Tek yapmam gereken перевод на английский
2,995 параллельный перевод
Tek yapmam gereken birkaç saat içinde Ron'u bulmak ve onu ısıtmak.
All I have to do is find Ron within the next few hours, and he's toast.
Tek yapmam gereken Kyung Joon'un Öğretmen Gil Da Ran ile buluşmamasını sağlamak.
I'll stop Kyung Joon from ever, ever, ever finding Teacher Gil Da Ran.
Tek yapmam gereken o kadının bedenine girmekti.
All I needed to do was just go into that woman's body.
Şimdi tek yapmam gereken Tars Tarkas'tan madalyonu almak.
Now all I need to do is get this medallion off Tars Tarkas.
Düzenlerini öğrendikten sonra tek yapmam gereken, bir tarih belirlemek ve saat tam 4'te ön kapıda bir şaşırtmaca ayarlamaktı.
Three... After I knew the routine, all I had to do was pick the day and arrange for a distraction at the front gate for exactly 4 : 00 p.m.
Tek yapmam gereken onu sakinleştirmek, durumu açıklamak benim için ne kadar önemli olduğunu birlikteliğimizin ne kadar iyi olduğunu ve ilişkimize ne kadar değer verdiğimi anlatmaktı.
All I had to do was calm her down, explain the situation, tell her how important she was to me, how good we were together, and how much our relationship meant.
Artık tek yapmam gereken gitarının kopyasını yaptırmak.
Now I'll just have someone duplicate your guitar. Thanks, sucker.
Tek yapmam gereken o gitarın görüntüsünün dosya sisteminde yerini belirlemek.
I'll just need to locate that guitar image on your file system.
Tek yapmam gereken avukatın bürosuna girip bu programı bilgisayarına yüklemek.
All I have to do is sneak into this lawyer's office and download it to his desktop.
Tek yapmam gereken seni birkaç derece döndürüp, prizmayı tekrar açmak. O zaman yüzyıllarca dillerden düşmezsin.
All I need to do is rotate you a few degrees, open the prism again, and your notoriety will be assured for centuries.
Tek yapmam gereken, başka bir boyuta dalıp,... zaman yolcusunu bulmak, canavardan kaçmasına yardım etmek,... bütün boyut çökmeden de eve geri dönmek falan işte.
All I need to do is dive into another dimension, find the traveller, help her escape the monster, get home before the entire dimension collapses and Bob's your uncle.
Tek yapmam gereken tahsilat.
Now all I have to collect.
Tek yapmam gereken kendimi yüksekliğe koşullandırmak.
I just have to condition myself to altitude.
Tek yapmam gereken ise ortalığı biraz karıştırmak,... gücün artmasını ve beni buradan büyük bir dalga halinde çıkarmasını beklemek.
And all I have to do is stir them up a bit and wait for the power to rise and carry me out of here on a great wave.
Tek yapmam gereken bu paketi teslim etmek. Sonra yeni bir sayfa açacağım.
All I have to do is deliver this package, and my slate is clean.
Tek yapmam gereken sürüsünden geri kalmış bir tanesini sürüden ayırmak.
Look, all I need to do is just peel a slow one off the herd.
- Tamam. Yapmam gereken tek şey, Jenna'nın şifresini bulmak.
Okay, all I have to do is figure out Jenna's password.
Parmak izi bırakmış olmalı. Tek yapmamız gereken o izleri bulup sisteme yükleyip telefonunun izini sürmek. - Böylece onları buluruz.
He must have left prints- - all we need to do is lift them, send them through the system, track his phone, and then we're there.
Sonsuza kadar sürecekmiş gibi geldiğini biliyorum, ama babamın ne yaptığını biliyorum ve yapmam gereken tek şey ispatlamak.
I know it seems like forever, but I know what my father did, and I just have to prove it.
Yapmamız gereken tek şey Bass Şirketleri'nin sunusuna girmekti.
If only we could get onto the Bass industries server...
Bebeğimiz için ruhsal liderler bulmak için her yere baktık yapmamız gereken tek şey burnumuzun dibine bakmaktı.
Bryan : We have searched high and low to find our baby's spiritual guides, when I all we really needed to do was search low and high.
