Saçma mı перевод на английский
2,799 параллельный перевод
Saçma sapan bir şey yapma, tamam mı küçük kardeşim?
No bullshit, little brother, OK?
Saçma sapan şeyler söylemeye başladım.
I started saying all kinds of crazy stuff.
Saçma bir açlık yarışması mıydı?
What is this, some kind of lame-ass hunger contest?
Saçma bi senaryo yazma olayının ortasındayım ve kızım sikik erkek arkadaşı yüzünden perişan halde ve bunların hepsi benim suçum olabilir.
I'm in the middle of this wacky screenwriting gig and my daughter's all distraught about her asshole boyfriend and that might be all my fault.
Saçma gelebilir, ama o gece onunla birlikte kalıp kalamayacağımı sordu.
Asked me if I would maybe stay with her at night.
Bir sürü arkadaşım okulunu bitirip saçma sapan işlerde tutunup çok para kazandı ama...
Yeah, like, I have all these friends that, that finished school and they worked their way to these crazy jobs and make all this money, right? But...
- İnanılmaz, çok saçma. - Tanrım!
Amazing, that's crazy.
Ben buyum, ben ve bütün bu şiirler, ve eğer yazdıklarımın saçma olduğunu düşünüyorsan istediğin zaman çekip gitmeye hakkın var!
I am this, me and all those poems, and if you think that everything I write is ridiculous you have the right to go away if you want!
Mike, ben... saçma konuştuğumun farkındayım çünkü...
Mike, I... I know I sound ridiculous'cause you hear...
Ailemin dikkatini çekebilmek için kıyafet tasarlamak zorunda olmam ne kadar saçma farkında mısın?
Do you understand how ridiculous it is that I have to make clothes to get my parents'attention?
Ve hapse düştüm, serbest bırakıldım, saçma sapan bir kalp nakli geçirdim, sonra bir kitap yazdım, kendi kişisel gelişim şovumu hazırladım, edindiğim servetten vazgeçtim, ücradaki bir restorana yerleştim, ve sonra da orayı yaktım, ardından da 65,000 dolarlık sigortamı aldım, oğlumu aradan çıkartıp onun ailesiyle yaşamaya başladım, yani benden nefret eden kişilerle.
then write a book, start my own motivational talk show, give up my newfound fortune, and move to a remote diner just so I could burn it down and collect the $ 65,000 insurance policy, then get rid of my son, and move in with his family, who hates me.
Saçma bir şey yapmayacağım.
I won't do anything stupid.
Saçma sapan bir şey yapmayacağım, tamam mı?
I won't do anything stupid, OK?
Hayır, saçma bir şey yapmayacağım diye hayatının üzerine yemin etmiştim.
I swore on your life I wouldn't do anything stupid. This isn't stupid.
Yaptığımız saçma değil. İşin aslını bilmiyorsun.
You don't know the facts.
O Saçma Sapan Birşeyler Mırıldanıyor, Nörolog Bile Yıllardır Böyle Birşey Görmediğini Söyledi.
She can't stop mumbling nonsense and even the neurologist said he'd never seen anything like it in all his years.
Ben sana böyle saçma sapan şeyler almadım.
I didn't buy you useless crap.
Bunun ne kadar saçma olduğunun farkında mısın?
You hear how ridiculous that sounds?
Saçma sapan konuşmayalım.
We're Jews.
Böyle saçma suçlamalara vakit harcayamam.
I'm not going to dignify this preposterous charge.
Avery Willard'la Jack Smith aracılığıyla tanışmıştım. Jack Smith saçma sapan bir film çektiği her an Avery de yanında olurdu. Seni görseydi kesin derdi ki "Yönetmensen onla kesin tanış."
I met Avery Willard through Jack Smith - if Jack Smith was doing some sort of ridiculous filming he would be there, and then he would tell you about it, and he'd say, " Oh, you're a filmmaker,
Eğer söyledikleri saçma sapan şeylerse, onu kodese tıkarım.
If what she's saying is crazy, then I'll lock her up.
Bak, şu anda hayatımın karmaşık bir dönemindeyim, ve, biliyorum saçma geliyor.
Look, I'm at a bit of a crossroads in my life, and, uh, I know it sounds flaky.
- Sen sadece yardım etmeye çalışıyordun. Elbette kendi saçma yöntemlerinle.
You were just trying to help in your own really messed up way.
Biraz Saçma'layacağım.
