Kolay olmadı перевод на английский
1,917 параллельный перевод
Hiç de kolay olmadı, kardeşim.
It hasn't been easy, sis.
Ben de pek kimseyle görüşmüyorum. Boşandığımdan beri. Ben... evet, kolay olmadı.
I haven't been dating much either since my divorce.
Asistanın beni şehirde bütün gün bisikletle takip edip yalvarırken hayır demek pek kolay olmadı.
Well, it's hard to say no to someone whose assistant followed me around town on a bicycle begging.
Hiç kolay olmadı.
It wasn't easy.
Benim için kolay olmadı.
I wasn't easy.
İkisi için de kolay olmadı.
It's not have been easy for either of them.
- Bunları dinlemenin ve olayları yeniden yaşamanın kolay olmadığını biliyorum ama...
That man spent 18 months in prison. I know that none of this is easy to hear, and revisiting what happened all over again...
Bu kararı almam kolay olmadı.
It's not a decision that I made lightly.
Kolay olmadığını biliyorum.
I know that it hasn't been easy.
- Şey, çok kolay olmadı.
- Well- - - Well, it wasn't easy.
Kolay olmadığını biliyorum.
Look, I know this isn't easy for you.
Kolay olmadığını biliyorum... ama en azından tadını çıkaralım.
I know this isn't easy, but at least let's try to make the best of it.
Kolay olmadı.
It wasn't easy.
Senin için hayatın kolay olmadığını biliyorum Rachel ve kendinle ilgili bazı şeyleri değiştirmek istediğini biliyorum.
I know it's not always easy for you, Rachel. And I know that there are some things about yourself... that you think you'd like to change.
Kolay olmadı. Ama istediğin miktarı toparladım, Kyle.
It hasn't been easy, but I was able to pull together the funds you are demanding, Kyle.
Bunun kolay olmadığını biliyorum ama bir şeye ihtiyacın olursa her zaman yanındayım.
- I know this can't be easy, but if you need anything, I'm here for you.
Senin için kolay olmadığını biliyorum.
I know it hasn't been easy for you.
Kolay olmadı.
Wasn't easy.
Kolay olmadığını biliyorum ama insanların yaşamı söz konusu.
Yes, it'll require a lot of manpower. But people's lives can't be replaced!
Tatlım, sadece birazcık gerginsin. Bak, kolay olmadığını biliyorum, ama bence gerçekten bırakmamalısın.
Honey, you're just nervous.
Hiç kolay olmadı.
None of it was easy.
Adresini bulmak kolay olmadı.
Wasn't easy tracking down an address.
Fikrini değiştirmek kolay olmadı.
Wasn't easy getting him to budge.
Hiç kolay olmadı.
Well.. it has not been easy
Şunu da söylemeliyim ki, saatte 80 kilometre hızla esen rüzgarda kampı kurabilmek kolay olmadı.
And let me tell you, it wasn't easy setting up camp in 50-mile-an-hour winds.
Bulması kolay olmadı.
Well, they weren't easy to find.
Ama ben bilmenizi isterim ki bu kararı vermesi kolay olmadı.
But I... I j... I wanted to say that she didn't come to that decision lightly.
Son birkaç haftadır burada işlerin kolay olmadığını biliyorum.
- I know it hasn't exactly been easy around here the past few weeks.
Louie kolay olmadığını biliyorum.
Louie, I know it's not easy.
Benim için asla dönüp gitmek kolay olmadı. Çünkü arkamı dönüp gitmek taviz vermek olurdu.
It was never easier for me to walk away because to walk away would have meant to compromise.
Hiç kolay olmadı.
It has not been easy.
Biliyor musun, Lily ailemin dağılması benim için kolay olmadı.
You know, Lily, it wasn't easy for me when my parents split up.
Her zaman kolay olmadığının biliyorum.
I know it hasn't always been easy.
- Kolay olmadığını biliyorum.
I know that hasn't been easy.
Fakat hayatın bu kadar kolay olmadığını göreceksin.
You will learn life is not that easy.
Ve tuvaletleri olmadığı için işim hiç de kolay olmadı.
And that was not easy, because the gas station did not have a bathroom.
Komiteye karşı Brooklynli bir Humphrey'yi de geceye dahil etmenin kolay olmadığını biliyorum.
I know the committee didn't make it easy for you to let in a Humphrey.
- Hiç kolay olmadı.
- It wasn't easy.
İşini geri almak kolay olmadı.
It was not easy to get your job back.
inanın, kolay olmadı, tamam mı?
Trust me, hasn't been easy, okay?
İnan bana, bunu getirmek hiç de kolay olmadı!
Believe me, it was not easy... getting this.
Nadia Counter muhtemel bir ulusal güvenlik tehdidiymiş gibi davranılmasının kolay olmadığını söyledi.
Nadia Counter said it wasn't easy being treated as a possible threat to national security.
Kolay olmadı, ama hala ayakta.
It wasn't easy, but it stands.
İyi parçaları bulmak hiç kolay olmadı, çünkü bu günlerde her tür insan antika eşyaları satın almaya çalışıyor.
It's not easy to find good pieces because all kinds of people are trying to buy antiques these days.
- O kadar kolay olmadığını söyledim.
It's not that easy. I told you.
Buraya gelmek benim için kolay olmadı.
It's not easy to spare time to come home.
Fakat başka zaman konuşuruz, Etrafta kolay etkilenenler olmadığı bir zaman.
But that's a conversation for another time, when there aren't so many impressionable minds around.
Hiç kolay olmadı.
He was all I had after our parents died.
Kolay bir gün olmadı ikimiz için de.
Not an easy day... - for either of us.
... kampı kurabilmek kolay olmadı.
... in 50-mile-an-hour winds.
Bu çok kolay. House da kolay olan vakaları almaz. Bu da TTP olmadığı anlamına gelir.
This is an easy thing, and House doesn't take cases that are easy, which means it's not TTP.
olmadı 215
olmadım 24
olmadığını biliyorum 19
olmadı mı 33
kolay gelsin 78
kolay 211
kolayca 28
kolaydır 22
kolaydı 20
kolay iş 26
olmadım 24
olmadığını biliyorum 19
olmadı mı 33
kolay gelsin 78
kolay 211
kolayca 28
kolaydır 22
kolaydı 20
kolay iş 26