Şimdi yapmamız gereken tek şey bir VCR bulmak. 2012 yılında?
Now all we got to do is find a VCR... in 2012.
"Tek yapmamız gereken yerlilerle dostluk ve nezaket içinde yaşamaktır."
"to live in amity and kindness" with the natives.
Yapmam gereken tek şey satışlar kapanmadan almaktı ve Brick'in uzun oyununu izlemekti.
All I had to do was make it to closing cash out, and hightail it to Brick's play.
Tek yapmamız gereken denemek.
Our only choice is to try.
Şimdi tek yapmamız gereken kanıtlamak.
It's a good theory. Now we just got to prove it.
Tek yapmamız gereken bir kaç tahtayı söküp dışarıya doğru kazmak.
All we got to do is rip up a couple of these boards, we can dig our way out.
Yapmamız gereken tek şey...
We just need to...
Tek yapmamız gereken New York ya da Columbia Üniversitesine ilan vermek. Daha sonra 20 tane stajyer işi kapabilmek için birbirini yiyecek.
We just have to post an ad online at NYU or Columbia, and we'll have 20 applicants battling it out to do our grunt work for credit.
Yapmam gereken tek şey sormaktı.
I could have just asked like this.
Tek yapmamız gereken kapıları açmak ve kayıtlı tarihin ilk kelimelerini okumak.
All we have to do is open the doors and read the very first words in recorded history.
Domuzu bulmak için tek yapmamız gereken şu ipi takip etmek.
All we gotta do to find the pig is follow this here yarn.
Tek yapmamız gereken bir böcek yerleştirmek, sonra konuştuğu her şeyi duyabiliriz.
All we do is plant a bug and we can hear everything he says.
Tek yapmamız gereken tele darbe vurmak, sonrasında da darbe-yankı yoluyla oranın ne kadar uzakta olduğunu anlayacağız.
So all you gotta do is ping the wire and the pulse echo will tell you how far away it is.
Şimdi, tek yapmamız gereken büyüyü kusturmak.
Now, all that remains is for him to vomit the curse.
Şu anda tek yapmamız gereken, şu sikik aileden uzaklaşmak.
Right now, all we have to do is get away from that fucked up family.
Sözlerim Birleşik Devletler Başkanı'na sorulduğunda yapmam gereken tek şeyin istifa etmek olduğunu düşündüm.
Once my comments were brought to the President of the United States, I felt the only thing I should do is resign.
Şimdi tek yapmamız gereken sana sahte bir ehliyet ayarlamak.
The only thing missing now it is to get Fake a card drive.
Tek yapmamız gereken 20 bin dolar olan kayıt parasını toplamak.
All we have to do is raise the $ 20,000 registration fee. What?
Onlar onu zaten kaybetmişlerdi, benim de tek yapmam gereken onu yerden almaktı.
They'd already lost it.
- Tek yapmamız gereken...
- All we'd have to do is...
Şimdi tek yapmamız gereken onu nasıl takip edeceğimizi bulmak.
We just have to figure out how to trace it.
Tek yapmamız gereken konuşmak.
We just... we need to talk.
Yapmamız gereken bütün şeytanları bir odaya toplamak ve hepsinden tek seferde kurtulmak.
What we should do is get all the demons in one room and get rid of them all at once.
Tek yapmamız gereken gitmek.
All we have to do is go.
Tek yapmamız gereken bu.
That's all we have to do.
Tek yapmamız gereken ona yeni bir deri vermek ve Pakistanlı veya Çinli veya o hafta dünya barışını tehlikeye sokan kimse onun gibi görünecek.
All we'll need to do is give it a new skin job... and it will look Pakistani or Chinese or... whoever else is endangering world peace that week.
Yapmam gereken tek şey bu.
That... that's all I have to do.
Tek yapmamız gereken kıyıya çıkmak.
All we gotta do is just get to shore.
Yapmam gereken tek şey bir levye alıp Bay Rybak'in çantasına koymaktı.
All I had to do was get a tire iron and drop it into Mr. Rybak's bag.
Hepimiz güvendeyiz ve şu anda yapmamız gereken tek şey buradan gitmek.
All of us are safe now, and the only thing left for us to do is leave.