Tek yapmanız gereken перевод на английский
765 параллельный перевод
Tek yapmanız gereken Gary'nin bunu atlatmasını sağlamak.
All you've got to do is to get Gary through this.
Tek yapmanız gereken birayı piyasadan çekmek.
- All you gotta do is to haul beer.
Girebilmek için tek yapmanız gereken kafanızı kazıtmak.
All you have to do to gain admission... is shave your head.
Tek yapmanız gereken yerlilerle uğraşmaktı.
All you boys had to do was deal with Fuzzy-Wuzzy.
Tek yapmanız gereken onlara koca bulmak... konusunda biraz sorumluluk almak!
All the more reason why you should take some responsibility by getting husbands for them! No!
Tek yapmanız gereken samanları bir ata yedirip röntgenini çekmek.
All you have to do is get a horse to eat the hay and then X-ray the horse.
Tek yapmanız gereken biraz eğlendirmek.
All you'd have to do would be to entertain a little.
Tek yapmanız gereken takip etmek.
All you have to do is follow.
Tabi.Bunun için tek yapmanız gereken yenileme formunu imzalamanız.
Sure. All we'll need on that is for you to sign the application for renewal.
Tek yapmanız gereken onları beklemek.
All you have to do is wait for them.
Milyonları götürmek için tek yapmanız gereken kazananları seçmek.
Its a man who's the sense to clean up millions. All you gotta do is pick em
Tek yapmanız gereken bu.
That's all you have to do.
Tek yapmanız gereken kopyalamak.
All you do is copy it.
Tek yapmanız gereken 24 saat yakınında olmaktı.
All you had to do was stay with him for 24 hours.
Tek yapmanız gereken iyi bir çimi alıp 600 yıl boyunca her gün silindirle düzlemek demiş.
He said all you have to do is get some good grass roll it every day for 600 years.
Tek yapmanız gereken beni korumak.
All you have to do is cover me.
Tek yapmanız gereken çekip gitmek.
All you have to do is walk out.
O zaman tek yapmanız gereken nehri sağınızda tutup onu takip etmek.
All you have to do then is keep it to your right and follow it on in.
Tek yapmanız gereken sırıtmaktı.
All you had to do was grin.
Bunların nasıl kullanıldığını hepinizin bildiğini varsayıyorum ancak bilmeyenleriniz için... Tek yapmanız gereken horozu indirip hedefe doğrultmak ve tetiğe basmak.
I suppose you all know how to use one of this things but in case you don't... you just press down on this lever with your thumb and then pull the trigger.
Tek yapmanız gereken beklemekti.
All you had to do was wait.
Ama tek yapmanız gereken, herhangi bir kapıyı çalmak ve "Girmeme izin verirseniz..."
But all you have to do is to knock on any door and say :
Şansınızı deneyin. Tek yapmanız gereken vurmak ve parayı kazanmak.
All you gotta do is hit the plates, and you win the money.
- Hayır, tek yapmanız gereken...
- No, all you have to do is...
Tek yapmanız gereken gidip onu almak.
All you have to do is go out there and collect it.
Tek yapmanız gereken bu.
That's all we'll do.
Tek yapmanız gereken düzgün konuşmak, böylece Fare Kapanı'ndan daha uzun süre oynarız.
All you have to do is speak your lines clearly, try not to trip over and we'll run longer than The Mousetrap.
Tek yapmanız gereken birazcık gaz yağını süngerle sürmek.
All you have to do is sponge down with a little kerosene.
Tek yapmanız gereken şu düğmeyi çevirmek, böylece en gürültülü motor sesine kilitlenecek.
All you have to do is throw this switch, it homes in on the loudest engine noise.
Tek yapmanız gereken Berlin'e telgraf çekmek.
All you have to do is radio Berlin.
Tek yapmanız gereken onu tekrar yüzeye çekmek.
All you have to do is bring it to the surface.
Burada tek yapmanız gereken hızlı olmak ve otomobilinizin sorun yaşamamasını ummaktır.
The only thing to do here is to drive just as fast as you know how and hope your car doesn't break.
Tek yapmanız gereken bu füzyonu ateşlemek olacak.
All you gotta do is light this fuse.
Tek yapmanız gereken onu bana gösterip kızı almak.
All you have to do is show him and you'll get the girl.
Tek yapmanız gereken birine boşanmak istediğinizi söylemek.
All you'd have to do is tell a certain person that you want a divorce.
Sizi uyarıyorum, burayı milyonerle dolu bir metropole... dönüştürmek istiyorsanız,... tek yapmanız gereken, küçük iki katlı bir genelev inşa etmek!
Well, I'm warning you, if you want to turn us into a dreary boom town metropolis filled with nothing but millionaires, all you gotta do is put up one little, tiny two-storey... cathouse!
Bayanlar, tek yapmanız gereken bacaklarınızı boyamak.
All you have to do, ladies, is dye your legs.
Unutmayın, tek yapmanız gereken havaya bir el ateş etmek.
Remember, you have only to fire a single shot.
Tek yapmanız gereken beni sergilemek ve insanlar beni görmek için para öderler.
There is a way!
Tek yapmanız gereken adama o patlayıcıdan verip... onu deliğe sokmak, ta kayaların dibine... işte çinko elinizde.
All you've got to do is give the bugger a box of this stuff put him down the hole, up to the rock-face and there's your zinc.
Ondan sonra tek yapmanız gereken konuşarak onu oyalamak.
All you gotta do after that is just keep her talking.
Tek yapmanız gereken hedefinize burayla burası arasında nişan almak
All you have to do is hit a man-size figure from here to there
Tek yapmanız gereken denizaşırı bir telefon görüşmesi yapmak.
All you have to do is make an overseas telephone call.
Yapmanız gereken tek şey çenenizi tutmak.
Just keep your mouth shut.
Yapmanız gereken tek şey kolu çekmek.
All you gotta do is pull the handle.
Yapmanız gereken tek şey bu tarafa ilerlemek.
All you have to do is start walking this way.
Tek yapman gereken sırrımızı tutacaklarına dair...
All you've got to do is ask them to promise to keep our secret....
Yapmanız gereken tek şey sizden istenilenleri yapamamaktır.
All you have to do is fail to measure up.
Seni ABD'ye gönderme emri çıkaracağız ve karşılığında bizim için yapman gereken tek şey var.
Well, we will issue orders sending you back to the States, and there's... one thing you have to do for us in return.
Yapmanız gereken tek şey 15 cent veya daha fazla paralık cömert bağışınızı... buradaki bayana vermek.
All you gotta do is drop a love offering of 15 cents or more in this little lady's thunder mug.
Yapmanız gereken tek şey, buradan çıkıp hemen sessizce ailenizin yanına gitmek.
All you have to do is to get up now quietly go home to your family.