Tek yaptığım перевод на английский
2,790 параллельный перевод
Dışarıda takılalım diye planlar yaptın, ve benim tek yaptığım Maya'yı aramak oldu.
You made plans for us to hang out, and all I wanted to do was look for Maya.
Tek yaptığım seni Dylan'ın elinden kurtarmaktı!
All I did was save you from Dylan!
Fakat tek yaptığımız onların gücünü direk John'a vermek oldu.
And all we've done is hand their power right to him.
Tek yaptığım randevularımızı asmak için çılgınca, aptal aptal bahaneler bulmaktı.
All I ever do is come up with crazy, lame excuses for bailing on our dates.
Hiçbir şey yapmayacaklar çünkü bizim tek yaptığımız kristalleri aramak ve şeytani katillerle savaşmak.
Do anything, because all we do is look for crystals and fight demonic killers.
Tek yaptığım son sözlerinin ne olduğunu anlayabilmek için o çocuğun dudaklarını okumaya çalışmaktı.
All I was doing was trying to read that kid's lips to make out his last words.
Her oyun, buz üstünde kalma sürem giderek kısalıyordu. Sonunda Hokey'den tamamen uzaklaşıp, tek yaptığım kavga etmek oldu.
Every game, I got less and less ice time, until it was all fighting and no hockey.
Tek yaptığım seni geçici olarak öldürmekti.
All I did was temporarily kill you.
Tek yaptığımız onun adımlarını takip etmek.
AII we're doing is walking in his footsteps.
Benim tek yaptığım açmak ve bardakları doldurmaktı.
All I did was open it and fill the glasses.
Bizim tek yaptığımız altın bozan yerlerden gelen altınları eritmek.
We smelter what we get from the cash for gold places.
Şimdi tek yaptığım hamburger pişirmek.
But now all I do is flip burgers.
Bir gün hepimiz öleceğiz. Benim tek yaptığım öbür tarafa gittiklerinde onlar bekleyen her ne ise ona güzel görünmelerini sağlamak.
Well, everybody dies, and I just want to make them look their best for whatever is waiting for them on the other side.
Çocukken tek yaptığım, oturma odamızda ödev yaparken romantik komedi seyretmekti.
When I was a kid, all I did was watch romantic comedies in our living room while I did my homework.
Tek yaptığım karına bir kadın olduğunu hatırlatmak sense beceriksiz bir korkak gibi kaçtın.
All I did was treat your wife as a woman again, and you're just a weak, incompetent coward.
Tek yaptığımız, bir şeyleri A noktasından B noktasına götürmek.
All we do is get things from Point A to Point B.
- Tek yaptığım kahve yapmak.
Everything I do is make coffee.
Burada tek yaptığımız terlemek ve sikilmek.
The only things to do here are sweat and fuck.
Tek yaptığım hamile kardeşimin benimle kalmasına izin vermekti. Daha iyi hissettin mi?
All I did was agree to let my pregnant sister stay with me.
Tek yaptığım sana biraz lanet olası yardım etmek!
I'm only trying to goddamned help you!
Sen benim için bunları yaparken benim tek yaptığım gülümseyip seninle flört etmekti.
You did everything for me, and all I did was smile and flirt and string you along.
Geceleri de dışarı çıkamayınca tek yaptığımız şey bu oldu.
That's all we do now that we're locked down at night.
Yan bloğu yeniliyorlar, Çöp yığını var, tek yaptığım poşetleri duvarın üstünden atmak.
They're refurbishing the block next door, so they've got a skip, so I just bung the bags over the wall.
Tek yaptığımız karşılık vermek.
All we're doing is fighting back.
Tek yaptığım onun cesedini morgda sahipsiz bırakmaktı böylece paralar gelmeye devam ediyordu.
All I did was leave his body unclaimed at the morgue so the checks would keep coming.
Victoria, canım, benim tek yaptığım gerçeği bildirmekti.
Victoria, dear, all I did was report the truth.
Tek yaptığım kız kovalamak ve kötü adamları yakalamaktı.
All I did was chase skirts and catch bad guys.
Tek yaptığımız, açlığını doyurmak.
All we do, is feed that greed.
Ve tek yaptığım, radyodan ona tatlı, minik bir mesaj göndermekti.
And all I did was call into this radio station and give her a sweet little shout-out.
Şu an hayatımızda olmasının tek nedeni senin onu almış olman. Aynı annenin kendi topluluğuna yaptığı gibi.
