Köyün перевод на английский
1,546 параллельный перевод
Kızılderililere Tallushatchee'de yetiştik köyün etrafını çevirip her yönden saldırdık.
Well, we caught up with those redskins at Tallushatchee, surrounded the village, come in from all directions.
Bu köyün okulu, görevlileri burada.
That's the village school, the officers stay there now
Cami orada... köyün meclisi.
There's the mosque... and the village council...
Köyün kuruluş yıldönümü.
It's the village's anniversary.
- Sizin köyün adı ne?
- What is the name of your village?
Bize de köyün yolu görünüyor.
I'll be back in the village.
- Köyün başkanıydı.
- He was the village headsman.
Köyün şartlarını bilmiyorum.
Don't know the conditions I'll have to face in the village.
Köyün % 75'i sürekli elektrik kesintisi yaşıyor ve dörtte biri de hâlâ karanlıkta yaşıyor.
75 % of the village is constantly plagued with electricity failures and the remaining one-fourth still lives in darkness.
Köyün de tahıllar için ambara ihtiyacı var.
The village also needs a spare room for the granary.
Köyün merkezinde olması daha ekonomik olur.
It will be the economic center of the village.
Bu bizim köyün ayrıcalığıdır.
This is the specialty of our village.
Köyün adının Charanpur olma sebebi bu demek.
That explains the name of the village charanpur. ( Charan means feet )
Vaay! Hemen de köyün şivesini kapmışsın. Tanrı Rama seni korusun!
Well, well... the village lingo's getting a hold on you.
Köyün çocukları için çok üzülüyorum.
I feel very sorry for the village children.
İşte bu yüzden köyün çocukları adına üzülüyorum.
That is why I feel bad for the children of the village.
Köylüler köyün içinde iş yapmamıza bile izin vermiyor. Çocuklarımızı okula göndermemize mi izin verecekler?
Huzoor, the villagers that do not allow us to work in the village do you think they will agree to educate our children?
Bu köyün ne sıkıntıları var biliyor musun?
How much do you know about the ways and problems of this village?
Allah aşkına köyün problemlerinden uzak dur.
For heaven's sake, stay out of the village matters.
Köyün büyükleri bunu kabul etmedi ve beni dışladılar.
The village elders did not accept this and looked upon me as an outcast.
Bu köyün insanlarından başka bir şeyi düşündüğüm yok.
I think of nothing but the people of this village.
Bu köyün her köşesi sırlarla dolu.
There are secrets in every corner of this village.
Araya girmek istemem ama bence bu köyün başına bir şey gelmiş.
I am not safe of that me they will say it but...
Köyün nüfusu artıyor, güzel!
The village is being repopulated. Good!
Yarı yolda, bir köyün dışında tuzağa düştüler.
Halfway through... they were caught in an ambush outside a village.
Köyün geri zekalısıyım, ama aptal değilim.
I might be the village idiot, but I ain't stupid.
Köyün orada... Hamile karısını terk ediyor.
Above in the village... he leaves his pregnant wife.
Köyün delisi gibi oynuyorsun.
You're playing like the village idiot.
Herkesin köyün delisi olduğunu düşünmesini mi istiyorsun?
You want people to think you're the village idiot?
Köyün yarısı Blinov'dur.
Half of our village is called Blinov.
Köyün şefiyim.
I am the chief of the village.
Köyün şefi?
Bud the village chief?
Sen köyün şefisin.
Well you are the village chief.
Köyün yakınında mı?
Near the village?
Heralde merak ediyosun neden köyün şefi olduğumu?
I guess you wonder... why I became the village chief?
Muhtemelen bu dört köyün etrafında biryerde
Presumably somewhere around those four villages.
Evet, köyün gerisinde.
Yes, behind the village.
Orada, köyün başkanı... Nabil, ve yardımcısı Luai ile... güçlü bir ilişki kurdum.
There, I made a strong connection with Nabil, the mayor of the village, and Luai, his assistant.
Köyün alay konusu olacaksın.
You have become the laughing stock of the village.
Köyün dışına çıkınca ortadan kaldırın!
Once out of the village, make him disappear!
Beni bütün köyün maskarası yapamayacaksın.
You won't make me a laughing stock before the village!
Köyün büyükleri burada.
The village elders are here.
Evim köyün diğer tarafında!
My house is on the other side of the village!
Bugün köyün büyükleri geldi. Onu da dışlamakla tehdit ettiler.
The elders came today, and said that if he welcomes you, they will cast him out.
Onlar köyün ihtiyarları ve muhtar da burada.
They are the elders of the village and the governor is here.
Ben mülteci çocuklarla konuşuyorum, köyün çocuklarıyla değil.
I am talking to the refugee children, not the village children.
Ailesi ve köyün yaşlıları... vazgeçirmeye çalıştılar.
Her parents and the village elders tried to dissuade her.
Yok. Köyün arkasında da yoklar.
No, they're not round the back of the village either.
Eğer köyün yaşlıları bizi durdurmasaydı onun icabına bakardım.
If the village elder didn't stop us, I would have kcked his ass.
Komşu köyün muhtarı ve onun karısı.
The chief from the neighbouring village. With his wife.
Ben Karris. Köyün erkânından biriyim.
- I'm Keras, one of the village elders.