Sorun var mı перевод на английский
2,571 параллельный перевод
Başka sorun var mı doktor?
Any more questions, doctor?
Evin içine birkaç tane kamera kurdum senin için sorun var mı?
You mind if I set up a couple cameras around the house?
Gerçekten bir sorun var mı bilmiyorum.
I-I ju--I don't know if there is a problem exactly, But...
Sorun var mı?
Everything all right?
Sorduğum için affet Anna, ama aranızda bir sorun var mıydı?
Forgive me for asking, Anna, but were you and he having troubles?
- Nefes almada sorun var mı?
Ah, you have trouble breathing?
Sorun var mı onu bilmiyorum... Sorunlar.
I don't know if they're... issues.
Herhangi bir sorun var mı tatlım?
Do you have any questions, honey?
Bir sorun var mı?
Will you guys be OK?
Bebeğimde bir sorun var mı?
Is something wrong with my baby?
Herhangi bir konuda bir sorun var mı?
Do you have any questions about anything?
Meredith, soracak bir sorun var mı?
Meredith, do you have any questions?
Hiç sorun var mı?
Do you have any issue?
- Bu konuda bir sorun var mı?
- Is that an argument in its favor?
Bak, yürüttüğün iç işleri soruşturmasıyla ilgili herhangi bir sorun var mı?
Look, do you have a question pertaining to your Internal Affairs investigation?
Sorun var mı?
That's ok?
Şu ana kadar bir sorun var mı?
Are you with me so far?
- Evliliğinizde bir sorun var mıydı?
Were there any marital problems?
Başka sorun var mı?
Was there ever any question?
Bu arkadaşım Jay Jay, sorun var mı?
That's my buddy, JJ. Is it easy?
Bir sorun var mı?
Is there something?
Evliliğimiz konusunda bir sorun var mı diye sormaya geldim.
[chuckles] I WANTED TO MAKE SURE THAT SHE WAS OKAY WITH US.
Amerikalı olmamda bir sorun mu var?
Is it a problem that I'm an a-American?
Ama sorun yok, bir planım var.
But that's okay, because I have a plan.
Sorun değil, ama çocuklarım her şeyi görüyor, ve babaları olduğum için saygılarına ihtiyacım var.
Every week, they put me with a mystery hottie, and they mock me'cause I'm not hot. And it's okay, except my kids see this, and I need my kids to respect me,'cause I'm like their dad.
Sanırım tiroit bezimde büyük bir sorun var.
I think there's something terribly wrong with my thyroid.
Jimmy, sanırım yakıt tüpünde bir sorun var.
Hey, Jimmy, I think there's something wrong with my fuel line.
Bay Griffin, rahatsız ettiğim için özür dilerim ama... konuşmamız gereken... bir sorun var.
Mr. Griffin, I'm sorry to bother you, but there's a... Well, there's a situation, and we need to talk.
Sanırım havada bir sorun var. - Bundan daha iyi olamazdı.
- Could not have been nicer.
Herhangi bir sorun veya endişelendiğin bir şey var mı?
- Do you have any questions or concerns?
- Oradan çıkmak için bir bahane arıyorsan, buldun bir tane. Pek önemli değil ama sessiz bir alarm. - DeSoto Eczanesi'nde sanırım bir sorun var.
- If you're looking for an excuse to get out of there, it's not much, but a silent alarm dust tripped over at DeSoto Pharmacy.
Tek sorun var, kızlardan pek hoşlanmam, eşcinselim de.
The only problem is I don't quite like girls, I'm gay.
Başka sorun var mı?
Any more questions?
Tek sorun var. Önce başkan olman lazım.
One problem, gotta get to be president first.
Aramızda sorun var mı?
.. all right?
Sorun değil, yardımınıza ihtiyacım var. Benim için son bir resme bakar mısınız?
That's okay, but I do really need your help, and I was wondering if you could look at one more picture for me.
Sorun şu ki, adam bir polis ve nerede olduğuna dair fikrim yok, senden bunu istemekten ne kadar nefret de etsem, güçlerini kullanmana ihtiyacım var.
The thing is, he's a cop, and I have no idea where he is, so as much as I hate to ask you this, - I need you to use your powers. - Okay.
Onun da hakları var. Bana göre sizinki küçük bir sorun. Lütfen şurayı imzalayın ve iyi günler.
- He has rights to your daughter too I'm the judge and I'm telling you that your issue is small please sign this and leave
Sizinle sorun yaşayan veliler var mıydı mesela?
Parents not happy with the job you're doing.
Arkadaşın olarak yoktu, evet, ama bu takımın lideri olarak ortada büyük bir sorun var diyebilirim.
As your team leader, that is a hell of a different story.
Yalnız takılmak sorun olmasa da biliyorsun, ihtiyaçlarımız var.
Not that I mind, per se. Needs must.
Sanırım gözlerimde bir sorun var.
I think there's something wrong with my eyes.
Dur bakalım, bir sorun var.
- Hang on. Something's not right.
Benim de karşımda böyle bir sorun var.
I'm facing a similar situation myself.
Bir sorun mu var? - İyiyim.
I'm fine, go in, go back in.
- Sorun mu var?
- Well, I think it would be worth getting an M.R.I., and our neurosurgeon should take a look. - Is something wrong?
Ben Nora Walker, bu da Olivia, eğer sorun olmazsa size söylemek istedikleri var.
I'm Nora Walker and this is Olivia, and she has something she wants to say if that's all right.
- Anlamalarını sağlamanın tek bir yolu var ve umarım bu gece sorun çözülecek!
- There is only one way to make them understand and I hope it's tonight!
Kişiliğinde sorun var, n'apalım.
I'm just saying it's a character flaw.
Direksiyondaki benim ve bu lastiklerde bir sorun var.
I'm the one behind the wheel, and something's not right.
Bakın, ben doktorum ve bir sorun olduğunda bunu anlarım ve burada bir sorun var.
Look, I am a doctor and I know when something is wrong, and something is wrong.