Silah mı перевод на английский
16,885 параллельный перевод
Benim için çaldığın silah mı?
Oh, you mean that gun you stole for me?
O silah mı?
That gun?
Kafasına silah mı dayardın?
Put a gun to her head?
- Silahımız var ama mühimmat ve gaz yağı lazım.
Okay, we got weapons, but we need ammo, kerosene.
Fakat bir gün yoldaşlarım bir burjuva yakalamışlardı ve elime bir silah tutuşturdular ateş etmemi istediler.
But one day my comrades captured a bourgeois and handed me a gun and told me to shoot.
Bizim en güçlü silahımız.
Our greatest living weapon.
Silahımın olması seni şaşırtmadı gibi görünüyorsun.
You didn't seem surprised that I owned a gun.
Savage'ın elinde çok ölümcül bir silah var ve her şeyin kıyısında kendi silahımızın olması harika olur.
Savage has devastating weapon at his command, and here now, at the eleventh hour, we could sorely use a weapon of our own.
- Endişem kullandığın silah değil.
It's not the weapon I'm worried about.
- Fazla da silahımız yok.
Well, we're a little short on weapons.
Şimdi keşke silahım olmadığı için üzülüyor musun, dedektif?
Is this the part where you wish I had a gun, Detective?
Ne zaman kendi silahımı alıyorum?
Uh, when do I get my own gun?
Kendime nasıl silah doğrultayım?
How could I have pointed a gun at myself?
Silahım yok, tamam mı?
Hey, I'm not armed. All right? Hey.
Beni gördü, ben de silahıma davrandım.
She saw me, I went for my gun. Boom.
- Silah ne için lazım Malcolm?
What's the gun for, Malcolm?
Kanıt odasından bir ateşli silah çıkarttım ve Dedektif Malcolm Graham'e verdim.
I removed a firearm from Evidence lockup, and I gave it to Detective Malcolm Graham.
Bugün National City Oyuncak Geleneği başlıyor ben de bu yüzden sana özel bir silah yaptım.
Today is the start of the National City Toy Convention, and for that I made you this special gun.
Bak bakalım, cinayet silahına ait kovanları bulabilecek misiniz.
See if you can find casings from the murder weapon.
İfadesini desteklemek için, yeni yıldız tanığımızdan silahı vermesini istedi.
To corroborate his testimony, she asked our new star witness to deliver the gun.
Silah iyice temizlenmiş, o yüzden parmak izlerinin faydası olmayacak yine de, ki bu çok tuhaf, kabzada mısır nişastası bulundu.
The weapon was wiped clean, so prints aren't gonna help, but again, and this is weird, cornstarch was found on the grip.
- Bakın, cinayet silahını bulduğumuza memnunum ama bir isim etiketiyle birlikte gelmedi.
Look, I'm glad we found the murder weapon, but it didn't come with a name tag.
- Reese, Gray, Dunn, Tamika ve bebeğini öldürmek için kullanılan silahı. O yüzden tekrar soracağım.
The gun used to murder Reese, Gray, Dunn, Tamika, and her baby, so I'll ask you again.
Bu silahı tanıdın mı?
Recognize that weapon?
Tıpkı cinayet silahında bulduğumuz mısır nişastası gibi.
Just like the corn starch we found on the murder weapon.
Rachel beni silahı bulamadım diye terk etti.
Rachel left me because I couldn't find the gun.
- Yoksa bu üç gün önce de ağabeyine iliştirmeye çalıştığınız silah mı?
Tamika Weaver, and her son, Jeremiah Barnes. Is this the same gun you tried to pin on his brother three days ago?
- Onu öldürmek için o silahı mı kullandın?
Did you use that gun to kill her?
Sence uyuşturucuyu taşıyıp silahı arkada bırakacak kadar aptal mıyım sahiden?
You really think I'm stupid enough to move the dope and leave the gun behind?
Elimizde silah zoruyla bir içki dükkanını soyarkenki görüntün olduğunu düşünürsek sence başka ne gibi bir yardıma ihtiyacımız var ki?
Considering that we have a video of you holding up a liquor store at gunpoint, what further help do you think we need?
Pekala, bu aramalardan biri bana ait... Kilisede silahı ilk bulduğumuzda yapmıştım.
Well, one of these searches is me... when we first found the weapon in the church.
Emile'e yardım ettin de sahiden, Bölge Savcısı'yla korumasını Daniel Price tarafından kullanılan cinayet silahıyla vurup öldürerek.
And you did help Emile, by shooting the D.A. and her bodyguard to death with the same murder weapon used by Daniel Price.
Rachel'ı ben öldürmedim, silahı hiç bulmadım ve Tamika her kime şantaj yaptıysa, o kişi ben değildim.
I didn't kill Rachel, I never found the gun, and whoever Tamika blackmailed, it wasn't me.
Bu yüzden bir dedektife, cinayet silahımızın nerede olduğunu söyledi ve silah az kalsın teslim ediliyordu.
So she tells a detective where our murder weapon is, and the gun is almost turned in.
Atalarımız bu silahın ne yapabildiğini görseydi, altlarına sıçarlardı.
Our founding fathers would shit their pants if they saw what this gun could do.
O, "kafamın başına silahım olması nedeniyle" gibi.
And then he's like, "Cause I had a gun to my head."
Pekala, dışarı çıkıp konuşalım, silahı bırak.
All right. Let's go outside and talk. Leave the gun.
Demek öyle, dostum. Silahı bırak yoksa haklı olduğumu kanıtlama işine bununla başlarım.
So, amigo, put down the gun, or I prove your point, we start with this one, sí?
Bilmeni isterim ki, geminin komutası bende olduğu sürece ve silah arkadaşların geri dönünceye kadar ikinci komutanım olarak yüzbaşı Granderson'u tayin etmeye karar verdim.
I want you to know... While I'm in command of the ship and until the return of your shipmates, I've decided to make Lieutenant Granderson my acting X.O.
Bunlar benim silah arkadaşlarım ve şu an orada ölmek üzereler.
Those are my crewmates, and they're getting cut to pieces out there.
Şimdi, silahımı ver bana.
Now... give me my gun.
Silahım var.
I've got a gun.
Silahım var.
I've got a gun!
Silahım var.
I have a gun!
Bizim tek silahımız var onlardaysa bir düzine.
- How? We got one weapon. - They got a dozen.
- Teknik olarak hapiste olsaydım, biyolojik silahınız falan da olmazdı.
- Well, technically, if I were in jail, you wouldn't have any bioweapon.
Gümüş silahını bana karşı mı kullanacaksın?
You would take up silver arms against me?
Haklısın. Silahımız var.
That's right.
Sadece silahını indir, tamam mı?
Just put the gun down, OK?
Yedek silahım.
My backup.
Yedek silahın benim eski silahım mı?
Your backup piece is my old gun?