Kolay iş перевод на английский
7,061 параллельный перевод
Fotokopi çekmek kolay iş değil tabii.
It's not easy to make copying paper look sexy.
Bu kadar da kolay işte.
How easy is it then.
Daha kolay iş bulursun.
Help you get a better job.
Buradaki İsrail denilen adamın bacağının kırık olduğuna aldanmayın kendisi güçü biridir. Kazara böyle oldu işte ancak birçok kolay işin üstesinden gelebiliyor.
Now, Israel here is not what you would call an able-bodied man, having broke his leg in the field, which didn't exactly mend right, but he can do all sorts of light work, and you can have him
Buluruz ya, kolay iş o.
Yeah. That's easy.
Bu da çok kolay.
... which is easy.
Eğer hep istediğim kolay pişiren fırın şu ağacın altındaysa, aklımı kaybedeceğim.
Might I suggest the classic strawberry? Is best by 2016.
Bay Buros'u bulmak manifestosunda mobilya yazan ve Veracruz'a giden bir gemiyi bulmak kadar kolay olabilir.
Could it be that finding Mr. Buros is as simple as identifying one which is departing for Veracruz with a manifest that includes a shipment of furniture?
Ya da daha kolay olduğu için kendime söylediğim bu Orpheus ve Jason sevdikleri kadından asla vazgeçmezler onlar için dünyanın sonuna giderler.
Or is that what I tell myself because it's easier? Orpheus and Jason, they'd never give up on the women they love. They'd go the ends of the Earth and beyond.
Louis'i evlat edinmen kolay olsun diye en iyi arkadaşınla evlenmiş olman çok şeker bir şey.
And-and... Well, I mean... the fact that you married your best friend so that you could adopt Louis is..
Ama siz bana göre kendinizi kanıtlamanız daha kolay olduğu için şanslısınız.
But you're luckier than I was since yours is easier to prove than mine was.
Bugünlerde iş bulmak hiç de kolay değil.
How many jobs that you like doing would there be?
Saçma sapan konuşmak polislik yapmaktan daha kolay sanırım.
I guess saying shit is easier than doing actual police work.
Kolay biri değilim, tam bir baş belasıyım.
What I am is easier. I'm a threat.
Bakın ne kadar kolay.
See how easy that is?
- Arkadaşın olmak hiç kolay değil.
- It is not easy being your friend.
Hey, dostum, bu kolay, hadi.
Hey, buddy come on, this is easy.
Kısa süreli hafıza kolay.
Short-term stuff is easy.
Bu işler hiç kolay değil.
None of this is gonna be easy.
Çok kolay iyi yapmaya çalışıyor değil, öyle.
It's not that easy trying to do good, is it.
Kendim taşımam gerekti bel fıtığıyla kolay olmadı tabii.
Had to move them myself, which is no easy task with a herniated disk.
Doğu kolay değil.
East is not fly.
Ve yüksek-beşinci pozisyondaydı, o yüzden kolay girdiyse demek ki.
And she's in high-fifth position, which is why she went in so easily.
Şuna şüphe yok ki bu gece kimse bu dövüşten kolay kurtulamayacak.
There is no doubt about it! Nobody is getting out of this fight easy here tonight.
Conrad ile birlikte olmak dünyadaki en kolay şeylerden biri değildir.
Dating Conrad is not the easiest thing in the world.
Birini bulmak çok kolay.
Not being found is hard.
Bakış açını kaybetmenin ne kadar kolay olduğunu anladın mı evlât?
You know how easy it is to lose perspective, son?
- Kolay bir iş sayılmaz.
- It's not an easy process.
Hayatımı yaşamak Call of Duty'yi kolay modta oynamak gibi.
Living my life is like playing Call oi Duty on easy.
İstediğin şey gayet kolay.
What you're claiming is simply impossible.
bu çok kolay olacak.
This is gonna be a piece of cake.
Kahraman olmak, sanıldığı kadar, kolay bir şey değil.
Being a hero is not all It's hyped up to be.
İşkence kolay ve etkili bir yol.
Torture is easy, on a superficial level.
Umalım da sonraki ders daha kolay olsun.
Well, Let's hope the next hour is easier.
Kolay değil, ha?
- It's not easy, is it?
Kolay mı, Gordy?
Is it easy, Gordy?
Kardeşinin yaptığı şey kolay değil... ama bizim yapmayı planladığımız şey de... çok zor değil.
What your sister does is not easy... but what we were planning to do... is not that difficult.
Bu benim için hiç kolay değil!
This is not easy for me!
"Her zor, kayda değer çabada..." "... en kolay hamlenin ileri gitmeyi bırakıp... " "... durağanlığa kapılmanın ve statükoya dönmenin olduğu bir an gelir. "
In every difficult, worthwhile endeavour, there will come a point when the easiest course of action is to abandon forward motion, to allow inertia to take over and return to the status quo.
Hayır, burası kolay, ulaşılabilir ve ucuz.
No, this place is easy, accessible, and cheap.
Senin için taşınmak kolay. Bütün düşündüğün sarhoş olmak uçmak, sevişmek, eğlenmek ve ne var biliyor musun Kat?
And it's just so easy to move, when all you really think about is getting drunk and getting high and getting laid and having fun, and you know what Kat?
Bu çok kolay bir test.
Now, this is a very easy test.
O tarz fotoğrafların sahtesini yapmak çok kolay ama işin içine cam levha girince imkânsız hale geliyor.
Ghost photography is easy to fake. However, with glass plates it is, by definition, impossible.
Şimdi, bugün inceleyeceğimiz dava aslında oldukça kolay.
Now, the case we'll be examining today is really quite a simple one.
- Yakın olması, gitmenin kolay olduğunu anlamına gelmiyor.
Just because something is close, it is still not easy.
Neden senin için bu kadar kolay?
Why is this so easy for you?
- Evlenmek kolay değil.
Getting married is not easy.
Ayaklarının üzerinde durman için sana yardım etmek, iş bulman için, seni dibe vurmuş durumdan çıkarmak en başından en sonuna kadar... Kızımızın ölü, senin ise ölü olmadığının daimi bir hatırası olarak seni ağırlamak kolay mı?
Helping you get back on your feet, find a new job, shaking you out of the lows, all the while... having you as a constant reminder that our daughter is dead and you're not?
Birisini kaçırmak işin kolay tarafı.
Grabbing anybody is easy.
Ayrıca zaman geçirmek için biraz kitap ve ne kadar sandviçe bayılsam da arkadaşım Çin yemeği oldukça kolay bulunan ve ucuz bir şey oradan mesela, buldum, Bang Bang tavuğu olabilir.
Also, some books would pass the time and as much as I adore ham sandwiches, my friend, Chinese food is quite easy to get, and it's cheap too, and, uh, I know, something like, um, yeah, Bang Bang chicken.
Sana çok kolay olduğunu düşündüren şey tam olarak ne?
What is it that you think is so easy, exactly?
isobel 20
isabella 89
istediğim 46
ister 23
isim 189
işim 71
isabelle 104
işini 16
istemiyorum 1125
isaiah 38
isabella 89
istediğim 46
ister 23
isim 189
işim 71
isabelle 104
işini 16
istemiyorum 1125
isaiah 38
işıklar 178
ışıklar 44
istiyorum 518
işte bu 2275
iste bu 21
işte burada 1824
iste burada 21
işte orada 1649
iste orada 22
isim yok 36
ışıklar 44
istiyorum 518
işte bu 2275
iste bu 21
işte burada 1824
iste burada 21
işte orada 1649
iste orada 22
isim yok 36