Ona göstereceğim перевод на английский
391 параллельный перевод
Ona göstereceğim!
I'll show him!
Gerçekten canavar! Ona göstereceğim.
Monster, indeed!
- Yardıma ihtiyacınız var mı? Ona göstereceğim.
- You want any help there?
Ama bir gün kendimi ona göstereceğim.
But one day, I'll prove myself
Ona göstereceğim.
I'll show him.
Kızımın onurunu iki paralık etmeyi ona göstereceğim.
I'll show him for insulting my daughter.
Bunları ona göstereceğim.
I'm going to show them to him.
Tiko bize yol gösterecek ben de ona göstereceğim
Tiko will guide us and I will guide him
Ona göstereceğim.
I'll show her.
Yarın, mezarı kapatacak mekanizmayı ona göstereceğim.
Tomorrow, I'm to show him the device for sealing the tomb.
Alec'i ne kadar sağlam olduğuna inandırmak istiyorsun, zayıf yanlarını ona göstereceğim.
You got Alec believing you're a plaster : Well, I'll show him the cracks in you.
Benim nerede hata yaptığımı ona göstereceğim.
I'll show him what I did wrong.
Ona göstereceğim.
- Just to show him.
Ona göstereceğim!
I'll show her!
Ben ona göstereceğim izin gününü!
I'll give him a goddamn day off!
Hırsızları korumak ne demek ona göstereceğim!
I'll show him how to cover up thieves!
Biz annemin evine bakacağız, ona etrafı göstereceğim ardından ne yapılması gerektiğine bakacağız.
We're just going to pop into Mom's house, and I'm going to show her around so I can see if there's, uh... oh, what needs to be done.
Sana söyleyeyim yine o adamsa, gününü göstereceğim ona.
Well, I'll tell you, if it's that man again, I'll show him.
Hiç bırakmamış. Ona gününü göstereceğim.
Been working with them all the way, and I'm gonna pay him off.
- Ona gününü göstereceğim!
- Well, I'll show him!
Nasıl vurulduğunu göstereceğim ona.
I'll show her how to boot it.
Elime geçirdiğimde, ona gününü göstereceğim.
When I get him, I'm going to lean on him heavy.
Bu röntgen filmlerini göstereceğim ona.
No. I'll show him these X-rays.
O bana röportaj verecek, ben de ona golf vuruşu yapmayı göstereceğim.
He's gonna give me an interview, and I'm gonna show him how to shoot a game of golf.
- Ona bir söz verdim. Senin ne üçkağıtçı paragöz biri olduğunu göstereceğim.
- I have her word I can show you up for the puny, money-loving red-eye you be.
Ona gününü göstereceğim.
All right. I'll throw the book at him.
Ona Amerika vizemi göstereceğim.
I'll show him my US visa.
Ona Pulver'ı tamamen yanlış anladığını göstereceğim.
I'm gonna show him that he's got old Pulver figured out all wrong!
Yalan mı değil mi göstereceğim ona.
I'll show her whether it's a lie or not.
- Eşekarısı nasıl sokarmış göstereceğim ona!
- I'll show him the wasp's sting!
"Bir erkeğin neler yapabileceğini ve ne kadar dayanıklı olduğunu göstereceğim ona." diye düşündü.
"I will show him what a man can do and what a man endures," he thought.
Ona ateşle barut yan yana gelince neler olacağını göstereceğim.
I'll show her what forging can be done when fire fights fire!
Ona bu mektubu göstereceğim.
I'll show him the letter.
Ona ne yaptığını sana göstereceğim.
I'll show you what they did to him.
- Ona gününü göstereceğim- -
- I'll teach him to fool with my...
- Ona gününü göstereceğim.
- Quit butting in, Birnbaum.
Ona, Marslı neymiş göstereceğim.
I'll give them Martians.
Ona bunu göstereceğim.
And I'm gonna show him this.
Ona gününü göstereceğim.
I'll teach him a lesson.
Şimdi size onun kendi boyutunu ve ağırlığını ona karşı nasıl kullanılabileceğini göstereceğim.
But you'll note how his own size and weight can be used against him.
Ona öğreteceğim, öğreteceğim, gününü göstereceğim..
I'll teach her, teach her, teach her...
Ona göstereceğim.
I'll show it to him.
- Ona gününü göstereceğim.
- Is my problem!
Ona bir şey göstereceğim.
I want to show him somethin'.
Ona gününü göstereceğim.
I'm gonna kick his ass.
Ona tacı kimin taktığını göstereceğim!
I'll show him who wears the crown!
Göstereceğim ona.
He'll get his.
Göstereceğim ona!
You're gonna get it!
Ve ben ona dünyada tatlı şeylerin de olacağını göstereceğim.
And I'm gonna show her life on Earth can be sweet
Seninkine yakın olan büyük evi göstereceğim ona.
I'm going to show him the big house, near your place.
Ona bakman için en iyi yolu sana göstereceğim.
I'll show you the best way to take care of it