Unutmazsın перевод на английский
425 параллельный перевод
Onları anlatmak biraz zordur, ama 300 tanesini dört nala giden midilliler üstünde uçuşan tüyleriyle görseniz, asla unutmazsınız.
Well, it's kind of hard to tell about them, but... ... if you kids could see 300 of them on galloping ponies... ... with feathers flying, you'd never forget it.
Artık unutmazsın.
Now remember that.
- Unutmazsınız, değil mi?
- You won't forget that?
Gördüğün gibi, bunu artık unutmazsın.
See that you don't forget that now.
Hayatım, bundan sonra her sabah portakal suyu olacağını unutmazsın, tamam mı?
Darling, will you remember after this - orange juice every morning, hmm?
- Sulamayı unutmazsınız, değil mi?
- You'll be sure to water them?
Eşyalarını hemen buraya bırakacağım böylece giderken unutmazsın.
I'll leave your things right up here, so you won't forget them.
Bunu unutmazsınız değil mi?
Would you please all remember that?
Sizi uyradığımı unutmazsınız değil mi?
- You won't forget that I warned you?
- Bunu unutmazsınız, değil mi?
- You won't forget to do that, Judge?
Güreşçiyseniz unutmazsınız.
Once a wrestler, you never forget.
Ama şu altını unutmazsın değil mi?
- Yeah, but gold ain't. - Ohh!
Pekâlâ, yemek tarifini unutmazsın, değil mi?
Oh, well, uh, Charles, you won't forget about that recipe, will you?
- Artık unutmazsın.
- Now remember.
- Purolarımı unutmazsınız değil mi? - Unutmam.
You won't forget about those cigars?
Şimdi unutmazsın.
Now you can't forget.
- Böylece, arkadaşın olduğumu unutmazsın.
That's so you won't forget I'm your friend.
Ablamı bir kere gördüyseniz, asla unutmazsınız.
Once you'd seen my sister, you'd never forget her.
Bunu unutmazsın, değil mi?
You won't forget that, will you?
Piyanonun tozunu almayı unutmazsın, değil mi, Francie?
You won't forget to dust the piano, will you, Francie?
Umarım bu yeminini unutmazsınız.
I hope you'll remember that.
Ben şükrederken sen de görevlerini ve gözetmenliğini unutmazsın umarım.
When I'm being thankful, I hope you will not forget your duties as chaperone.
Anlaşmamızı unutmazsın, değil mi?
You won't forget our agreement?
- Unutmazsın değil mi?
- You won't forget?
Unutmazsınız değil mi?
You won't forget, will you?
Onun ki gibi bir ağız gördüğünde hiç unutmazsın değil mi?
A kisser like that, you see it, you remember it, huh?
gelecek sefer kaptan odasına girerken kapıyı vurmayı unutmazsın umarım?
The next time, would you knock before you enter the captain's cabin?
sen asla bir geminin kaptanı olduğunu unutmazsın değilmi?
You never forget you're the captain of a ship, do you?
Beni unutmazsın değil mi?
Do not forget me?
- Unutmazsın, değil mi?
- You don't miss, huh?
Tabii ki unutmazsın Matt Amca.
Of course you have, Uncle Matt!
Arkadaş olduğumuzu unutmazsın, değil mi?
Remember I'm your friend, eh?
- Unutmazsın değil mi tatlım?
Will you try to remember, dear?
İyiliği unutmazsın, ha?
So you don't forget a favor, huh?
Bana sert davranıyorsun ve ben sana bir çelme takarım ki, kısa zamanda unutmazsın.
You act hard with me and I'll give you a trip you won't soon forget.
Oh, Sen bunu asla unutmazsın, Waldo.
Oh, you would never forget that, Waldo.
O mektubu unutmazsın, değil mi?
You won't forget that letter, will you?
Unutmazsın, herhalde?
You won't forget?
- Unutmazsın değil mi?
- You won't forget, Dad?
Unutmazsın değil mi?
Will you think about it?
Bunu asla unutmazsın seni gönderene kadar
Which you'll never forget Till they cart you away
- Unutmazsın ya?
- You won't forget?
Eğer parayı bulursan, Dostlarına da bunu söylemeyi unutmazsın, değil mi?
If you do find that money... you ain't gonna forget to tell your buddies about it, are ya?
Bunu unutmazsın değil mi?
Can you remember that?
- Unutmazsınız değil mi?
You - You won't forget, huh?
Umarım o zaman senden istediğim şeyi unutmazsın.
I hope you haven't forgotten what I asked of you then.
ve iplik istiyorum, mavi iplik, unutmazsın değil mi.
And I want to thread, blue thread, not going to forget you.
Umarım unutmazsınız.
Well, I'd hope not.
Seni kendi metrenle bir öIçerim ki, Zevzekliğin bedelini unutmazsın bir daha.
Or I shall so bemete thee with thy yard... as thou shalt think on prating whilst thou liv'st!
Unutmazsın, değil mi?
Now, remember, won't you?
Artık beni de unutmazsınız, Değil mi? Şehrin bu kısmına pek gelmem.
I don't get up to this part of town very often.
unutmayın 637
unutmayacağım 56
unutmadım 116
unutma 1527
unutmuşum 444
unutmam 161
unutmuştum 37
unutma bunu 38
unutma ki 32
unutmadan 76
unutmayacağım 56
unutmadım 116
unutma 1527
unutmuşum 444
unutmam 161
unutmuştum 37
unutma bunu 38
unutma ki 32
unutmadan 76