Sahtekarlık перевод на английский
724 параллельный перевод
Sahtekarlık bu!
That's criminal.
Siz sahtekarlık yapıyorsunuz!
You're nothing but two cardsharps.
Hem prenses hangi konuda sahtekarlık yaptı da bu kadar üzülüyorsun?
And in what way is the princess a sham, if it's not troubling you too much?
İşin içinde sahtekarlık olmadığı sürece tabii ki.
Yeah, I know. It's your column, isn't it?
Ama bir asker ve korkak olmak, sahtekarlık yaparak... yaşamları size bağlı olan kişilere karşı tehdit oluşturmaktır.
But to be a soldier and a coward is to be an impostor... a menace to the men whose lives are in your hands.
Sahtekarlık değil mi bu?
It's kind of cheating, isn't it?
Sahtekarlık mı?
Cheating?
Demek sahtekarlık yapıyorsun.
Then you cheat, son of a burnt father.
Akıl almaz bir sahtekarlık.
Preposterous fake.
Vazo konusunda son derece üzgünüm fakat, fakat gerçekten efendim, satıcınız çok açık bir sahtekarlık girişiminde bulunarak suç işliyor.
I'm most frightfully sorry about the vase but, but really sir you're clerk is guilty of attempting the most obvious fraud.
Doğallığın sahte, bu, bildiğim en sinir bozucu sahtekarlık.
Being natural is simply a pose - the most irritating pose i know.
Bu sahtekarlık.
It's dishonest, that's what it is.
Babam, kimseye zararı dokunmazsa, sahtekarlık olmayacağını söylüyor.
Papa says if it doesn't hurt anybody, it's not dishonest in your heart.
Sahtekarlık, soygun ve aldatmak amacıyla komplodan tutuklatın.
Arrest them at once for conspiracy to defraud, to rob us, to cheat us.
- Sahtekarlık, küçük hırsızlıklar.
- Embezzlement, fraud, petty thefts.
Bu sahtekarlık halka bir hakaretir.
This fraud is an insult to the whole country.
- Ve ayrıca sahtekarlık.
- Not only that, it's dishonest.
Bu çeşme sahtekarlık.
That fountain is a fraud.
Peki, Barney... Bu sahtekarlık.
Well, Barney... it's dishonest.
Beyler, bu Loca'da bir sahtekarlık işlendi, Utanmazca bir sahtekarlık.
Gentlemen, a fraud has been perpetrated on this Lodge, a bare-faced fraud.
Başından beri bunun bir sahtekarlık olduğunu ona söyledim.
From the start I told him it was a racket.
Elimde bir polis raporu var. Bu polis raporu o yılın Mayıs ayında Miles John Farnham adında birinin sahtekarlık ve görevi kötüye kullanma iddianamesi ile ilgili.
I have here a police report of an indictment against a Miles John Farnham in May of that year on charges of fraud and malpractice.
Ticari sahtekarlık yapmışım.
They said I misrepresented...
Üzgünüm, ama sahtekarlık... benim her zaman yüzümü kızartıyor.
I'm sorry, but... dishonesty always makes me see red.
Sahtekarlık.
False pretenses.
Genç polis sahtekarlık yapar, pezo olur ve sonunda cinayet işler.
Policeman turns dishonest, becomes a mac and finally winds up as a murderer.
Bir parça sahtekarlık, başka bir parça sahtekarlığa yol açar.
I suppose a certain amount of dishonesty... is bound to beget a certain amount of dishonesty.
Açık söyleyeyim cehaletten de olsa, siz bir sahtekarlık yaptınız.
From a legal point of view even without knowing...
Ölmek üzere olduğumdan sahtekarlık yaptığım doğru değil.
It wasn't true I was about to die.
Bu sahtekarlık için bağışın artmasını sağlayacak değilim.
I don't raise money under false pretenses.
- Boşuna konuşma.Bir sahtekarlık olduğunu biliyorum.
- So don't snow me. I know it's a fraud.
Konu doğaüstü olunca sahtekarlık yapamam.
I don't like being dishonest about the supernatural.
Bu sahtekarlık yuvasını o cezalandırır.
He will punish home this cave of cousinage!
Diğeri ise sahtekarlık.
The other is dishonesty.
Sahtekarlık mı?
Dishonesty?
Sahtekarlık, onlara karşı koymak için elimizdeki en güçlü silah.
Jamming's our most important way of fighting back.
Burada sahtekarlık yapabileceğini sanma.
Don't calculate that you can con your way in here.
- Sahtekarlık, Murray.
- It's dishonest, Murray.
Latin Amerikalıların tümü her türlü ayrımcılığa maruz kalıyor. Evrensel olduğu iddia edilen bu yeni sahtekarlık oyunu içinde eziliyorlar, geri çevriliyorlar, göz ardı ediliyorlar ve yabancı muamelesi görüyorlar.
Latin Americans are all discriminated against, oppressed, rejected, ignored, outsiders within that new scam pretending to be universal :
Sahtekarlık olmadığını nereden bileceğim?
- How do I know this isn't a scam?
Sahtekarlık demişken acaba el yazım hala eskisi gibi mi?
´ Talking of forgery, is my handwriting still the same?
Daha önce hiç böyle bir sahtekarlık yapmadın... ve altmışına dayandın. Bırakacağız bu işi diyorum.
You've never done a dishonest thing ever, and you're pushing 60.
Sahtekarlık yapmayacağız.
And we won't be hypocrites.
Pek çok sahtekarlık yaptın.
You committed many forgeries.
İlk haberimiz : Hükümet, Fielding Mellish'i hükümeti yıkmak amacıyla..... sahtekarlık yapmakla yargılayacak.
Top stories - the government brings charges against Fielding Mellish as a subversive imposter.
Sam Marcos Devlet Başkanı Fielding Mellish sahtekarlıktan yargılanacak. Mellish, isyana teşvik, hükümeti devirmeye yönelik komplo ve..... resmi protokole karşı "kasık" kelimesini kullanmakla suçlanıyor.
Fielding Mellish, the President of San Marcos, goes on trial for fraud, inciting to riot, conspiracy to overthrow the government and using the word "thighs" in mixed company.
Sahtekarlık yapacaksanız bunun hiç anlamı kalmıyor.
Oh, honestly It's absolutely pointless Trying to do this if you're going to cheat.
Sahtekarlık öbür dünyadır.
Phoniness is the hereafter.
Tamam, bu makalenin bugün de karşılaşabileceğimiz... sahtekarlık durumuyla ilgi çekici bır ilişkisi var.
Maybe you need somebody to hold your hand. Okay, this article has a very interesting relationship... to the statute of frauds... which I thought we should get into today.
Tamam, sahtekarlık vakası 1677'de oldu.
Okay, the statute of frauds was passed in 1677.
Sahtekarlık mı?
Fake?