Kural перевод на английский
13,144 параллельный перевод
Oberstdorf'ta her işi kuralına göre yaparız.
At Oberstdorf we do everything to the letter.
- Biz her şeyi kuralına göre yaparız.
- We do everything to the letter.
- "Her şey kuralına uygun."
- "Everything to the letter."
Tek bir kural var.
There's one rule you must remember.
Hayır, iş arkadaşlarıyla çıkmamak gibi çok katı bir kuralım var.
And no, I have a very strict rule against dating colleagues.
- Kütüphanede geçit açmama kuralı gibi mi?
Like the rule against conjuring a gateway in the library?
Hepimiz çadırlarımızı kuralım.
Look, we'll just set up the tents.
Şu an gördüğüm kadarıyla kural dışı vuruşları yapan Muhammet Ali'nin ta kendisi.
To the best of my knowledge, that was Muhammad Ali that was unloading the illegal shots.
Adam böyle demiş, kural ihlali yaptı, serseri demiş sana.
That's what he said. Dirty fighter. Called you a punk.
Seni almaya geleceğinden bu kadar eminsek onun bize tuzak kurduğu gibi biz de ona tuzak kuralım.
If we're so sure that she's coming here to get you... maybe we can bait her... like she baited us.
Voops. 5 saniye kuralı.
Five-second rule.
Hayır, ilk iş kuralı :
No, first rule of business :
Patronumun bir kuralı var, değil mi?
So my boss, he's got a rule, right?
Ama kural kuraldır.
But rules are rules.
- Kural kuraldır.
- Rules are rules.
- Evet, amirimden. Sahil güvenlik kuralı bu.
Yeah, it's... it's from my commander, it's Coast Guard regulation.
Kural değil Webber, sadece formalite. Nezaket icabı.
It's not regulation, Webber, it's just a formality, like a courtesy.
- Kural böyle.
That's regulations, ya know.
Ama bu yalnızca bir kural, değil mi?
That's just regulation though, right?
Savaşan tüm insanlık nüfusunun, tek Tapınak kuralımıza mükemmel bir şekilde itaat edecekleri bir barış.
One of peace, in which all the warring populations of mankind shall bow in perfect obedience to our one templar rule.
Kural bir, denek ile, hiçbir zaman, hiçbir fiziksel müdahale olmayacak.
Rule one, no physical interference... With the subject at any time.
Kural iki, kesin süre sonu.
Rule two, strict deadline.
Kural üç, objektiflik.
Rule three, objectivity.
İşimizin ilk kuralı.
First rule of what we do.
Aslında işimizin ilk kuralı... partnerine aşık olma.
Actually... the first rule of what we do, is to not fall in love with your partner.
İlk kural bu değil miydi?
Wasn't that the first rule?
- Bizim bazı kurallara ihtiyacımız var Tina. - Kural mı?
Okay, so children maybe.
Pek çok kuralımız var.
We have a lot rules.
Kamp kuralım, hendek kazın hemen halledelim.
Let's set up camp, dig a ditch get in early.
Adama kural koyduğum falan yoktu.
I wasn't putting no rules on the man.
İş hayatının ilk kuralı, anlaşır gibi yapın ve istediğinizi elde edin.
First rule of business, pretend to negotiate and then take what you want.
İş hayatının ikinci kuralı. Kokuşmuş, sümük yiyen bir kaltak ve yetiye benzeyen kızı size diklenirse otoriter davranmalısınız.
Second rule of business is when a stanky, hummus-eating bitch and her yeti of a daughter gets in your face, you gotta regulate.
Şey diyorum, bilmiyorum, belki birkaç temel kural belirleyebiliriz.
I was just thinking, I don't know, maybe we could institute some ground rules.
- Gerçekten takip etmeniz gereken tek kural var.
- There's really only one rule to follow.
Beşinci kural Bay Hartman saat yediyi çeyrek geçiyor.
Rule five, Mr. Hartmann... It's now 15 minutes after seven.
Üçüncü kuralı ilk kimin çiğneyeceğine iddiaya var mısınız?
You wanna bet who's gonna break rule three first?
Kural dört, kavga yok.
No fighting.
Hatta nezaket kuralı!
That's common courtesy!
Öyleyse, iki kural var.
So, two rules.
İkinci kural. Ve bu daha önemli beyler.
Number two, and it's a biggie, gentlemen.
Kural kitabı ne yazmış onlar için?
What's the book on them?
Ama, yani, evdekilerin yarısı zaten bu kuralı çiğnediler.
But, I mean, half the guys in this house just broke that rule, you know?
Haydi dostum, alkol alarak zaten bu kuralı çiğnemediniz mi?
Look, come on, man, you guys are already breaking the alcohol rule.
- Sorun çıkarmak istemem başınıza ama kılıfsız hortumla dondurma kazımak üçüncü sınıf sağlık kuralı ihlaline giriyor.
I don't wanna cause you any trouble, but I believe scooping ice cream with an ungloved trunk is a class 3 health code violation.
Kurallara göre oynamanı söylemek isterdim, ama kural olduğuna emin değilim.
I'd tell you play by the rules, but I'm as unsure if they are any.
Bir iş planlarken aklınızda tutmanız gereken birkaç kural var.
There's a few rules to keep in mind when planning a job.
Sahanın kaleye yakın bölümündeki uçuş kuralını öğrenirsen canın yanmaz.
Wouldn't hurt you to learn the infield fly rule.
Ağırdan alıp iki kuralını hatırlamak zorundayız.
We just have to keep low and remember the rule of two.
"İki kuralı" mı?
"Rule of two"?
Bir silah tutarken uyacağın birkaç evrensel kural vardır.
There's a couple universal rules when you're handling a weapon.
- Kural dışı.
- Overruled.