana gereken şey, yüksek yoğunlukta, kalbi sıkıştıran ve kapalı alanda yapılan bir şey.
What you're looking for is something high-intensity, really get the heart pounding.
Arzu. Dramanın kalbi oradadır.
See, desire, that's at the heart of drama.
ve bu yüzden kalbi kırık.
And she's heartbroken.
- Aynanın Kalbi Yoktur.
The Mirror Has No Heart. That's it.
Kalbi organları hepsi yok oldu.
Her heart... her organs... they're all gone.
- Bak işte kalbi.
There's the heart.
Kalbi patlamış.
His heart exploded.
Kalbi durduğunda oradaydım.
I was there when her heart stopped.
Yarışı kazandıklarında suya atılacaklarını biliyordum ve dijoksin olmadan kalbi dayanamazdı.
I knew that when he won the race, he was gonna get thrown in and, without the digoxin, his heart couldn't take it.
Jackson'ın kalbi kırık.
Jackson's heartbroken.
Onun kalbi için endişelenmedin o zaman.
You weren't worried about her heart giving out.
Sonra da kalbi...
Then his heart...
Yani katil kurbanı çok çabuk zehirlemiş, ve kalbi elleri ve ayaklarından önce zehirlenmiş.
So the poison killed him too quickly, and it got to his heart before his extremities.
65 yaşların erkek bir hasta var, aniden kalbi durmuş.
I've got an adult male, approximately 65 years old, In sudden cardiac arrest.
Ama onun kalbi var.
But... with a heart. ( both laugh )
Coşkun ırmakların gece atan kalbi gibi deli dolu yaşıyorum ben her gün.
I'll make each day feel like a wild ride through the heart of the rapids at midnight.
Kalbi çok büyük.
One could say his heart is too big.
- Barb'ın bir kalbi var.
- Barb has a heart.
Onun bir kalbi var, biliyor musun?
She has a heart, you know?
Kasları ağrıyor, kalbi hızla atıyordu, ama deniz onu alt edemeyecekti.
His muscles ached, his heart pounded, but the water would not defeat him. "
Benim oğlum gerçekten bir eşek, fakat kalbi çok temiz.
My son is a donkey, but his heart is in the right place.
Kalbi, eğer varsa, tümüyle başka bir cisim.
His heart, if he has one, is a whole other matter entirely.
- Asansörde kalbi durdu.
She coded in the elevator.
Bebeğin kalbi hızlanıyor.
Baby's having accelerations.
Kalbi çok fazla hasar almış.
Just too much damage to his heart.
Kalbi duruyor.
All right.
Kalbi nasıl bu kadar dilate olmuş?
How did his heart get so dilated?
Kalbi başkasının alması lazım.
The heart should go to someone else.
Kalbi hala atıyor.
His heart is still beating.
İyi bir kalbi vardı Phil. Gerçekten.
She had a good heart, Phil.
Bu araziyi İngiltere'nin kalbi olarak düşünüyorum.
I consider this land the heart of England.
Sue'nun kalbi üç farklı yerden kırıldı. En azından arayabilirdin.
Yeah, well, Sue's heart was broken in three places.
Vincent, bu adamın yeni bir kalbi olsun diye bir kadın öldürüldü. Ve alıcılar donörlerinin kim olduğunu bilmediklerine göre senin bilip bilmediğini öğrenmek isterim.
Vincent, a woman was killed so that he could have her heart, and since recipients aren't supposed to know who their donors are,
Tamam, bunun için bir cevabım yok fakat Zalman olsun ya da olmasın, birisi o kalbi istiyor.
Okay, I don't have an answer for that, but the fact is, somebody wants it, whether it's Zalman or not.
Her türlü, o kalbi bulmamız gerekiyor.
Either way, we have to find that heart.
Şuan da, April'ın kalbi konusunda benimkinden daha çok endişeliyim.
Right now, I'm more worried about April's heart than mine.
Yani birisi hırsızı öldürdü ve sonra da ondan kalbi mi çaldı?
Wait. So somebody killed the thief and then stole the heart from him?
Zalman'ı kurtarmak istiyorsak kalbi hızlıca bulmalıyız.
We got to find it fast if we hope to save Zalman.
Yani, öldü biliyorum, bu yüzden o, o değil ama onun kalbi.
I mean, I know she's dead, so not her her, but her heart.
Ama belki de onun kalbi çok şarj edildi. ... sistemine aşırı yüklenildi.
But maybe it supercharged her heart too much, overloaded her system.
Ayrıca antidot işe yaramasa bile en kısa zamanda kalbi bana getirirsin ben de en kısa zamanda çıkarmaya çalışırım.
And I don't even know if the antidote works, so the sooner you get me the heart, the sooner I can try it out.
Aslında, kalbi Catherine kurtardı, Bayan Zalman.
Actually, Catherine recovered the heart, Mrs. Zalman.
Kalbi bulamamaları konusunda emin olmakla yükümlüydün.
You were supposed to make sure they didn't find the heart.
Konu buysa, o zaman kadın kalbi çalmaya odaklandı böylece adam ameliyat olamayacaktı.
Well, I mean, if that's the case, then she had the motive to steal the heart so he couldn't have the surgery.
Kalbi durduracak güçte bir korkudur.
Abject heart-stopping terror.
kalbim 98
kalbi 31
kalbin 16
kalbimi kırdın 25
kalbimi kırıyorsun 46
kalbi durdu 48
kalbim kırıldı 16
kalbim çarpıyor 19
kalbi 31
kalbin 16
kalbimi kırdın 25
kalbimi kırıyorsun 46
kalbi durdu 48
kalbim kırıldı 16
kalbim çarpıyor 19