Sen var ya перевод на английский
578 параллельный перевод
Sen var ya, gördüğüm en pislik herifsin!
You're the filthiest scum I've ever seen!
Sen var ya sen...
And you, you...
Sen var ya salaksın!
You're a fool!
Sen var ya sen.
You're the limits.
Oh, sen var ya...
Oh, you are..
Kızım sen var ya, tüm insanlık tarihinde kendi beynini başarıyla yıkayan ilk insansın.
Girl, I do believe you are the first person in the history of the entire human race to successfully brainwash yourself.
- Sen var ya.
- You.
Shinbei sen var ya büyük adamsın.
Shinbei, oh, you're a great guy.
Sen var ya sen.
You see.
Sen var ya -
You...
Sen var ya.
You.
Sen var ya sen.
Oh, you. Oh, you.
Sen var ya
Got you.
Sen var ya!
You!
Sen var ya! Sanırım bilmişlik abidesiyim.
I guess I'm just a sucker for sophistication.
Sen var ya, dünyaya gelmiş... -... en şanslı orospu çocuğusun!
You are the luckiest son of a bitch... that ever walked the earth!
Sen var ya sen!
Why you...!
Sen var ya...
Y'know... Ow!
- Sen var ya!
- You! - Hey.
Of bahriyeli, sen var ya, sen harikasın... 15 yaşındayken annem bana çok yakında seksi düşünmeye başlayacağımı söylemişti.
Jeez Lou-eez, Sailor, you are something else... When I was 15, my mama told me that pretty soon I'd be starting to think about sex, and that I should tell her before I did anything about it.
Seni mükemmel kıskanç seni, sen var ya...
You wonderfully jealous fool, you.
Sen var ya, bifteğin iyisine bayılıyorsun ama... tabağına nasıl geldiğini bilmek istemiyorsun.
You know, you love a good steak but you don't want to know how it got on your plate.
Sen var ya.
Oh, you.
Sen var ya..
You
Sen ve David birlikte üç yıl geçirdiniz. Farkında ol ya da olma aranızda kırılması zor bir bağ var.
You and David have had three years together... and whether you realize it or not, there's a bond between you... and it's not easily broken.
Bıçaklanası ya da vurulası bir kalbim var tabi ama... demek istediğimi sen de biliyorsun.
Oh, I have a heart to be stabbed at or shot at, but you know what I mean.
Gelecek sefere sen sizin pınara git bilirsin manolya var ya onun çevresinde kızılcık ağaçlarını da,
The next time you go to your sinkhole you know that magnolia with the dogwood around it?
Evlat, belki sen onu biliyorsundur ya, bilmen gerekli bir şey var ki.
Son, there's a thing every man's got to know. Maybe you know it already.
Ya sen, Hector, kiliç oyunlari ve boks disinda baska heveslerin var mi?
And you, Hector, do you aspire to anything... -... but to excel at swordplay and boxing?
- Ya sen? Ne ihtiyacın var?
- And, you, what do you need?
Şu kaybolan adamlar var ya... bize göre öldürüldüler. Bana bak genç adam, böyle bir günde sen nasıl konuşuyorsun.
Not yet To talk about it.
Ya sen? Onikiparmak bağırsağımda ülser var.
- I got an ulcer, in the duodenum.
Sen ve arkadaşların... Mongolia'ya sürüleceksiniz, orada bana karşı gelmeye çalışan diğer barbarlar var.
You and your men will be... leaving for Mongolia, there're other barbarians there who tried to oust me.
Dikkatli olmalarını istediğin şu iki adam var ya, eğer sen eski dostlarının hatırına,... aniden fikrini değiştirseydin, ellerini kirletmeden benim boynuma idam halatını geçirdikten sonra, sana olduça zor zamanlar yaşatacaklardı.
Those two you sort of hinted you wanted taken care of, they must have given you a rough time if, after you get a rope around my neck without dirtying your hands, you suddenly change your filthy mind, all in the name of old friendship, you say.
Bahse varım ki sen de kibar davranmışsındır.
Bet you were real polite, weren't ya?
Ya sen, bir mesajın var mı?
What about you, any messages you want delivered.
- Ya sen ne yapacaksın? Planın var mı?
How about you and your plans?
Kardeşimizi gebe bırakıp kaçmak var mı? Serseri misin sen ya?
You can't just impregnate our sister and escape.
Seni seven bir kız ve sana yardım eden bir dostun var. Ama sen samba yapmayı bile bilmeden Brezilya'ya gidiyorsun.
A girl loves you,... a pal's here to help you,... you can't samba, and you still bug out to Brazil!
Ya sen, Doña Incarnacion, söyleyeceğin bir şey var mı?
And you, doña Encarnaciòn, do you have anything to say?
Belgemiz var ya da yok, sen bizimle geliyorsun.
Warrant or not, you're coming with us.
Şubat - Temmuz 1970'de Filistinlilerle birlikte film yapmak için Orta Doğu'ya gidenler arasında ben varım... sen varsın, o var, o var...
In February, July 1970 there is I... there is you, there is she, there is he, who goes to the Middle East, amongst the Palestinians, to make a film,
Bence sen ne istiyorsun var ya?
You know what I bet you'd like?
Sen ya kafadan çatlağın tekisin ya da burada olanlarla senin aranda doğrudan bir bağlantı var!
Either you're some crackpot or there's a direct tie-up between what's happened here and you!
Bilirsin, şu... Bayan Abbott'ın kıyafeti var ya... sen de öyle birşey almalısın.
You know dear, that, um, that outfit Mrs Abbott was wearing, you should get yourself something like that.
Hâlâ var mı o iş? - Sen gitmeyecek misin, Ankara'ya?
- Aren't you going to Ankara?
Sen içe dur, soldaki şu kamyon var ya?
While you're drinking, that truck to the left...
Ya sen? Sen de ünlü birisin, kendi klübün var.
You're this famous celebrity, you got your own club.
Ya sen tamir edebilir misin MacGyver? Var mı herhangi bir fikrin?
How about you, MacGyver- - any ideas?
Eğer sen başarırsan, Lesotho'ya varır varmaz ona telefon ediyorsun.
If you make it, you phone her the minute you are in Lesotho- -
... ve senin iki tombul bacağın var ve sen çok tatlısın ve büyüyünce boksör olacaksın kocaman bir boksör ya da güreşçi ve eminim, tıpkı baban gibisin, ha?
You got two little chunky cheeks and you've got two little chunky legs and you're lovely, yeah. And you're gonna grow up to be a boxer. Yeah, a big boxer or a wrestler.