Meselâ перевод на английский
326 параллельный перевод
Meselâ şu tabelanın üstündeki fazlalıklara bakalım.
Yeah, take for instance them knobs on top of that sign.
Meselâ bu.
This one, for instance.
Meselâ, şu döşemedeki delikler.
Well, those holes in the planking, for one thing.
Meselâ, senle tanıştım, beğendim ve şimdi ayrılmak zorundayız.
For instance, I met you... I liked you... and now so soon we have to part... and perhaps we'll never see each other again.
- Meselâ Rendleshire Alayındaki Yüzbaşı, Albayının rızasını almalıdır.
- Is it? - Mm-hm. For example... a Captain in the Rendleshire Fusiliers has to get the consent of his Colonel.
Meselâ çay içmeye.
For tea, perhaps.
Bir adam bu madalyonu satmamı istedi meselâ.
A man asked me to sell this medal. It can be a brooth.
Meselâ, mide kanseri olanları ele alırsak hücrelerin yeni huy kazanmaması bunun içindir.
Dr. Virchow's stimulation theory was thus proven by Dr. Yamagiwa.
- Meselâ?
- Like what?
Meselâ, hangi özelliğini beğendin?
Why do you like him?
7. Blokta 12 kişi tek bir odada kalıyor meselâ.
In the seventh block there's a house with 12 people sleeping in one room.
Meselâ bu mücevherlerin nerereden geldiğini sorun bana.
Ask me where these jewels came from, for example.
Çıplak ayakla oturuyorsun meselâ, bu gelir ve baş parmağını yalar.
When you're sitting in your bare feet, he'll come over and lick your big toe.
Meselâ?
Where's that?
Meselâ, belki içeride birisi vardır.
Well, like, maybe you got some company.
Meselâ, yatağı kim düzeltecek diye takışmak gibi.
I mean, arguing about who's going to make up the bed.
Meselâ, ortalıkta olmayan merdivenlerden dört kat aşağı yürüdüm.
Well, among other things, I walked down four flights of stairs which weren't there.
Meselâ, saygı.
- Respect, for instance, is very important.
Meselâ bir defasında kayalara gittik ve sonra seviştik.
For example, once we were on a rock, and we made love and...
4 adet buz olayı meselâ.
Like four ice cubes out of the bag, you know.
Meselâ sana giyimin uygun değil saç modelin çok kötü, şişmansın mı desem?
like that tell him that his clothing is vulgar... that your hairstyle is him very badly, that he did fatten?
Diğer mesleklerden biraz farklı. Meselâ râhibelerin kaçınması gerekenler, biz râhiplerden çok daha fazla.
as you know, this crisis of vocations, circumvention of priests.
Sürdinli trompet çalmak bile yasaktı. Görüyorsunuz ya, meselâ, Duke Ellington'ın yaptığı gibi.
A trompetista could not touch in surdina, as Duke Ellington, and to cantarolar.
Bilmem anlatabildim mi? Meselâ 1969'da Celtic'li Bill Russell?
How about that Bill Russel on the Celtic, Nineteen sixty-nine?
Tek bir mucize, meselâ benim için yanan bir kız denizlerin yarıIdığını ve Sasha amcaya bir çek verildiğini görseydim.
Just... Just one miracle. If I could see a burning bush or the seas part or my Uncle Sasha pick up a check.
Astrologlar gezegenlerin hareketlerini izleyip, meselâ "Venüs Keçi Takımyıldızından yükseldiğinde geçen sefer ne olmuştu?" dediler.
Astrologers studied the motions of the planets and asked what had happened last time that, say Venus was rising in the constellation of the Goat?
Meselâ, yıldızlar her zaman doğudan doğup, tüm gece boyunca başımızın üzerinden batıya doğru akarak batıdan batarlar.
For example, stars always rise in the east and always set in the west taking the whole night to cross the sky if they pass overhead.
Meselâ, aynı takımyıldız diyelim ki hep sonbaharın başında yükselir.
The same constellations always rise at, say, the beginning of autumn.
Fakat meselâ Mars'ta gözlenen döngü içinde döngü olayı nasıl açıklanacaktı?
But then, how explain the loop-the-loop motion of the planets in the sky? Mars, for example?
Meselâ şu Trilobitler 600 milyon yıl önce yokoldular.
These guys, the trilobites, appeared 600 million years ago.
Daha büyük bir ölçü kullanmaliyiz, meselâ : isik yili.
We need a much larger unit : the light year.
Ne bileyim, gazeteyle meselâ.
Anything. That newspaper will do.
Sarhoşun biri meselâ. Ya da bir meczup.
Some drunk, say, or a loony.
Meselâ The Times'da basılmasını isteyebilir.
She might, for instance, wish to have it published in The Times.
Aslında bence seanslarımızı biraz artırabiliriz. Haftada iki veya üç olabilir meselâ. Aynı saat ücretiyle elbette.
I think we could build up the sessions... maybe two or three a week, at the same fee, of course.
Yeniden hesapla, Gordon, biraz oynama yap vakıf fonundan çek meselâ.
Work out a price. Steal something from the trust fund.
Meselâ buna ne dersin? Dünyanın neresindeki hangi kumsalı beğenirsen, sana onu alacağım. Şuna bir bak :
How about this - any beach that takes your fancy, anywhere in the world, I'll get for you.
Meselâ... Çıplak araba sürerek okula gelir misin?
Like, would you drive to school naked?
- Meselâ.
- Amongst other things.
Meselâ şuradaki gibi.
Like that one.
Bir iş bulun meselâ. Sıradan bir iş bile olur.
I mean, get a job or something, you know, even a menial job at this point.
Meselâ bunun Ming Yi sembolü olduğunu biliyorum.
For instance, I happen to know that this is the Ming Yi symbol.
- Bütün yaptığı silahlı çatışmalara rağmen ben onun hiç hoş bir şeyler yaptığını görmedim ; bir yetimhaneyi ziyaret gibi meselâ.
Don't see any reason why not. For all the shooting he does, I've never once seen him take the time to do anything nice, like, um, visit an orphanage.
Meselâ pufla ördekleri ki onun tüyleri yorgan yapımında kullanılırdı. Ve balıkçıl ördekleri... Ayrıca öten kuğular, bunları bu civarda fazla göremezsin.
For example, elder ducks... whose feathers are used to make eiderdown... and heron ducks... and also singing swans, that you don't see much around here.
Sen fark etmemişsin meselâ.
You didn't notice it.
- Artık früktoz almıyorum meselâ.
Just recently, I cut out fructose.
Onunla ne kadardır beraber olman meselâ.
Well, how long you've been seeing her.
Meselâ, yarın erken kalkmaları lâzımmış.
How, you know, they gotta get up early tomorrow.
Meselâ, bu adamda ne var?
For instance, what is it about a man like that?
Meselâ Vito'yu al.
About yesterday it was, Vito down at the place?
Meselâ sağ kalmak gibi.
Like I'd like to stay alive.
mesela 852
mesela ben 35
mesele 64
mesele bu 28
mesele ne 68
mesele nedir 145
mesele yok 23
mesele bu değil 76
mesele de bu 30
mesele o değil 48
mesela ben 35
mesele 64
mesele bu 28
mesele ne 68
mesele nedir 145
mesele yok 23
mesele bu değil 76
mesele de bu 30
mesele o değil 48