Kural bir перевод на английский
3,761 параллельный перевод
Aldığın şey 20 dolar kuralımızı bozacak gibi bir his var.
I have a horrible feeling this breaks our $ 20 rule.
- 1968'de evli olmayan doğum belgesine neler yazabilecekleri konusunda bir çok katı kural vardı.
- Back in 1968. There were a lot of strict rules about what unwed mothers could put on the birth certificate.
Tabii, standart bir kural.
- Robin deserves the chance to go after Barney one last time... if that's what she wants. - Sure. Pretty standard.
Tabii, standart bir kural.
Sure, pretty standard.
Arkadaşlarımın sevgililerine aynı anda tutulmamak diye bir kural koydum sonra.
I make it a rule to only fall for one of my friends girlfriends at a time.
Empati ahlak için önemlidir, çünkü muhtemelen ahlakın ana prensibi, altın kuralı, kendini bir başkasının yerine koyabilmektir.
Empathy is important for morality because... perhaps the most fundamental principle of morality, the golden rule, involves putting yourself in the position of another.
Kural koyan bir tanrıya ihtiyacımız yok.
We don't need God telling us the rule.
Bir numaralı kural :
Rule number one :
Neyse, her şeyin bir kuralı olduğu gibi, "sparf" ların da birkaç istisnası var.
Anyway, like any great rule of thumb, there are a few exception to sparfs.
Yine de tek bir kural kaldı.
There's only one rule left now anyway.
Eğer sonsuza kadar dev bir buz kalıbına dönüşmek istemiyorsan, Uyman gereken üç kural var.
To be sure you don't turn back into a giant ice cube forever, there are three rules you must always obey.
Bir kuralı falan mı çiğnedik?
We break a rule or something?
Sea World'de bir kural daha vardır, çalışırken orospu olma.
There's also another rule here at SeaWorld, no being a bitch on the job.
- Çünkü sen adamımsın ve bir kuralımız var.
Because you're my people and there's a code.
Bu iyi bir yaratıcı çalışmanın ilk kuralı. Kurgu bir çalışmayı final sınavınız olarak teslim edeceksiniz.
It is the first principle of good creative work, a work of fiction you will deliver as your final exam.
O yüzden bu ekip için tek bir kuralım olacak.
So I have only one rule in this outfit.
Aslında biliyor musun, hepimiz bir grup kuralım.
You know what, in fact, let's all start a band.
Karşılığı iki kızı kurtarmak olacaksa bir şerefsizi gözaltında tutmak için birkaç kuralı çiğneyebilirsin.
Detective, two little girls have gotta be worth whatever little rule you gotta break to keep that asshole in custody.
Yıldız Filosu'nun bir düzine kuralını ihlâl ettin ve mürettebatını öldürüyordun.
You violated a dozen Starfleet regulations and almost got everyone under your command killed.
Yıldız Filosu'nda bir adama yargısız infaz kararı veren bir kural yoktur sen ve Amiral Marcus bunu unutuyorsunuz.
There is no Starfleet regulation that condemns a man to die without a trial, something you and Admiral Marcus are forgetting.
Bir kuralı bile kıramıyorsun.
You... You can't even break a rule.
Bir kural koyarız.
We'll make a rule.
Eric, Basit bir çağırma büyüsü demiştim, Kural dışı havai fişek gösterisi değil!
Eric, I said a basic summoning spell, not one of your non-regulation pyrotechnic displays.
Dinle, gösteri dünyasında bir kural vardır :
Listen, we have one rule in show business.
O sıralar genelde İtalya'da yaşayan bir grup arkadaş olarak "Ya işi kuralına göre oynayacağız ya da eve döneceğiz" dedik.
There was a group of us primarily living in Italy, and we just said, "We either have to play ball here or go home."
Bu katil zihniyetini alıp spora uygularsanız, hiçbir yönetmelik, hiçbir kural olmazsa, insanlar torba torba kan nakledip her türlü ilacı alırsa, yakalanmamak için güçlerini kullanırsa, o noktada olay spor olmaktan çıkıp çok daha karanlık bir şeye dönüşür.
When you take that killer mentality and put it in a sport where there are no regulations, where there are no rules and people are transfusing bags of blood and taking all kinds of drugs and using their power to avoid being detected, that's where it stops being sport and starts being something much darker.
