Saat 18 перевод на английский
861 параллельный перевод
Raporu saat 18 : 00'de vermem gerektiğini biliyorum.
I know I was supposed to have the report at 6 : 00.
Şimdi, o saat 18 : 00'dan önce boğulmuş olsa gerek, hatta belki 17 : 00'ten önce, aksi takdirde o kadar kuru olmuş olamazdı.
Now, she had to have drowned before 6 : 00 maybe even before 5 : 00, otherwise it wouldn't have been that dry.
Saat 18 : 15.
It's 6 : 15 now.
Saat 18 : 30'u çoktan geçti, ama Warren hala aramadı.
It's way after 6 : 30, and Warren hasn't called yet.
Şu anda saat 18.47. 18.54'te saldırın.
It's now 6 : 47 p.m. We'll give them the works at 6 : 54 p.m.
Beni saat 18 : 00'de arayacak.
She's to call me at 6 p.m. with instructions.
" saat 18.00'den sonra sokakta veya semtlerinin dışında görülenler...
" Any persons on the street or outside their quarters after 6 : 00 p.m...
Saat 18 : 00 gibi dört tanesini yapabilirim efendim.
We can move the first four at about 1800, sir.
Saat 18.00'da Seoul'e uçacaksın.
Colonel, you're scheduled to fly out to Seoul at 1800 hours.
Şu anda saat 18 : 50.
It's 6 : 50.
- Saat 18 : 00'de.
6 : 00.
Saat 18 : 00'de.
6 : 00.
Senin dairende olduğumu söylemen gerekiyor. Saat 18 : 00'den gece yarısından sonraya kadar.
You've got to say I was in your apartment from 6 : 00 until after midnight.
Saat 18 : 45.
It's quarter to seven.
Saat 18.30 da banyoyu boşaltmanız gerekiyordu.
You are scheduled to evacuate the ablutions at 1830.
Yarın saat 18 : 00 e kadar başarmalısınız.
Tomorrow you are required to insist on until six p.m.
Yarın saat 18 : 00 e kadar!
Insist on until six p.m. tomorrow
243. Tümen komutanı saat 18 : 00'da Rennes'e doğru yola çıktı.
The commander of the 243rd left for Rennes at 1 800 hours.
22 Ekim 1860 tarihinde, Donnafugata'da saat 18 : 00'da Belediye Seçim Komitesi, bu kentin seçmenlerinin yaptığı halk oylamasının oylarını incelemek için bir araya geldi.
On October 22nd, 1860, in Donnafugata, at 6 : 00 p.m., the Municipal Election Committee met to examine the votes cast by plebiscite by the population of this town.
Saat 18.30'da, Piazza Plebiscito'da, Komünist Parti adına...
At 6.30 p.m., in the Piazza Plebiscito, on behalf of the Communist Party...
Kaptan Finlander saat 18 : 00'de ona rapor vermenizi istiyor.
Oh, Captain Finlander requests that you report to him at 1800 hours.
Andres, perşembe akşamı saat 18 : 00'de Botanik Bahçeleri'ne gelmemişti.
Thursday evening at 6 : 00 p.m... Andres did not show up at the Botanical Gardens.
Arama çalışmaları 3 saat 18 dakikadır devam etmekte.
Search now in progress for three hours, 18 minutes.
Yolculuğumuzu planlandığımız gibi 4 saat 18 dakikada tamamlayacağız.
We expect to make our flight today in four hours and eighteen minutes.
Baylar, buraya gelin. NATO'nun Gizli ödeneklerini taşıyan bu Tren... Yarın, Yani 16 Temmuz Günü, Saat 18 : 56'da "Gare du Nord" istasyonundan hareket edecek.
In conclusion, gentlemen, the special train containing NATO funds will leave tomorrow, July 16 from the Gare du Nord at 18.56 and follow this itinerary to Brussels.
18 saat önce Ajanlık, onun Yunnan ilindeki gizli bir çalışma kampından alınması için bir ekip gönderdi.
Eighteen hours ago, the Agency sent an undercover team to extract her from a labor camp in the Yunnan province.
Eve geldik, eve geldik bazılarımız yok bazılarımız kayıp ama bizler dostuz kanımız toprağa birlikte aktı birgün, birgün tekrar kavuşacağız Veda ve sonra 7 Kasım 1936'da sabah saat altıya çeyrek kala 18 yıl sonra, bizim taraftan 500 tane Alman Madrid sokaklarında yolumuzdaki faşist domuzlarla savaşmak için Manzanares Nehri Boyunca yürüyorlar.
