Kolay перевод на английский
52,844 параллельный перевод
Seni kolay sanıyordum.
Thought you were easy.
Kolay lokma olduğum için.
Because I'm easy.
Senin için her şey çok kolay.
This is all so easy for you.
Tırmanması kolay.
[Tony] It's an easy climb.
İş yerinde bile konuşmak daha kolay.
It's, like, easier to talk at work.
- Seni kolay sanıyordum.
Thought you were easy.
Çünkü senin için kolay, değil mi?
Because it's easy for you, right?
İfadenden önce ne kadarını bilirsek o kadar kolay olur.
And the more we know before the depo, the easier it will be.
Bence sandığınız kadar kolay değil.
I don't think it's as easy as you think.
Yani, okulda sadece kendilerinin değerli olduğu ve geri kalanların sadece onlara tezahürat edip gereken desteği sunmaya yaradığı fikri akıllarına sokulan bir grup mağara adamıyla aynı okula gitmek kolay değil.
I mean... you try going to school with a bunch of Neanderthals who are told they are the only thing of value at school, and that the rest of us are merely there to cheer them on and provide them with whatever support they need.
Erkekler ona kaşar diyor, kolay lokma olduğunu söylüyorlardı, bu tarz şeyler.
Guys would... call her a slut and say that she's easy, that sort of stuff.
Onu bastırmak kolay olmadı.
And corralling him took great effort.
Bu çok kolay olmalıydı.
It was supposed to be so fucking easy.
Bunu yapmak kolay olacağını mı düşünüyorsun? Çünkü siyah makyaj giyiyorsun Ve uykuya dalmak mı istiyorsun?
You think it's going to be easy to do that because you wear black makeup and cut yourself to sleep?
Çok kolay para, yağlı.
It's easy money, fatty.
Bu tutum, Bu yapmayacak Gece daha kolay.
That attitude, well, that ain't gonna make your night any easier.
O zaman kolay olacak.
Then this should be easy.
Yapacağım olursa da öyle kolay kolay yapmam.
And I sure as shit do not make it lightly.
Kolay olmayacak zaten.
Look, it's not gonna be easy.
En son ileri karakoldaki de kolay olmamıştı.
It wasn't the last time at the outpost.
Ölmek daha kolay. Hayatta olman benim suçumsa, bunun sorumluluğu da bana kalsın.
It's easier to be dead, and if it's my fault you're alive, well, I'm just gonna have to live with that.
Cephelerimizi gerçekten birleştirmiş olsaydık daha kolay olurdu.
It would be a lot easier if we actually were a united front.
Neden burada olduğumuzu söylemye kıyasla....... insan eti yemek daha mı kolay?
Is it really easier to eat human flesh than to just tell me why we're still here?
Ama yalan yok, kolay olmadı.
But I won't lie, it didn't go smooth.
Bu asla kolay olmayacaktı.
This was never gonna be easy.
İnsanların Jane Chapman'ın kolay lokma olmadığını öğrenme vakitleri geldi.
It's high time that people know they shouldn't fuck with Jane Chapman.
Böyle özür dileme büyüklüğünü göstermek kolay değil.
It takes a really big person to apologize like that.
Kolay kolay böyle bir şey istemezdim.
I don't make this request lightly.
bir bıçağı kendine bırak diyerini pazarda sat bu şekilde benim için daha kolay olur.
Better take a cleaver to you and sell you in the market. Less trouble for me that way.
Anlatması kolay değil.
It's not, you know, easy.
Elde etmesi kolay.
Easy to get. Really.
Bunun senin için kolay olmadığını biliyorum.
Well, I know this can't be easy for you.
Ve sen kolay korkan biri değilsin.
And you do not scare easily.
Bunun kolay olmayacağını ikimiz de biliyorduk.
We both knew this wasn't gonna be easy.
Onu ikna etmek zaten kolay olmayacaktı.
Listen. Convincing him was never gonna be easy.
Saul'u savunmam gerekirse, bu işte bir şeyleri yanlış anlamak çok kolay.
In Saul's defense, it's easy to get things wrong in this business.
Kolay olmayacak biliyorum ama en azından burada olanı artık anlıyorum.
I-I know... I know it won't be easy, but at least I understand, now, what happened here. You don't.
Kolay olmamıştır.
It couldn't have been easy.
Kesinlikle kolay değildi ve o zamanlar kendimi tamamen bir kadından çok şişko bir patates gibi hissediyordum.
It definitely was not easy, and I definitely feel like I'm more of like a dumpling - than a woman at this point in my life.
Dürüst olmak gerekirse Atlantis'te eğitmenlik yapmayı tercih ederim ama o işi alması kolay değil.
Ah... be honest with you, I'd rather be teaching at Atlantis, but that's not an easy gig to get.
Evet ama bir şeyi sevmek nefret etmekten daha kolay.
Yeah, but it's so much easier to love something than to hate it.
Aşk dünyadaki en kolay şeydir.
Love's the easiest thing in the world.
Bir kadının yanında yatınca daha kolay uyurum.
I would sleep easier lying next to a woman.
Ben hep aptallığa meyilliydim. Bunu söylemesi çok kolay.
Your generosity is only exceeded by your adventurosity.
Hiç kolay lokma değilsin. Bence ne dediğimi biliyorsun.
I'd be happy to put on a little exhibition, except that my arm is still injured from that shipwreck, that darn shipwreck.
Ve gönüllü olduğun için teşekkür ederiz. Ama kolay olmayacak.
[Tuffnut and Gruffnut grunting, screaming]
Size kolay gelsin.
God speed.
Herhalde hastalarının kolay lokma olduğunu düşünüyorlar.
They probably think your patients are easy pickings.
Bak, ölüm daha kolay.
Look, death is easy.
Şüphelenmek kolay iş çünkü şüphenin bir bedeli yok.
Doubting is easy because doubting costs you nothing.
- Kaptan sen olduğuna göre kolay olmayacağını biliyorum.
I can't risk hitting Tuffnut.
kolay gelsin 78
kolayca 28
kolaydır 22
kolaydı 20
kolay iş 26
kolay olmayacak 74
kolay oldu 39
kolay para 20
kolay mı 24
kolay değil 104
kolayca 28
kolaydır 22
kolaydı 20
kolay iş 26
kolay olmayacak 74
kolay oldu 39
kolay para 20
kolay mı 24
kolay değil 104