Onu yakaladılar перевод на английский
328 параллельный перевод
Onu yakaladılar efendim ve hayatı tehlikede.
They've got him, sir, and he's in danger.
Onu yakaladılar mı?
They arrested him?
Ama yanlış isimle imzaladı ve şimdi onu yakaladılar. Biz de hapı yutmuş durumdayız.
But then he signed the wrong name and now they've got him and we're in the soup.
Onu yakaladılar.
They got her.
Onu yakaladılar.
They got him.
Onu yakaladılar. Aradıkları adamı yakaladılar.
They arrested the man who sought.
Sence onu yakaladılar mı?
You think they got him? I only hope he's dead.
Onu yakaladılar.
They picked her up.
Onu yakaladılar ve acımasızca sorguya çektiler.
They arrested him and grilled him mercilessly.
Onu yakaladılar.
And they overtook him.
Onu yakaladılar
They took her
Sanırım onu yakaladılar.
Press on. Well, I guess they got him.
Onu yakaladılar.
They shot him down.
- Onu yakaladılar.
- They got him.
Onu yakaladılar!
They got him!
- Evet, onu yakaladılar.
- Yes, they've got him.
Onu yakaladılar mı?
Did they get him?
Geldiler ve onu yakaladılar.
They came and get him.
Onu yakaladılar.
They caught him, then.
Babam bankayı soymaya çalışmıştı, ama onu yakaladılar.
He tried to rob the bank, but they caught him.
- Sence onu yakaladılar mı?
- Think they got to her?
Onu yakaladılar.
They've got him.
Onu yakaladılar!
They've got it!
Ama onu yakaladılar.
But they catched him.
Onu yakaladılar ve astılar.
They catched him and they hanged him.
Ama onu yakaladılar ve vurdular.
But they caught him and they shot him.
Onu yakaladılar.
They've got her.
- Onu yakaladılar mı?
Have they caught it?
Hayır, onu yakaladılar!
No, they've got him!
ve onu yakaladılar...
they caught him.
Tut ki yakaladılar onu getirirler buraya, vururlar ayağına prangayı, tıkarlar kodese.
Supposin they catch him. They'll bring him back, strap him down, then lock him up in a cage...
- Onu yeniden yakaladılar.
- They caught him again.
Onu iki yıl önce Şeytan Adasından kaçmağa çalışırken yakaladılar.
Why they got him two years ago trying to escape from Devil's Island.
Biraz önce onu Blue Dahlia'da yakaladılar.
They caught up with him at the Blue Dahlia a little while ago.
Onu nasıl yakaladılar?
How did they catch him?
Yakaladılar mı onu?
Have they taken him away already?
Bir ata doping yaparken yakaladılar onu.
They caught him doping'a horse.
Araplar onu yakaladı ve konuşturmak için işkence yaptılar.
The Arabs captured her and they tortured her to find out things from her.
- Bu Ian, kesin yakaladılar onu.
They've caught him.
Soytarılar onu göbeğinin ve bacaklarının arasından yakaladılar.
The Jesters grabbed him between his navel and his knees.
- Bizi yakaladılar ve onu atlara bağladılar
They caught us and tied him to the horses.
Bu fanatik hırsızlar, Mao Tse-Tung denen kişi liderliğinde, Bayan Johnson'ı kısa ama ölümcül bir an için savunmasız yakaladılar ve onu ortadan kaldırdılar. Evet.
Yes, these fanatical fiends- -
Yakaladılar onu.
They got him now.
Kaçmasına izin vermektense onu öldürmeliydim ama fırsatını bulamadan beni yakaladılar.
I was supposed to kill him rather than let him get away, but they were on to me before I had a chance.
Bir tane yakaladılar ; ama onu yakalamadılar.
They caught a shark, not the shark.
Onu üç gün önce yakaladılar. Asıldı.
They caught him three days ago.
Orada, avcılar onu yakaladı ve köle yaptılar.
There, slavers catch him and they sold him into slavery.
Saatte 50 mil yaptığını tespit ettikleri için onu aşırı hızdan yakaladılar.
Once they picked her up for speeding. They clocked her doing 50. All right, but in our garage?
Janet ile şu köşede tanıştılar, şurada tam da önümde ona evlenme teklif etti burada evlendiler, piyanonun yanında ilk kavgalarını ettiler kız onu bilardo odasında başka bir kadınla yakaladı, koridorda silahla vurup öldürdü.
He met Janet in that corner, proposed to her here, right in front of me, they married there, had their first fight by the piano, she caught him in the poolroom with a woman, shot him dead in the alley.
Yakaladılar mı onu?
Did they get this guy?
- Helikopterler geldiği sırada uçağını göle indirmek üzeriydi böylece onu da yakaladılar. Peki ya alıcı?
That's great!