The only reason he's in our lives is because you let him in, just like your mother did with her circle.
Tek söylediğim, modern bir araba eski bir arabanın yaptığı her şeyi yapabilir...
All I'm saying is, a modern car can do everything an old car can do...
Benim yaptığım tek şey şişeyi açıp bardakları doldurmaktı.
All I did was open the bottle and fill the glasses.
Belli ki, Ethan Hart'ın üzüldüğü tek şey aynı DNA'yı paylaşmadığımız gerçeği. - Ben de her şeyi onun istediği gibi yaptım.
Obviously, the only thing Ethan Hart cares about is the fact that we don't share the same DNA, so I'm done with him and everything to do with him.
Ve o öldüğünden beri, Vahşi Doğa Kâşifleri gerçekten yaptığım tek sosyal faaliyet.
And ever since she died, the Wildlife Explorers is really the only socializing that I do.
Tek yaptığın insanlara yardım etmek.
All you do is help people.
İyi yaptığım tek bir şey var. Dünyayı Viktor gibilerinden kurtarmak.
Ridding the world of people like Viktor is the one thing I'm good at.
Bunu yaptığım zaman ise tek hatırladığın beni eve davet edip ağzını bantlamamı istemen olacak.
When I do, all you're gonna remember is that you invited me into your house and you asked me to put this tape over your mouth.
O zaman bana neler yaptığını fark ettim ve elimden gelen tek şeyi yaptım.
I realised what she was doing and I did the only thing I could do.
Bak arkadaşım onların tek yaptığı çalmak.
Okay, first of all, my friend, all they're doing is robbing and stealing.
Yaptığımız federal dava anlaşmasını hatırlayan bir tek ben miyim?
What situation? Am I the only one who remembers that federal lawsuit we settled?
Scientology'ye 6-7 kişi ile mi yürüyeceğim ki bu yaptığımız şeyin doğasına tamamen aykırı Çünkü tek kişi olduğum için, onlar benden üstün.
Am I going to walk to scientology with 6 or 7 people, which totally defeats the entire purpose of this because now they could single me out? You know?
Bunu kanıtlamanın tek yolu da bu yaptığım şeydi.
And the only way that I could think to prove it was by doing what I just did.
Aileme cehennem azabı çektiriyorum, birlikte burayı adam etmek için birikimlerimizi yaktım, ve şimdi tek taraflı karar almaya çalışıyorsun, yaptığımız bu ve işler yolunda gitmeyecek.
I've put my family through hell, I burned through our savings putting this place together, and now you're trying to unilaterally decide what we're doing, and it's not gonna go down that way.
Babamın ikinci şansa pek itibar etmediğini, sana yaptığı yatırımı göz önünde bulundurunca tek bir şansın olduğunu hatırlaman gerekiyor.
What you got to remember is Dad ain't big on second chances, and you only got one because of what he invested in you in the first place.
Tek söyleyebileceğim adını veritabanında arattığımda öğrendiklerim ama seninle paylaşmayacağım çünkü aynısını senin de yaptığını biliyorum.
All I can tell you is what I got when I ran the name through the database, which I'm not gonna share with you'cause I know you already did the same.
Sonra fark ettim ki ; onlara gördüğüm ve yaptığım her şeyi anlatabilirdim ama onlar söylediklerimin tek kelimesini bile anlamazlardı.
I realized I could tell them everything that I'd seen everything that I'd done and they wouldn't understand a single word.
Tek kelime bile etme... yoksa mangoyla yaptığım şeyi bir daha asla yapmam.
Don't say a freakin'word or I swear I'll never do the thing with the mango again.
- Hadi ama, sorun ne? - Sorun şu ki bu benim üç yıl içinde yaptığım tek tatil. Burada oyun oynayarak harcamak istemiyorum.
The problem is, this is my only vacation in three years, and I don't want to waste another day playing games in the middle of nowhere.
Tek yaptığım konuşmak. Bunu açsam iyi olur.
Ooh, I better take this.
Yemin ederim, tek yaptığı odama gitmeme yardım etmekti.
But listen, I-I swear, all she did was help me get back to my room.
Demiştim ki albüm anlaşması yapar ve dünyayı fethederim ve yaptığım tek şey hamile kalıp bir klüpte çalışmaktı.
I said I was gonna go get a record deal and conquer the world, and all I did was be pregnant and work at a club.