Beni göremediğiniz bir yere girersem "Kuralı ihlal ettin" mi diyeceksiniz?
No. So I gotta walk in where you can't see me, and you say, "No, that's a violation"?
Birinci kural, iyi bir gösteri sergile.
Rule number one, put on a good show.
Birinci kural, iyi bir gösteri sergile.
Rule number one, put on a real show.
- Ters bir şeyler var. - Temas kuralım.
Something isn't right here.
Bu kişisel bir kural gibi benim için.
That's kind of a personal rule I have.
Eğer fark etmeseydi kural diye bir şey koymazlardı.
If it didn't matter, they wouldn't put it in the directions.
Birinci kural ; Tüm sürü üyeleri Scowler'ın en az bir metre gerisinde yürüyecek!
Rule number one, all herd members will walk a minimum four feet behind Scowler!
Kural dağıtacak bir tip bile değilsin lan.
You're not even a fucking Chink to be giving out rules.
Burada sadece bir kural var.
Only one rule in here.
Kural buysa o zaman Bayan Ibbetson her yönüyle bir istisna olduğu izlenimini veriyor.
Well, if that's the rule, then Miss Ibbetson gives every impression... of being the exception. I'm afraid so.
O yüzden evlenirken Vince sağlıklı bir açık ilişkinin 10 kuralını ortaya koydu.
So, right before we got married.. Vince came out with the 10 rules to a healthy open relationship.
Kız kuralı diye bir kural var.
There is a girl code.
Eğlenceli çünkü dokunmak yok ve bir sürü kuralı var.
It's fun because there's no touching and lots of rules.
Ama kalırsan bir kuralımız var.
But if you stay, there's just one rule.
Bu kötü bir görgü kuralı, bilirsin.
It's bad etiquette, you know.
Güzel bir kural.
Good rule.
Bizim bir tek kuralımız vardır. Bir daha kendimizi böyle bir duruma sokturmayacağız.
We live by one rule and one rule only, never again will we allow ourselves to be put in such a position.
â ™ ª Bazı babalar söylenecek mükemmel şeyleri bilirler. â ™ ª â ™ ªAma genellikle aletlerle araları berbattır. â ™ ª â ™ ª yeah â ™ ª yardır â ™ ª kimsenin babası mükemmel değil â ™ ª â ™ ª Yapacak bir şey yok kural budur. â ™ ª
* Some dads know all the perfect things to say * * but they probably suck with tools * * yeah * rock on * nobody gets a perfect dad * which stinks, but it's a rule *
Açıkça görülüyor ki Bay Trilby Kural kitabında Bir açık buldu ve onu kullandı.
Clearly, Mr. Trilby has found a loophole in your rules of entry and is exploiting it.
Onlar sadece basit bir kuralı yerine getirdiler.
Their funda is pretty simple, dear, lf you shoot..
İhlal ettiği bir sendika kuralı, parasını ödemeyi unuttuğu biri.
Some union rule he broke, someone he forgot to pay.
Ve bu oyunun sırf tek bir kuralı var.
And this game has just one rule.
Genel bir kural olarak, gibi, var, sana sorayım, bir battaniye açıklamada, gibi
Let me ask you, is there, like, as a general rule, like, a blanket statement
Ama şu bir kural.
But it's the principle.
Ben pek "kural" cı bir kız değilimdir.
I'm not much of a "rules" kind of girl.
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir tanem 228
bir şey olmaz 235
bırak beni 1950
biraz 988
birazcık 224
bırakma 58
birazdan 150
birlikte 205
bir şey yok 987
bir tanem 228
bir şey olmaz 235
bırak beni 1950
biraz 988
birazcık 224
bırakma 58
birazdan 150
birlikte 205
birisi 209
birini 32
bir gelişme var mı 30
bırakıyorum 119
bir ay sonra 33
bir şey sorabilir miyim 139
bir şeyler içelim mi 27
bir dakika 5689
bir şey mi oldu 310
bir defa 29
birini 32
bir gelişme var mı 30
bırakıyorum 119
bir ay sonra 33
bir şey sorabilir miyim 139
bir şeyler içelim mi 27
bir dakika 5689
bir şey mi oldu 310
bir defa 29