Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ O ] / Okumak mı

Okumak mı перевод на английский

928 параллельный перевод
Okumak mı?
Books?
Okumak mı istiyorsun?
Do you want to study more?
Neden Parry, bir gün hukuk okumak mı var aklında?
Why, Parry, you have in mind to study law someday?
Nehri okumak mı?
You see that long thing over there, looks kind of like a "V"? - Read the river?
- Okumak mı?
You can read. - Read?
Kitap okumak mı?
Read a book?
Okumak mı?
Reading?
Okumak mı?
to read?
- Okumak mı?
- School?
- Okumak mı?
- Read?
Sanırım artık okumak zorundayım.
I guess I'll have to read it now.
Aşağıya inip, radyoyu açtım. Viskimi doldurdum ve bir kitap aldım. Kitabı okumak için oturduğumda bu kız çıkageldi karşıma.
Came downstairs, turned on the radio, got a nice highball opened a book, sat down to read the book when up popped this little girl.
Tanrı yardımcım olsun, işimi devam ettirebilmek için bu zırvalıkları basmalıyım, ama onları okumak zorunda değilim.
Bless my soul, madam, I've got to publish this bilge in order to stay in business, but I don't have to read it.
Sanırım hepsini okumak zorunda kalacağım.
I suppose I'll have to read all this.
Bunları okumak için uyumadım. Bay Pierce için.
I had to stay up and read those proofs for Mr. Pierce.
- Bunu okumak zorunda mısın?
Do you have to read that stuff'?
İkince kez düşündüm de, sanırım mektupları okumak istiyorum.
On second thought, I think I would like to read those letters.
Tek istediğim ayağımı uzatıp gazetemi okumak.
Leave me alone. All I wanna do is lie around the house and read the paper.
Melankolik durumlarda okunmak üzere kaleme aldığım bir kaç dizeyi okumak isterim
I should like to read some verses composed by myself for use on these melancholy occasions.
- Bir kitabı okumak zorundayım.
- I've got to read a book.
Bu gece bu kitabı okumak zorundayım ama çok yorgunum.
I've gotta read this book tonight and I'm tired.
Bunu kendim okumak isterim ama biraz tedirginim.
I would like to read this by myself, but I'm a little anxious.
Okumak için doğuya gitmeden önce, Bu ülkeyi onunla adım adım dolaştım.
Until I went east to school, I walked every foot of this country with him.
Sanırım Julia'nın kitabını okumak istiyorum.
I think I would like to read Julia's book.
Karl Marx okumak için komünist olmak mı gerekiyor?
Do I have to be a communist to read Karl Marx?
Karalamalarımı okumak için evime zorla girilmesi aklıselimlik göstergesi midir?
Is breaking into my house to read my scribbles an indication of sanity?
Şiir okumak, bu gezide tanrı ve bilim tartışmayacağımıza dair anlaşmamıza uymuyor.
Reciting poetry is against our agreement not to discuss God or science on this trip.
Okumak ve zihnimi geliştirmek için bolca zamanım oldu.
It has given me a great deal of time for reading and improving my mind.
Ve de Agnew'yu okumak üzere vasiyetimi düzenlemesine izin vermekle aptallık yapmışım.
And I was fool enough to let Agnew draw up that blasted will to read,
Bir gün ondan kitabı istedim, çünkü okumak istiyordum. Ama sattığını anladım.
One day I asked to read it and... found out she'd sold it
Ama sadece okumak için kullanıyor sanırım.
He seems to be using it for reading only.
Senin kitaplarından mı, Henry? - Bana biraz okumak ister misin?
YOURS, HENRY?
Cenaze marşımı okumak için can atıyordunuz.
You wanted to sing the funeral march.
Okumak isterseniz, bayım, her şey burada.
It's all here, sir, if you want to read it.
- Okumak lazım.
- Required reading.
Sanırım Poverty Plak için seslendireceğim bir parçayı okumak istiyorum.
I think I'll do... do a tune that I'm going to record for Poverty Records.
Ben sadece onu küçük düşürmeye devam edeceğim, ve aslında ona meydan okumak için bahane bulmuş olacağım.
I'll just keep insulting him, and eventually I'll find a pretext for challenging him to a fight.
Ben kara faresiyim, denizin geminin yanlarına usulca çarpması güzel bir kitap okumak...
I'm a landlubber, you see. And, well, to hear the sea gently slapping the sides of the ship, to be curled up with a good book...
Müziğimiz var, okumak için kitaplarımız var.
We have music, we have books to read.
Sen aklımı okumak istemez miydin?
But don't you wish you could read my mind?
Başka okumak isteyen var mı?
Would anyone else like to read?
Sana, yazdığım bir şeyi okumak istiyorum.
Now I want to read you something I wrote :
Mektupları, özellikle de dış ülkelerle yazışmaları okumak benim görevim.
I'm obliged to read the mail, specially foreign correspondence.
Hep iyi bir kitap okumak istemişimdir.
I'm always meaning to read a good book.
Bugün okumak için çok yorgun olduğumu düşünüyorum.
I think I'm to tired to read tonight.
Gelmişken ona okumak istiyorum.
I want her to read it while I'm here
Ben bir dua okumak istiyorum fakat gerçekten nasıl okuyacağımı bilemiyorum.
I would like to be able to say a... a prayer... but I don't... really know how to say it.
Meydan okumak isteyen var mı?
Anyone else up to the challenge?
Bunu okumak bütün yazımı alacak.
It'll take me all summer to read this.
Tek görebileceğin pis hippiler, okumak istemeyen öğrenciler travestiler, uyuşturucu bağımlıları ve her türlü ayak takımı.
All you see are fiilthy hippies, students who don't want to study... transvestites, drug addicts, trash of all kind.
Hikayeni okumak için zamanımın önemli bir bölümünü harcadım.
I spent a cosiderable amount of time reading the story in your paper.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]