[Singing] We come home, we come home some of us are gone some of us are lost but we are friends our blood is on the earth together someday, someday we shall meet again farewell and then at quarter to 6 in the morning on november 7th, 1936 18 years later, 500 of us Germans were walking through the Madrid streets on our way to fight the fascist swine along the Manzanares river.
- Saat daha 17 : 25, 18 : 25 değil.
- It's only 5 : 25, not 6 : 25.
Ekibimizin yorulmak nedir bilmez üyesi, günde 18 saat çalışıyor.
He's a tireless member of our ground crew, often working 18 hours a day.
Günde 18 saat çalıştım, 24 saat yalnız kaldım.
Working 18 hours a day and being lonely 24.
Evet, günde 16, 18 saat çalışarak bunu hak ediyoruz.
Yeah, it's coming to us working 16, 18 hours a day like we do.
Bu kafayı alıp temiz beyaz beze sararız, sonra da çadır beziyle sımsıkı bağlarız sonra sıcak kömürler ve çalılarla dolu bir çukurda 18 saat bekletiriz.
We take it and wrap it in clean white cloth and then wrap it tight in canvas... and put it down in a pit of hot mesquite coals for 18 hours.
Ve bu sabah, kabaca 18 saat sonra, görüşünüzü değiştirmeniz için bir nedeniniz oldu mu?
And this morning, roughly 18 hours later, have you had any reason to alter your opinion?
Saat şu anda 18 : 00.
It's 1800 hours.
Saat 2 : 18 treniyle Hiroshima'ya geliyorum. Baban.
Arriving Hiroshima 2 : 18 p.m., Father.
Fakat buna rağmen, 18'i sabahı saat tam olarak 10'da son derece canlı bir şekilde ortaya çıkacak.
"but she's nevertheless going to appear very much alive " on the morning of the 18th at 10 : 00 a.m. Exactly. "
Saat neredeyse 18 : 00.
Uh, it's almost 6 : 00.
Saat tam 18.31.
It's 1831 hours.
- Saat kaç, Mag, 18.15 mi?
- What's that clock say, Mag, 6 : 15?
Tam 20 gün 18 saat oldu.
Now it's been 20 days and 18 hours.
17 : 30 - 18 : 30 arası - bir saat...
Seventeen thirty to 1830, that's hours.
- Su altındaki vakti : 18 saat.
- Submerged time : 18 hours.
Saat 18.00'de.
Early, sir. 1800.
18 saat boyunca hareketsiz kaldık.
We've been here, held motionless, for 18 hours.
- Saat altıda, raporunuzu verin.
- Report back 18.00 hours today.
18 Kasım 1727, saat 2 : 00.
November 18th, 1727, 2 : 00.
Bir zamanlar Hindiçin'de su dolu bir çukur içinde 18 saat kalmıştım.
Once in Indochina I spent 18 hours in a hole full of water.
Bir adam tanımıştım, su dolu bir çukurda kalmış Hindiçin'de. 18 saat, tek başına.
I knew someone who was trapped in a hole full of water in Indochina for eighteen hours.
Bir bakayım şuna. Saat 6'da - Oda 18. 6 : 15...
Let me see it 6 o'clock - room 18. 6 : 15...
18 Square d'Anvers'de bir buçuk saat yere kadar takip ettim onu.
Mrs Tabard, who never gets up before 11... went out at 8 : 15 I followed her to 18 Square d'Anvers... where she stayed an hour and a half
- 18 saat ve 12 dakika.
Eighteen hours and 12 minutes.
1800 21
18 00 22
18 yaşında 24
saat 16 49
saat 15 32
saat 12 139
saat kaç 1021
saat 6 229
saat 23 33
saat 4 173
18 00 22
18 yaşında 24
saat 16 49
saat 15 32
saat 12 139
saat kaç 1021
saat 6 229
saat 23 33
saat 4 173
saat 1 132
saat 5 177
saat 9 217
saat 2 157
saat 20 32
saat 8 244
saat 22 41
saat 10 325
saat 21 38
saat 13 39
saat 5 177
saat 9 217
saat 2 157
saat 20 32
saat 8 244
saat 22 41
saat 10 325
saat 21 38
saat 13 39
saat 07 28
saat 3 195
saat 17 40
saat 19 45
saat 11 234
saat kaçta 135
saat 7 206
saat 14 39
saat 06 26
saat geç oldu 36
saat 3 195
saat 17 40
saat 19 45
saat 11 234
saat kaçta 135
saat 7 206
saat 14 39
saat 06 26
saat geç oldu 36