Korkarım перевод на английский
16,349 параллельный перевод
Korkarım orada işler böyle yürümüyor Ron.
I'm afraid that's not how it works there, Ron.
Korkarım, son zamanlardaki güvenlik ihlalleriniz, sizi askeri bir yönetici olarak yetersiz göstermeye yetti.
I'm afraid these recent security breaches have laid bare your inadequacies as a military director.
Korkarım.
I'm afraid.
Korkarım sadece yaşlı bir adamın sıkıntılarını dinliyordu.
I'm afraid she was merely listening to an old man's woes.
Öyle olsa bile, korkarım ki Salma...
Even so, I'm afraid that Salma will...
Korkarım içeri girer girmez kapatmak durumundasınız.
You'll have to shut it off as soon as we get in, I'm afraid.
Korkarım kilitlemeliyim.
I'm afraid I have to lock up.
Ama korkarım ki, bu Alison'a yardım etmek için yeterli değil.
But I'm afraid it's not enough to help Alison.
Korkarım tam bir psikotik kriz geçirdi.
I'm afraid she suffered a complete psychotic break.
Korkarım ki, bu konuda birkaç sorumuz olacak.
... I'm afraid there's gonna be some questions about that.
Romantik ilişkilerden bahsediyorsan Watson, ki korkarım öyle daha önce sık sık açıkladığım üzere, tüm duyguları tiksindirici buluyorum.
If you are referring to romantic entanglement, Watson, which I rather fear you are, as I have often explained before, all emotion is abhorrent to me.
Korkarım ki bekliyor olacaksın.
I'm very much afraid you will.
- Korkarım ki şu an.
- Only now, I'm afraid.
Korkarım onu biraz şımartıyoruz.
I'm afraid we have spoiled him.
Her zaman havuzdaki köpekbalıklarından korkarım.
I'm always terrified there's gonna be sharks in a dark pool.
- Korkarım öyle, hanımefendi.
I'm afraid so, ma'am.
Hayır, Korkarım ki Sir Michael şu anda telefona gelemiyor.
No, I'm afraid Sir Michael can't come to the phone right now.
Korkarım şu anda Sir Michael'ın kimseye ihtiyacı yok.
I'm afraid Sir Michael doesn't need anyone for the time being.
Korkarım ki mükemmel zihnimde değilim.
I fear I am not in my perfect mind.
Korkarım, bu şerefe nail olamadım.
Yes. - I'm afraid I haven't had the pleasure.
Korkarım daha ileri davalar için bu gece ayrılıyorum.
Afraid I'm leaving tonight to... further the cause.
- Korkarım gemiye geri dönemezsiniz.
I'm afraid you can't go back to the ship.
- Hepsi boş yere olacak korkarım.
It'll all be for naught, I'm afraid.
Korkarım bu kronik.
It's chronic, I'm afraid.
Korkarım kabul etmek gerekir ki, maalesef savaş ticaret için son derece iyidir.
I'm afraid it has to be admitted that, regrettably, war is extremely good for business.
Korkarım çok hasta.
I'm afraid he's very ill.
Korkarım bu durumda, fikrini sormuyoruz.
I'm afraid, on this occasion, we are not asking your opinion.
Korkarım haleti ruhiyem bebek için uygun değil.
I'm afraid my state of mind can't be good for the baby.
Daha büyük sonuçlar beklemiyoruz ama korkarım ki hafıza endişelerinle ilgili yapabileceğimiz bir şey yok.
We don't expect greater consequences, but as far as your memory's concerned, I'm afraid there's nothing we can do.
Marc, korkarım ki asla tam olarak bağımsız olmayacaksın.
I'm afraid, you'll never be completely autonomous, Marc.
Marc, korkarım ki onun vücudu seninkinden daha kötü durumda.
I'm afraid her organism is in worse condition than yours was, Marc.
Bilmiyorum, korkarım göremediğimiz bir şey var.
I don't know, I'm afraid there's something we're incapable of seeing.
Korkarım ki mesanem epey dolmuş.
I'm afraid my call of nature called rather loudly.
Korkarım ki geç kaldık.
I fear we may be too late.
- Korkarım ki ben delirdiğimi düşünüyorsun.
- I'm afraid you're gonna think I'm crazy.
Hepsi biraz ağır-elli... Korkarım.
They're all rather... heavy-handed, I'm afraid.
- Hayır, korkarım yok.
- No, I'm afraid not.
Korkarım şu anda Verdi Klübü üyelerine öncelik veriyoruz.
Well, I'm afraid we're giving priority to Verdi Club members at the moment.
- Korkarım çoktan hepsini sattık.
- I'm afraid we've already sold out.
Bildiğiniz gibi Lord General ve zatım nadiren hemfikir oluyoruz. Ancak bu durumda korkarım bir ağızdan konuşacağız.
As you know, the Lord General and myself are seldom of like mind, but I fear in this instance, we speak with one voice.
- Korkarım, iyi bir sebepten.
With good reason, I'm afraid.
- Korkarım burada çok az rızık var.
There's little sustenance here, I'm afraid.
Korkarım açlıktan bitmiş adamlara çok fazla bel bağladık.
I fear we put too much faith in starving men.
Korkarım hepsinin sebebi benim.
All me, I'm afraid.
Korkarım artık bir işe yaramaz.
Afraid it won't do any good now.
Korkarım, ben ekibe katılmadan önce çoğu hizmet dışı kalmıştı.
Most were decommissioned before I was brought on, I'm afraid.
Korkarım bu gece başka planlarım var Dolores.
I'm afraid I've got other plans tonight, Dolores.
- Korkarım başaramadı.
I'm afraid he didn't make it.
Korkarım Peter gitmiş.
I'm afraid Peter has wandered off.
Ne yazık ki, korkarım ki... Annabel'in bağırsaklarında şiddetli bir hareket bozukluğu var.
Unfortunately, I'm afraid that Annabel appears to have a very severe intestinal motility disorder.
Ben sensiz korkarım.
I'll be scared without you here.