I'm going to Fudge.
- Çok saçma. Sonuna kadar arkandayım.
It's ridiculous, and I support you fully.
Tanrım, çok saçma, değil mi?
God, this is ridiculous, though, isn't it?
Hiç bu kadar saçma bir şey duymamıştım.
I never heard of anything so unwise.
Kulağa saçma geldiklerinin farkındayım ama önemliler.
I know they sound goofy, but they're important,
Benim zampara olduğum gibi saçma bir fikre kapılmış.
Somehow she got the crazy idea that I'm a player.
Saçma olduğunun farkındayım.
He's someone I met and we swapped places because of the way we looked, and I know that sounds absurd.
Bunun çok saçma olduğunun farkındayım ama kalp krizi geçirdikten sonra bile içmeyi bırakamadım.
I know it's ridiculous, but... Just haven't been able to quit, even after the heart attack.
Sizin şu saçma sapan aşkınıza daha fazla katlanamayacağım.
I can't take any more of your lovesick drivel.
Ama işe yaramaz ve ezik durumuna düşünce bir de bu saçma tekerlekli sandalyeye tıkılıp kalınca senin neler hissettiğini anladım.
But... Being useless and unpopular and stuck in that God-awful wheelchair made me realize what you go through every day of your life.
Harika pirzola menüleri var gibi duruyor,... ama sipariş vermeden önce saçma sapan anlaşmalarla birbirimizi sıkıp sıkmayacağımızı öğrenmem lazım aksi takdirde hiç sipariş vermeden kalkalım.
Looks like they do a mighty fine plate of ribs, but before we do any ordering, I'd like to know if you're going to offend us with some chickenshit deal that means we have to leave before the food comes.
Amy, yapma ama. Kariyerini düşün. Felsefe akımına katılmak veya... boynuna saçma sapan bir dövme yaptırmak gibi bir şey bu.
Amy, come on, career-wise, that's like joining Scientology or getting a fucking neck tattoo.
Ne kadar saçma olduğunun farkında mısın?
Do you know how dumb that story sounds?
B.M., saçma sapan ordusu olan işe yaramaz bir organizasyon.
The U.N. is a useless organization, with a ridiculous army.
Kasabamız hakkında bilmeniz gereken bir şey varsa o da saçma akımların başkenti olmasıdır.
Well known fact about the town I'm living, Chatswin is the silly trend capital of the world.
Çok saçma. Tüm çalışmayı neredeyse bedavaya yaptık ve şimdi de soru sormaya bile hakkımız yok.
We did all that work for free, basically, and we have no right to even ask a question.
Bu konuşmayacağım saçma bir fikir çünkü çok saçma.
It is a crazy idea that I am not talking about - because it's crazy. - It's not crazy.
Yani, ben takip etmiyorum ama, seni tanıdığımdan beri, çıktıklarının hepsi böyle gereksiz ve saçma kadınlardı.
You know, not that I'm keeping track, but since I've known you, you've dated nothing but these insubstantial flaky crazies.
Ama karşılığında söz veriyorum ki yeni evinizdeki mutluluğunuza zarar vermeden önce Edwin Drood'la aranızdaki bu saçma tartışmanın son bulması için size yardım etmenin bir yolunu bulacağım.
But in return, I promise I will find a way to help you bury this foolish argument with Edwin Drood before it ruins your happiness in your new home. For me.
Bir şansımız var Ve bu çok saçma olur.
We have a chance. And this is ridiculous.
Bu çok saçma, sadece işiyordum anasını satayım.
This is ridiculous. I was only taking a piss, for Christ's sake.
Arkadaşça... Saçma tamam mı?
Friendly is... insane, okay?
Paskalya yumurtası avımızı saçma bir hikaye yüzünden iptal etmeyeceğiz!
We are not canceling our easter egg hunt because of some wild story!
Hepinizin saçma sapan lakapları var mı?
Do you guys all have goofy nicknames?
Her yıl, bize yapacağımız saçma sapan şeyleri söyletiyorsun ve hiç birimiz asla yapmıyoruz.
Every year, you make us say all this stupid stuff we're gonna do, and none of us ever do it.
Ve bu kesinlikle saçma
Yeah, hey, at least I'm coming up with ideas here.
27 gündür temizim Biliyorum saçma geliyor
I'm 27 days clean. [Laughs] I know, it doesn't... I know that doesn't seem like much,