Mız перевод на английский
693,423 параллельный перевод
Yaşam tarzımızı yok etmeyi kafalarına koymuşlar. Bunun için de terörü kullanıyorlar.
They're determined to destroy our way of life, and their weapon of choice is terror.
Adamlarımız sizin ailenizi kurtarmak için canlarını riske attı.
_
Bizim topraklarımızdasınız.
Y-You're on our land.
Takımımız hayvanları iyileştirmeyi başardı... ama bunun çok büyük bir bedeli oldu.
Our team managed to cure the animals, but at a terrible cost.
Bu yüzden Kuzey Amerika'nın... kalanını koruma amacıyla büyük bir bariyer yapıldı. Ama yeni türler ortaya çıkmaya başladı... biz de takımımızı yeniden kurduk.
So a massive barrier was constructed, to protect the rest of North America, but new breeds have started to appear, so we reassembled our team.
Aradığımız kişi bu...
This is who we're looking for...
Doğu Yakası'na olan ilk melez saldırısından bu yana... cevaplarımız değil sorularımız arttı.
More questions than answers at this hour after the first ever hybrid attack on the East Coast.
Hayır. Eğer bunu yaparsak, bizim... melezlerin hangi yöne uçtuğunu bilme şansımız yok.
If we do that, we have no way of knowing which way the hybrids will fly.
Başka bir bataryaya ihtiyacımız var.
We need another battery.
Tamam, bak, burada sadece bir atış şansımız var.
Okay, look, we only get one shot at this. Wind's at 240 knots.
- Kahvaltıda şeker mi? Ve korkarım tüm zamanımız bu kadar... ama gelecek hafta konuşabilecek...
And I'm afraid that's all the time we have, but you'll have plenty of time
Parlak bir şeye ihtiyacımız var.
I need something shiny.
Ne aradığımızı bile bilmiyoruz.
We don't even know what we're looking for.
Bu aradığımız alet olabilir.
Could be the device we're looking for.
Çok fazla zamanımız yok.
We don't have much time.
Evet, kazanan bir arkadaşımız emekli bir Red Sox oyuncusuyla takılsın ve pratik yapsın ve sonra Fenway'de gerçek bir maçta oynasın diye.
Oh, yeah, the winner and a friend get to hang out and practice with retired Red Sox players and then play in a real game, right on the field at Fenway.
Bu ayaklara ihtiyacımız vardı beyler.
Guys, we got to get that leg set.
Kıskançlık yüzünden baban ayağımı kırdı ama balayımız mahvolmadığı gibi bu da mahvolmayacak.
Uh, your father broke my leg out of jealousy, but that didn't ruin our honeymoon, and it's not gonna ruin this.
Başımız belada, beladayım..
We're in trouble. I'm in trouble.
- Bizim ihtiyacımız.
- we need to.
Bence "Bunu bul" diyorsun İhtiyacımız olan şey. "
I think you mean "Find this thing to which we need."
Düşünelim bir hata yapıyoruz Tüm yumurtalarımızı koyarak Bu Yoda sepetinde.
Think we're making a mistake by putting all our eggs in this Yoda basket.
Yoda'mızı bulduk, gördüğümüz gibi görünüyor.
Found our Yoda, looks like we did.
Bu bizim adamımız.
Well, this is our guy.
Onu saklamaktan kurtarmamız lazım.
We just got to draw him out of hiding.
İlk hatırladığımızı hatırla Tucson'da buluştun mu?
Remember when we first met back in Tucson?
Orada bizim şartlarımız var.
It's just that, we have those terms up there.
Okuduğuna eminim, müşterilerimize vurmamız yasak.
Which I'm sure you read. We're not allowed to hit our clients.
Herhangi bir ipucu için ücretsiz hattımız olan 1-800...
For any tips, you can call our toll-free number...
İhtiyacımız olursa bu hafta sizinle irtibata geçeriz.
Yeah. If we need to get a hold of you this week.
Tıpkı simülasyonlarda yaptığımız gibi.
Just when we practiced the simulations.
Tabii ki kaçışımız sırasında maruz kaldığımız teferruatları, hasarları ve sağlık giderlerini hesaba katmamıştım.
Of course, I didn't really factor in for incidentals, and damages, and medical expenses that were incurred during our run.
Kalanlarımız da hemen Lindsey'i bulmalı.
The rest of us need to find Lindsey asap.
Lindsey'i yakaladığımızda ki yakalayacağız, ömür boyu hapis yatacak.
When we get Lindsey, and we will get her, she'll be inside for life.
- Kadınlarınıza ve çocuklarınıza. hiçbir şey yapmadık mı diyeceksiniz? - Çocuklarınızın gözüne bakıp bir şey yapmadık mı diyeceksiniz? - Hayır!
- Do you want to look your wives in the face and tell'em you did nothing?
Benimle gelip adaleti sağlamaya hazır mısınız?
! - Yes! - Are you ready to go and deliver that justice now?
- Konuşmamız lazım.
- We need to talk.
Olmaz kızım.
_
Yardım çağrınızı duyduk.
We heard your distress call.
Siz Bay Duncan mısınız?
_
Umarım gördüğümüzde anlarız.
Hopefully, we'll know it when we see it.
Afedersiniz, sanırım benimkini almışsınız.
Excuse me, I think you've got mine.
Benim suçum değil ki beyzbol zamk kartım zıpladı sadece.
It's not my fault, I'm all hopped up on hard baseball card gum.
Ve herkesin seninle ilgilendiğini görünce sanırım zıvanadan çıktım.
And then when I saw everyone giving you all that attention, I-I guess I kind of lost it.
Evet, güzel yapar mıyız sanıyordum Bu çocuk geri geldiğinde.
Yeah, we thought we'd make it nice for when this kid comes back.
En azından olmamalı mıyız Biraz daha bekle, bekle
Shouldn't we at least wait around, like, a little bit longer?
Ve eğer bir Benji Düğmeleri ise, Umarım acımasız bir doğumdan ölür.
And if it's a Benji Buttons, I hope he dies a brutal birth.
İnsanlar onları kaçırmanız için size para mı ödüyor?
People pay you to kidnap them?
Schwentke'yi konuşacağız ve bunun ne kadar süreceği umurumda bile değil. Bana tam olarak ihtiyacım olan şeyi vereceksin.
And I don't care how long it takes, you're gonna give me exactly what I need.
Bulacağız anladın mı?
We'll find her, ok?
Sanırım 12 saat içinde onlara somut bir vaka sunmalıyız.
I guess we have 12 hours to make an airtight case for you to bring to them.