Ona dedim ki перевод на английский
648 параллельный перевод
Peki, bu 90 yaşındaki kadın baş aşağı köpek duruşunda. Ve ona dedim ki "Tamam, sadece içine nefes al."
Yeah, so, this 90-year-old lady was in downward dog, and I said to her, "Okay, just breathe into it."
Ona dedim ki, " Hayatımın ışığı ben de bu dünyada sensiz yaşayamam.
I said to him, " Light of my life, nor can I live without you on this earth.
Dalga geçtiğini anladım ve ona dedim ki :
I see'd he was just a-funning, and so I said to him, I said :
Bende ona dedim ki : "Herşey için sağol ama buraya bunun için gelmedim ben"
I said, "Thanks all the same But that's not why I came"
Şey, ona dedim ki...
Well, so I says to her...
Ona dedim ki : "Doktorla gerçekten evlenmelisiniz."
I told her : "You... you really must marry the doctor..."
Babasıyla görüştüm. Ona dedim ki, "Daisy ile evlenebilir miyim?"
I spoke to her father and asked, "Could I marry Daisy?"
Bu şöför beni yanlış götürüp buraya getirdi, ama ona dedim ki...
This driver took me the wrong way here, but I told him...
Ona dedim ki, " Tatlım, bu ilk görüşte aşk...
I says, " Honey, this is love at first sight...
Francesco istemiyor ama ona dedim ki ;
Francesco didn't want to, but I said :
Sonunda zincirlerimi kırdım ve ona dedim ki...
I'm here at last. I finally decided to break free, but I told her...
Ona dedim ki ; "Ne yaptığının farkında mısın?"
I said, "Do you realise what you're doing?"
Ben de ona dedim ki "Artık orada oturmuyor musun?"
So I said to him, "Don't you live there no more?"
Ona dedim ki, McBride dört tane içki yuvarladığın zaman tam bir baş belası oluyorsun.
I says to him, " McBride, every time you get four drinks under that belt of yours, you become a nuisance.
Böylece ona dedim ki, "Teşekkür ederim ama zamanla uyuşabileceğimizi düşünmek ile aptallık etmişim."
So I said to him, " Thank you. It was foolish of me to think that we could adapt ourselves to each other.
Sonra Gibby geldi ringe, bana sarılıp öptü beni ben de ona dedim ki, "Kendimi nasıl geberttiğimi gördün mü?"
And then after, when Gibby jumps in and grabs me and gives me a kiss I says to him, "You see me, how I flattened myself?"
Elbette, ona dedim ki : "Paggy McFarland, Sarah ´ ın White O ´ Mornin ´ i sattığına beni asla inandıramazsın."
Sure, I said to him " Paggy McFarland, I won't believe that Sarah'd be selling White O'Mornin'".
- Buraya gelmek istiyordu aslında, ama ona dedim ki...
- She wanted to come up, but I told her - - Yes, I know.
Ben de ona dedim ki : " Bay Delassalle'i gördün mü?
So I asked him : " Did you see M. Delassalle?
Ona dedim ki, "Profesör, bu konu müfredatın bir bölümü değil".
I told him - Professore, this isn't part of the syllabus.
- Ona dedim ki "Mary..."
- I said to her "Mary..."
Sonra ona dedim ki...
Then I said to her...
Ona dedim ki "seni adam edeceğim seni ikiye bölmek zorunda kalsam bile."
I said "I'm gonna make a man out of you if I have to break you in two trying'."
Telefonda konuştum ve ona dedim ki -
I spoke to him on the phone, and I said -
Dediğim gibi, ona dedim ki : "Ne olduğunu bilmediğim malları... ... taşıyacağımı sanıyorsan, sana bir sürprizim var."
As I was saying, I says to him, "If you think I'm going to cart goods which I know nothing about, you've got another thing coming."
Ona dedim ki, " Sevgili Hemingway, seni severim.
I said to him, " My dear Hemingway, I like you.
Ona dedim ki, pencereye doğru git... sonrada dışarı bakacağınız kesinmiş gibi beni izle.
I told her to go over to the window... then you'd be bound to look out and see me.
Ama ona dedim ki " Anne, bak.
But I said to her " Ma, look.
Ona dedim ki "Poker oyuncusu olduğunu mu sanıyorsun"
I say to him, " You think you're a poker player?
Ve ona dedim ki " Sana tavsiyem, tüm içtenliğimle :
So I says to him " My advice to you, from the bottom of the heart :
Trafikte sıkıştım. Ben de ona dedim ki "Bana bir iyilik yap."
So I says to him, " Do me a favor.
Ben de ona dedim ki, "Bir dahaki izinde Londra'ya gidelim."
So I said to him, "Let's go to London next leave."
" Ona dedim ki :'Başardın Başardın, başardın'
" I said to him :'You did it You did it, you did it
- Ben de ona dedim ki...
- What I say is live...
Frankie ikincide pes etti... çünkü ona dedim ki...
- Frankie dropped him in the second... - because I said, "Hey..."
Ona dedim ki "Senin için kendimi temiz tutacağım."
I said, "I'll always keep myself clean for you."
Şey, ona dedim ki :
Well, I told her :
Ona dedim ki : " Bayan Lautmann, dikkat edin!
I told her, I said : " Mrs. Lautmann, watch it!
Ve sonra ona dedim ki,
And so I said to her,
Zar zor gördüm, ona dedim ki -
I hardly saw him, I told him...
... Ağzıma sıçacaktı, ona dedim ki " Doktor, bana göre, uh!
... It was going to kick my balls, I told him " Doctor... I'd much prefer, uh!
Ben de ona dedim ki : "Hayır, gerizekalı. Sıçıyorum."
"You fool, I'm shitting," I said.
Dedim ki ona : "Herşey için sağol ama buraya bunun için gelmedim ben"
I said, "Thanks all the same But that's not why I came"
Derken bir süre sonra dışarı çıktı ve birine telefon etmek istediğini söyledi... Fakat ona : "Telefonum yok ki şayet almaya gücüm yetseydi bile... çözdüğünden fazla sorun getiriyor diye almazdım" dedim.
And after a while he comes out and says he wants to telephone somebody... but I said : "I wouldn't even have a phone if I could afford one... because it is more trouble than it's worth."
Dedim ki, bir daha ona yaklaşırsa, onu...
He said that if he returned to approach, I...
Bu nedenle ona mektup yazdım, ve dedim ki, Helen'e boşanma izni verirse, büyük bir para anlaşması yapabiliriz.
So I wrote him, and said I'd make a big cash settlement if he'd give Helen a divorce.
Ona sordum. Dedim ki : "Böyle zor bir işe neden giriştin?"
why'd you get in such a fix?
Durdum ve ona baktım. Sonra Françoise'ya dedim ki : "Bu o."
Ι stopped and Ιooked at him and said to Francoise, "Ιt's him".
Brakovitch düştü ve ona dönüp dedim ki...
Brakovitch falls, so I say...
Ona şöyle dedim : " Diyelim ki parlamentodan bir kanun geçti.
I said to him, " Supposing there were an act of parliament...
Dedim ki : " Tanrım, lütfen ona bir şey olmasına izin verme.
I said, " God, please, dear God, don't let anything happen to her